-17-

421 65 28
                                    

Sonunda zaman gelmişti. Her birimizin suratlarından heyecan akıyordu. Gergindik. Sonuçta ne olacağını kestiremiyorduk.

Aşağı inen merdivenlere yaklaştığımızda Sehun ve Suho ile son bir görüşme yapmıştık. Ayrıca acil bir durum olmasına karşılık haberleşmek için bir yöntem de geliştirmiştik. Eğer ki onları ararsam ve bu aramam beş saniyeden daha fazla sürerse bir şey yok demekti. Telefonu açıp onlarla konuşup, durumdan haberdar edebilirdik. Ama beş saniye içinde çaldırmayı sonlandırırsam bir şeylerin ters gittiğine ve yaptıkları işi kesmelerine dair bir işaret olacaktı. Böyle karar vermiştik ve bununla birlikte işe başlayacaktık.

Yine boğucu ve karanlık merdivenlerden bu sefer başıma bir şey gelmeden ilerlemeyi başarmıştık. Merdivenlerin sonuna geldiğimizde aynı şekilde Kyungsoo kapıyı açmıştı. Bununla birlikte şehirde oluşan karmaşayı da fark etmeye başlamıştık.

Daha Siyah Kuğular'ın diğer tarafa geçmesine vardı. Zaten o nedenle yayılan söylentiden dolayı beyaz kısımda bulunan Siyah Kuğular ile olay karışmıştı. Etraftaki polis arabaları ve siren sesleri, büyük televizyonlardan yayınlanan haberler bunun bir kanıtıydı.

Sonuçla merkezde olmasak bile bütün bunları görüp, duyabiliyorduk. O anda harekete geçmeye başlamamız gerekiyordu. Suho muhtemelen ileriki saatleri bekleyecekti. Biz de ortalık karışmışken bunu avantaja çevirmeliydik.

Jongin ve Kyumgsoo'dan sonunda ayrıldığımızda Chanyeol ile birlikte eski evime doğru yola koyulduk. Ne kadar kendimizi gizlesek de ki Chanyeol peruk da takıyordu dikkat etmemiz gerekiyordu. Etrafın karmaşık olması hala aranmadığımız anlamına gelmiyordu. Neyse ki laboratuvar da, benim evim de duvardan indiğimiz kapıya uzak değildi. Belki de en büyük şansımız buydu. Hızlı hareket etmemizi sağlıyordu.

O eve bunca zaman sonra dönüyor olmak tuhaf hissettiriyordu. Babamın yaptıklarını öğrendikten ve yaşadıklarımızdan sonra orayı artık kendi evim gibi göremiyordum. Aklımda hep annem kalmıştı ama onun da bu işte olup olmadığını bilmiyordum. Benim ölümümü öğrendikten sonra üzülmüş müydü ondan bile emin değildim. Gittiğimde belki kısacık bir süre de olsa onu görebilirdim. Ama tabi asıl amacım Chanyeol'u riske atmadan elimize geçirmemiz gereken bilgileri bulup oradan çıkmaktı.

Evin ön tarafındaki korumalara bir bakış attıktan sonra küçükken hep Chanyeol ile oynamak için girip çıktığımız bir giriş vardı. İkimiz de orayı hatırlıyorduk. Hatta öyle ki o girişi bana Chanyeol hatırlatmıştı. Eve girmek için en ideal yoldu.

Minseok ile yolda gelirken konuştuğumuzda babamın laboratuvarda olduğundan söz etmişti. Şu an evde olamazdı. Bu da eve bir an önce girip işimizi halletmemiz için olanak sağlıyordu. Tahmin ettiğim gibi buradan ayrılmış olsam da giriş hala eskisi gibiydi.

Sessiz bir şekilde eve girdiğimde Chanyeol'un bahçede beklemesini söylemiştim ama tabiki de bunu reddetmiş, o an da kavga edecek zamanımız olmadığı için benimle birlikte içeri girmesine izin vermiştim. Evde çalışanlarda da dahil kimse yokmuş gibi görünüyordu.

Hızlı bir şekilde zemin katı atlayıp alt kata, yani babamın laboratuvarının olduğu kısma ilerlemiştik. Hiçbir zaman evinde alarm kullanmazdı. Dışarıdaki güvenliklere çok güvenirdi. Ama ona hep alarm kullanması gerektiğinden söz etmiştim. Bir gün kendi evime girip de gizli dosyaları kaçıracağımı kim bilirdi zaten.

Minseok'un söylediğine göre son zamanlarda babam eve de gitmiyordu. Annemin burada tek başına kalıyor olması biraz üzse de onun da evde olduğunu sanmıyordum. Şu an ev tamamen bize kalmıştı.

Aşağılara doğru inildikçe burnuma kötü kokular gelmeye başlanmıştı. Bu katı saran sanki bir şey çürümüş gibi kokan bir koku vardı. Chanyeol arkamdan gelirken neler olduğunu düşünmeye çalışıyordum ama zaten cevabı kısa sürede almıştık.

Black Swan 〆 BaekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin