Black Swan 〆 Baekyeol

-1-

Bundan tam yüz yıl önce, dünya hala kendi seyirinde devam ederken ülkemizde meydana gelen ve neden olduğunu bilmediğimiz bir patlamanın ardından, bizim ülkemizdeki insanların genetik yapısı değişmişti.

Ülkemizdeki araştırmacıların ve dünyadaki diğer devletlerin anlam veremediği ve hala araştırmayı sürdürmekte olduğu bu ilginç durum sonucunda ölümcül bir hastalığa veya onun gibi herhangi bir şeye sahip olmadığımız öğrenilmişti.

Tek fark doğan insanların ya beyaz saçlı ya da siyah saçlı olmasıydı.

Ülkenin yetkilileri bu durumu kontrol altına almak adına bir insanın yapabileceği en iğrenç ve şerefsiz yola başvurmuştu.

Irkçılık.

Araştırmalar her ne kadar iki saç rengine sahip olunsa da bir hastalık ve tehlikeli bir durum göremediği halde o zaman hükümetin başında olan başkanın beyaz saçlı bir oğlana sahip olması ile beyaz saçlı insanların siyah saçlı insanlardan daha üstün olduğu varsayılmıştı.

Bunun bir şans olduğu gözetilmemiş ve o zaman koyulan yasalarla birlikte ülkede derin bir ırkçılık düşüncesi yayılmıştı.

Bunun birlikte ilerlenen çalışmalarda ülke kalın duvarlar ve tellerle ikiye ayrılmış ve siyah ile beyaz birbirinden ayrılmıştı. Beyazlar siyahların çevrelediği bir daire alan içinde bulunuyordu. O zamanlarda gazetecilerin manşetleri sürekli bu durumu Kuğuların yaşadığı duruma benzetmişti.

Hiçbir zaman siyah kuğular beyaz kuğular arasında dolanamaz ve onlarla geçinemezdi. Hatta beyaz kuğular çoğu kez siyah kuğulara saldırmayı da tercih ederdi. O nedenle parklarda sürekli birbirinden ayrı bulunurlardı. Beyaz kuğuların ırkçılığı bizim halkımıza da yansımış ve bu dönemle birlikte farklılığımız Beyaz Kuğu Halkı ve Siyah Kuğu Halkı adları altında toplanmıştı. Bunu benimseyen dünya basını bile bizi bu şekilde medyada sunuyordu.

Geçtiğimiz yüz yıl içerisinde bu ırkçılık düzeni ile ilgili hiçbir şey yapılmamış ve hatta statü seviyesi aç gözlü insanlardan dolayı değişime de uğramıştı. Beyaz Kuğular insanlığını kaybetmiş ve Siyah Kuğular'ı köleleri gibi kullanmaya başlamıştı. Bu duruma hiçbir şekilde ses çıkarmayan diğer devletler, kısacası dünyanın kendisi, içinde yaşayanlarla birlikte bir kez daha ne kadar iğrenç bir yer olduğunu gözler önüne sermişti. Hoş ırkçılığa göz yuman bir sistemden ne beklenirdi?

Köle sistemin getirilmesi ile birlikte Siyah Kuğular doğdukları andan bir aileye mensup tutulmaya başlanmıştı. Bu demekti ki soyları sürekli aynı aileye hizmet etmek adına sahiplenilmişti. Suç işlenilmemesi için yasalar sonuna kadar sıkılaştırılmıştı. Bir Siyah Kuğu asla ama asla bir Beyaz Kuğu'ya el kaldıramaz, onu öldüremez ve ondan yararlanamazdı.

Tabi bu kural Beyaz Kuğular için geçerli değildi. Yanlarında çalışanlara gaddar davranmayı günlük eğlencesi bilen züppeler vardı ve yasa onlara hiçbir şey söylemiyordu.

Her iki tarafın da kesin uyması gereken bir kural birliktelik ve evlilikti. Her iki taraf da sadece kendisi gibi olan birbiriyle evlenebilir, birlikte olabilirdi. Böyle bir şeyin olması dahilinde yakalanan kişilerin sonu infazdı. Bu nedenle de şöyle bir karar alınmıştı. Siyah Kuğular'ın bir kez daha insan görülmediği bu düzene göre, Siyah Kuğular işlerini yapmak için kapıdan Beyaz tarafa geçtiğinde orada sadece belli bir süre kalabiliyordu.

Sabah yediden akşam on iki ye kadar olan bu süre dışında beyaz tarafta kalmaları yasaktı. Kısacası kendi hayatlarına ayırabilecekleri sadece yedi saatleri bulunuyordu.

İki tarafın da uyması gereken bir kural daha ise siyah tarafa beyazların geçmesi yasaktı. Çok acil bir durum olmadığı müddetçe bu duruma izin verilmiyordu. Halkın her birine özel olarak yapılan bileklikler bu kapılardan kimlerin girip çıktığını takip ediyordu. Bir bakıma bu bileklikler nerenin vatandaşı olduğunuzu, kimlik numaranızı barındırıyordu. Asla çıkaramayacağınız bu bileklikler doğduğunuz andan bileğinize takılıyordu. Ayrıca bu bilekliklerin başına bir şey gelmesi durumda beyaz polisler mazeret tanımaksızın sizi öldürme yetkisine sahipti. Bir de kapılarda numara okuma sistemleri de bulunuyordu. Tabi kişi öldüğü zaman bilekliğin işlevi kalmıyordu.