Bazı cümleler yarımdır. Devamı gelmez. Bazı hikayeler eksiktir bir türlü bitemez. Mutsuz son olmamalı diye kendimizi parçalarız ama yine de içinde buluruz. Belki bir kaç göz yaşı eşliğinde bitirir rafa kaldırırız. Gözümüz onda kalır ve mutlu olmalıydı her şeye inat o mutlu bitmeliydi deriz. Ölen karakterler için üzülür iki gün sonra geri getiririz. Üzülmelerine dayanamaz belki de böyle olmalıydı diyemeyiz. Aslında gerçekte böyle nasıl mutlu son varsa mutsuzca yarım kalmış hikayeler dolu etrafımızda harbiden mutlu biten hikâyeniz ya da bir şahidiniz var mı? En azından inancınız olsun. Olur ya sizin hikâyeniz mutlu biter. Bakalım onların hikayesi nasıl olacak. Bunca çekilen acıya göğüs gerecek mi yoksa yine mi hüzün dolu olacak. Emin olun bilmeden devam ediyor cümleler. En az sizin kadar bilmiyorum ne olacağını. Sadece yazıyorum.
Hayat, başlı başına imtihan ya aslında. Ama onların imtihanı lütufla sonuçlandı. Bilmiyoruz ki bizim için kötü olan şeylerin mutlulukla biteceğini. Ubeydullah'ta üzüntüsünü yaşadı. Sonuna kadar yaşadı. Sümeyra ise acıyı hissederek büyüdü sevdiklerini kaybetti. Bir oldular birlik oldular. Ne annesi fazlalık geldi Sümeyra'ya ne de Ubeydullah'a kardeşi. İnsan sevince sevdiğini de sevdi. Ama onlarda hoşgörü ile yaklaştılar her şeye.
Bir varmış bir yokmuş.
Adam sevmiş çok sevmiş en sonunda kavuşmuş.Bir varmış bir yokmuş.
Kadın sevmiş hemde çok sevmiş.
En sonunda kavuşmuş.....
SümeyraVerilen nimetlere şükür etmek gerekirdi. Nisan bizim şükrümüzdü. Benim rahatsızlığımdan dolayı çocuğum olamayacağını Ubeydullah'a söyleyince bana bir şey demedi. Neden demedi. Kızmadı, suçlamadı. Diğer taraftan baktı. Nisan'ın ona düşkünlüğünü anlattı ve Nisan'ın beni sevmesini.
Sonra düşündük taşındık. Kaç ay önceden konuştuk. Gerekli evrakları yerine getirdik. Bekliyorduk. Sümeyye okulda ikinci yılına geçti. Yedinci sınıfa gidiyor. Ve büyüdüğünü biliyorum. Vildan annem her zaman olduğu gibi gözü üzerimizde. Allah ayırmasın. Çok seviyorum.
Ubeydullah, deyince bile içimi huzur kaplıyor. Ne çok seviyorum bir bilseniz. Beni anlaması. Yavaş yavaş konuşmaya başlayınca ne kadar çirkin sesler çıkarmama rağmen ben ağladığımda bana destek olması. Her zaman yanımda olup bunu hissettirmesi ve tek tek benimle konuşması.
Nisanın bize verilmesi. Onun pıtırcık halleri. Öyle güzel ki. Sarı saçları, boncuk gözleri, minicik dudakları, al al yanakları. Canımdan öte yavrum benim.
Evin zilini duyunca gülerek yerimden kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açınca önden Nisan arkadan Ubeydullah'ın sesi gelmişti. Anne diye seslenişi merdiven boyunca geliyordu. "Annem" dedim bende ona karşılık vererek, kıkırdamasını duydum. Ardından konuştu. "Baba sende söylesene" diye. O ise ne diyeyim dedi. Biraz düşündüğünü varsayıyorum çünkü bir "ımmm" sesi yükseldi. Adımları yaklaştı. "Aşkım de dedi." Şaşırdım çünkü biz birbirimize öyle hitap etmiyorduk. Ubeydullah gülerek bunu nerden öğrendiğini sordu. O ise okulda dedi. Merdivenin başından miniğim gözüktü. Ubeydullah gelmeden "Aşkım"dedi uzatarak ona güldüm. Çok güldüm. Eğilerek bekledim. Yanı başında durunca ayakkabılarını çıkarmaya başladı. Ardından kucağıma atlayarak sarıldı. Minik çantasını kolundan çıkartırken yanaklarına öpücük kondurdum. "Hoş geldin bebeğim" dedim.
Ardından içeriye geçen koca adam sırıtarak hani bana hani bana diyordu. Nisanı indirerek odasına yolladım ve Ubeydullah'ın da yanağından öptüm. Böyle küçücük, hafifçe.
Mutfağa giderek demlenen çayı kapattım. Nisanın odasına geçerek dolabından kıyafetleri çıkardım o da eşyalarını yerleştiriyordu. "Annem" dediğimde bir dakika anne diyerek çantasını kenara koydu ve yanıma gelerek oturdu. Üzerinde ki kıyafeti çıkardım ve tişört ve eşofman giydirdim. Pembe tokasını çıkarınca anne dedi. Elimdeki spreyden biraz sıkarak taramaya başladım. "Anne ben bir şey yaptım ama" dediğinde dikkatimi ona verdim. O ise gözlerini benden kaçırarak konuştu. "Bugün pelinle kavga ettik."dediğinde ona baktım. Ardından saçına taç takarak elimdeki tarağı ve spreyi kenara bıraktım. "Peki ne hissettin diye sordum direkt" o ise ellerimin arasına elini koyarak bana baktı. "Aslında biraz üzüldüm." Elini okşadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~HerDem~
Espiritual"Her Dem olmuş yürekler, Birbirine söz vermiş gönüller, Kulak duymasa da Duymaz mı kalpler" Kendinden emin bir şekilde attığı adımın hesabını soruyordu. Kendine! Bunu kendime yapabilir miyim? Peki ya ona? Hiç sesini duymadan kavuşmayı beklediğim y...