30.bölüm*Sonunda ....*

3.6K 329 54
                                    


Sümeyra♡

Hayatımda en çok istediğim şey hafız olmaktı. Başlı başına sevdaydı hafızlık. O güzelim ayetler insan konuşup ta bağıra bağıra içinde ki aşkı yansıta yansıta kuran okumadıysa üzülüyorum. Mesela üzülsem bile ona koşuyorum. Bazen sitemle çıkıyor kelimeler ama rahatlıyorum. Sevdiğim o dertleştiğim o, derdim o, şükrüm o.

Hani askerler evleneceği zaman eşine soruyormuş ya "Kuma olmak ister misin? " diye. Çünkü onların aşkları vatan.

Işte hafızların da ilk aşkı Kuran olmalı. Evlendiği, evleneceği kişi kuma olmayı kabul etmeli. Bir sevdadır hafızlık. Binlerce kelime binlerce roman yazsanda bitmez belki bu sevdayı anlatmaya. Zaten anlatmaya dilimiz varmaz konu ona geldiyse biz acizler bağışlanmayı dileriz. Lâyık olalım insallah. Benimde en büyük hayalim hafız olmaktı. Ama nasip olmadı konuşamıyorum diye beni almadılar. Ama nasip eşimin hafız olmasıydı. Çok şükür benim hafızım oydu. En güzeli de onunla birlikte kuran okumaktı. En güzel şey gerçek aşkı onunla bulmaktı.
.

.

Hani hep hayal diyorum ya size bir hayal düşünün diye başlıyor cümlelerim. Işte bu sefer gerçekten imkansız diyebileceğimiz bir şey oldu. Yani olmak üzere birazdan kesin olarak olacak. Benim hayatımda ki en nadide anı olarak kalacak. Hayal bile etmekte zorlandığım. Bu yaşıma kadar hiçbir ses duymadığım. Ve merak ettiğim şeyler başlı başına bir umman.

Mesela; kuşlar nasıl cıvıldar, peki ya şu sesi insana huzur verir dedikleri nasıl bir ses. Ya da kedi miyavlaması. En en küçük şeyler bile dahil olur buna. Saatin sesi mesela. Sümeyye rahatsız olur pilini çıkarırdı ona gülerdim. Kuranı kerim sesi.. En çok onun sesi. Birde babamın sesi vardı da o da ahirette inşallah. Kulak duyma ihtiyacı hissedermiş. Ararmış sevdiğini. Mesela bir şey dinleme ihtiyacı hisseder bu yüzden insanlar müzik, ilahi, ezgi dinlermiş. Asıl nedeni ise kalu bela da insanlar Cenabı hakkın(c.c) sesini duyduğu için onu ararmış. O sesin güzelliğini aradığı için dinleme ihtiyacı hissedermiş. Bize emanet olan kulaklarımız güzel şeyler duysun inşallah. En çok duymamanın ya da konuşmamanın faydası olan şeylerden biri gıybet ve dedikodu. Ne yapıyorsun ne duyuyorsun. Gerçi şeytan böyle bile uğraşıyor. Ya dürtüp anlatmaya çalışıyorlar ya da soruyorsun. Rabbim feraset versin.

Evet şu an hastanenin bir odasındayız. Biraz sonra doktor hanım elinde cihaz ile gelecek. Yanı başımda bulunan Sümeyye ve Vildan anneme baktım. Ubeyd namaz için gitmişti ama yetişeceğini söylediği için korkmuyordum. Dediğim gibi ilk duyduğum ses o olsun istiyordum. O olacaktı değil mi? Ben duyacaktım. İnanamıyordum.

Doktor hanım odaya geldiğinde hızla beden dili ile konuştum. "Eşim gelsin" diye. Beni gülerek onayladı ve odadan geri çıktı. Birazda olsa samimiyet kurmuştuk. Bunca geçen zaman diliminde. Oldukça heyecanlı bir şekilde beklerken kapı açıldı. Ve nefes nefese ubeydullah girdi içeriye.

Hızla yanıma doğru gelirken gözlerimi ondan almaksızın baktım. O ise alnımdan öperek sorgular vaziyette gözlerime bakındı. Iyiyim anlamında kafa salladım. O ise çok şükür diyerek yanımda durdu. Daha sonra doktorun gelmesi ile yerimi aldım. Doktor ise cihazları takmaya başladı.

"Sümeyra hanım beni duyuyor musunuz?"dedi ağzını okuyarak anladım. Hayır duymuyordum. Cidden aynıydı bir değişiklik yoktu. Doktor sağına soluna bakarak konuştu. "Odayı boşaltın lütfen" hepsi tek tek çıkarken Ubeydullah'ın elini tuttum. Onun gitmesini istemiyordum. O yanı başımda bana dua ediyordu. Doktor hanım ubeydullah'ın kalmasına bir şey demeden devam etti. Sonra tekrar seslendi ama bir şey değişmedi.

"Yapacağımız bir şey yok bir süre bekleyelim."diyerek odadan çıkınca ubeydullah yere doğru diz çökerek ellerimi tuttu. Ben hala sandalyedeydim. Gözlerimin içine baktı ardından ellerimin üstüne buse koyarak fısıldadı. "Beni hala duymuyor musun, sevdiğim?"dedi ama duymadım. Ardından tekrar konuştu. "Seni çok seviyorum" dedi ama yine duymadım. Bu sefer elleri ile gözlerimi kapadı. Yanıma kulağıma doğru fısıldadı.

"Ruhumun revanı duysan da duymasan da, konuşsan da konuşmasan da görsende görmesen de ömrümün sonuna kadar biiznillah seninleyim. Kadınım Allah için kendime yar edindiğim iyiki varsın."

Gözlerimi açtığımda ona baktım. Işte duymuştum. Belki çok şey demişti ama ben az da olsa duymuştum. Iyi ki varsın demişti. Iyi ki o vardı.. Çok merak ettiğim ses tonu kulaklarımdan içeriye doğru geldikçe gülümsemem arttı. Ve ben duyan yeni bebek misali şaşkın ve mutluydum. Göz yaşlarım akmaya başladığında Rabbime şükür etmekten başka bir şeyim yoktu. Ne kadar şükür etsem azdı. Rabbime şükürler olsun. Ne büyük bir nimetti duymak. Ne büyük bir nimetti konuşmak.

Bu süreç zorlu bir süreçti. Yavaş yavaş duymaya başlayacak ve aynı şekilde zorluklarla konuşacaktım. Karşıdan çoğu insan söylediğimi anlamayacak belkide daha farklı tepkilere maruz kalacaktım. Aslında çok küçükken duyuyormuşum ama bir kaza sonucu bu yetimi kaybetmişim. Hatırlamayacak kadar küçük bir yaştayken.

Ama şu dünya da başımıza ne gelirse sebepsiz değildir. Vardır bir hikmet ve derler ya "Bu da geçer yahu!."

Ubeydullah

(1 hafta önce)

"Sümeyra seninle birlikte gidelim mi?"diye sorduğumda önce bana tebessüm ederek baktı ardından kafa salladı. Birlikte hazırlanarak yola çıktık. O yine tebessümle etrafa bakınırken bende kurandan bir süre açtım. Duymasa bile açmamı istiyordu. Gönlü hissediyordu belkide. Birlikte yetimhaneye varınca öncelikle müdürün odasına geçerken Sümeyra'da kızların odasına geçti.

"Selamun aleykum müdürüm" diyerek elimi uzattığımda elimi sıkarak karşılık verirken aynı zamanda konuştu.
"Aleykum selam evlat nasılsın" dedi. Önündeki karşılıklı koltuğun birisine otururken aynı zamanda konuşmaya başlamıştık. Birlikte bir vakit konuştuktan sonra asıl meselemize dair konuşma gerçekleştirdik. O da bunun için elinden geleni yapacağını bildirince oldukça mutlu oldum. Su balonu ile oynama iznide aldığımda odadan çıkarak çocukların yanına gittim. Sumeyra içerde nisanın saçlarını örüyordu. Onu görünce gülümsedim ve müdür beyin dediğini söyledim o da sevinçle nisanın yanağına öpücük koyarak bana baktı. Birlikte balonlara su doldurmaya başladık. Hava daha çok soğumamıştı. Zaten çok yoktu. Küçük küçük şişirdikten sonra çocukları da çağırarak kocaman bir yuvarlak oluşturduk. Ardından ilk sumeyra başlamak kaydıyla elinde ki balonu bana doğru attı. Bende kazasız bir şekilde tutarak Taha'ya fırlattım. Balonu patlatan oyundan çıkıyordu normal kurala göre. Ama biz buna izin vermeden devam ettik. En son Sumeyra'nin savunmasız halinde attığım su balonu omzundan aşağıya sularını boşaltmış ardından aldığı su balonu ile peşimde koşturmaya başlamıştı. En son köşeye sıkışınca aşk dolu gözler ile baktım ama acımadan su balonunu patlattı. Zalim karım. Şaka şaka biriciğim.

Bu günümüzü de böyle mutlu mesut bitirmiştik. Birlikte el ele eve girerek Sümeyye ve annemi de öperek sofraya oturduk. Baktıkça bakasım sevdikçe sevesim geliyordu.

Verene şükürler olsun...

Bölüm sonu.
Oy ve yorumlarınızı unutmayın.
Satır arası yorumdan da mahrum kalmayalım.
Bir sonraki bölüm final olacak kardeşler 🙈 insallah o uzun olacak diye ümit ediyorum. Selametle kalın. 🎈

(Düzenlenmiş ve ekleme yapılmıştır.)

~HerDem~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin