Zaman hayli akıp gidiyor ki farkına varmak oldukça güç geliyor. Hatta gelmenin aksine akıp gidiyor. Artık zamanı kovalamıyorum. Akıp gitmesin dursun desem bile yine bir dakika sonra istediğim şey yanımda olunca önemsemiyorum. Onunla her anın kıymetini bilmeye çalışıyorum.
Birbirimize alışmaya çalıyoruz. Çok güzel alışıyoruz bence güzel aile oluyoruz. Yani ben mutluyum çünkü o mutlu. Ben işime devam ediyorum. O ise evde beni bekliyor ya da annemle sümeyye ile vakit geçiriyor. Sümeyye'yi okula yazdırdık o kadar çok sevindi ki anlatamam. Arada yetimhaneye gitmeyi unutmuyor hatta sümeyra ile birlikte giderek onlarla vakit geçiriyoruz.
Birlikte ders yapıyoruz o usulca beni dinliyor. Ama dudaklarımı okuduğu için ya da beden dili ile anlaştığımız için çok fazla birbirimizi yormuyoruz.Sessizce Kuran okuyan Sümeyra'nin yanına giderek kafamı omzuna koydum. O ise dudağını bile kıpırdatmadan okumaya devam etti. Sıkılmadan usanmadan öylece bekledim. Cüzü bitince kuranı bana bırakarak ayağa kalkacağı sırada yanağına buse kondurdum. O ise hemen hızla merdivenlere yönelerek aşağıya indi. Onun kaldığı yerden devam ederken tebessüm ile cüzü bitirdim ve kapatarak bende aşağıya indim. Onbeş günde bir hatim yapıyorduk bazen daha kısa sürüyor bazen uzayabiliyordu. Birimiz başlıyor. Diğerinin işi olunca diğeri devam ediyor sırayla okuyor bazen aynı anda yan yana sayfaları okuyorduk. Sesini duymasam bile huzur buluyordum. Benim ruh-u revanim..
Evleneli üç ay olmuştu. Şu miras meselesini halletmiştik. Sümeyra istemiyorum dese bile Sümeyye'nin ısrarı ile kabul etmişti. Noterde işleri halledildikten sonra o meblâğı müsbet bir yere faiz uğramayacak şekilde yatırarak gerekli zamana kadar bekletecektik. Görüştüğüm doktorlar olumlu sonuç vermiş sadece cihazlar için yüksek meblâğ demişti. Ben para biriktirmeye çalışıyordum ama bu çok zordu. En son tedavide Sümeyra da olumlu yaklaşınca oradaki paranın birazını kullanmaya karar vermişti. Çünkü o parayı Sümeyye için saklayacaktık.
Sümeyye ile birlikte ders çalışan Sümeyra'ya bakarak gülümsedim. Çok güzellerdi. Sümeyranin anlattığı şeyi anlamıyor aksini iddia ediyordu. Yanlarına vararak oturdum. Ödev neydi diye sorduğumda kitabı bana doğru çevirdi.
Tamam yaz işte bir kompozisyon dediğimde ikiside bana baktı. Bende Sümeyye'nin omuzunu tutarak konuştum. "Sen yapabilirsin ben sana inanıyorum"
"Yapamam ubeydullah abi" diye bağırsa da duymamazlıktan gelerek gülümsedim ve yürümeye devam ettim.
Birlikte ailece yemek yedikten sonra özlem ile abdullah gelmişti. Abdullah ile biz birlikte evden ayrılırken hanımlar içeride oturuyorlardı. Bizse birlikte camiye doğru yürümeye başladık.
"Nasılsın ubeyd" diyen abdullah'a karşılık olarak olumlu cevabını verirken aynı soruyu bende ona yöneltmiştim.
"Ben baya iyiyim" dediğinde anlamaz gözler ile ona baktım. "Sınavı kazandım" dediğinde ona sarılarak hayırlı olsun dileklerimi sundum. O ise tebessüm ile mutlu bir şekilde gülümsedi.
"Sizin nasıl gidiyor tedavi falan" dediğinde aklıma yine sevdiceğim gelince güldüm. "Güzel gidiyor elhamdülillah" dedim. Birlikte biraz daha yürüdükten sonra geri dönmek için gittiğimiz yolu geri döndük.
●Sümeyra●
Insanın ağzı lal olmasından daha büyük sıkıntı var o da gönlün lal olması. Çok şükür ki gönlümüz konuşuyordu. Ağzımdan tek kelime dökülmese bile gönlüm ile konuşmayı öğrenmiştim. Zaten sevdanın gizlisi makbul değil miydi? Sessiz zikir gibi değil miydi aşk. Senden hatta O'ndan başka ne duyan vardı ne de bilen. Her şeyi bilen ile aramızdaydı.
Ubeydullah çok güzel bir eşti. Çok düşünceliydi sadece benim için değil sümeyye'ye bile olan ilgisi beni çok mutlu ediyordu. Ne kadar utangaç birisi olsam da biraz biraz alışmaya başlıyordum. Vildan teyze yani anne ile de çok iyi anlaşıyorduk. Yemeklerimizi birlikte yiyor akşam biz yukarı çıkıyorduk. Ama en çok sümeyye anlaşıyordu. O da onunla çocuk gibi olup oynuyordu. Sümeyye okula başladığı için derslerine de yardımcı olmaya çalışıyordum. Biricik kardeşim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~HerDem~
Spiritual"Her Dem olmuş yürekler, Birbirine söz vermiş gönüller, Kulak duymasa da Duymaz mı kalpler" Kendinden emin bir şekilde attığı adımın hesabını soruyordu. Kendine! Bunu kendime yapabilir miyim? Peki ya ona? Hiç sesini duymadan kavuşmayı beklediğim y...