thirty six

1.6K 119 46
                                    

"Sen ne yaptığını sanıyorsun ya?" diye avazım çıktığı kadar bağrıyorken kapıyı yumrukluyordum. Damağımı yakan hisler, kalbimde büyük bir yumru oluşturmuştu. "Chris, aç şu kapıyı, orada olduğunu biliyorum." Bir kez daha vurduğum sırada yine hiçbir kıpırtı olmayınca elimi yukarı kaldırdım aniden.

Ancak kapı açıldı ve ben elim havada öylece kalakaldım. Chris, beline bir havlu sarmış, saçlarından damlayan sular ve çıplak üst bedeniyle siniri açık bir kitap gibi yüzünden okunan ifadesi ile kapının diğer tarafında duruyordu. Koskoca bir yıl kadar sonra yüzünü ilk defa görüyordum.

Bir insanın kokusu hiç unutulmaz mıydı? Zamanında hatrıma kazımak için teninden yayılan taze çiçek kokusunu içime çekmiştim derin derin. Onun getirisiydi belki de.

Ve bir insana olan kızgınlığınız hiç mi geçmezdi? Peki ya sevginiz? Gitmiyordu işte. Ona dair her şey kalbime giden damarların tam üstünde takılı kalıyordu.

Benim ona olan sevgim o ne yaparsa yapsın azalmıyordu. Bu benim açımdan oldukça kötü bir şeydi. Onun açısından... Artık iyi bir şey değildi sanırım.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye mırıldandım onu ittirip içeri girdiğim sırada. Daha önce yakınlarında görmediğim bir kız merdivenlerden inerken yüzümü buruşturmadan edemedim. Duramıyordu öyle değil mi?

"Eva, burada ne işin var?" Parlayan ela rengine boş bir bakış attım. "Acaba ne işim var?"

Sarı saçlarını omzunun arkasına doğru ittirdikten sonra, dağılmış kırmızı rujuyla çarpık bir şekilde gülümseyen kız, "Gelmiyor musun Christoffer?" diye sordu. Kendimi yerden yere atmak istedim. Bunu yapmak gerçekten içimden geliyordu. Çünkü Christoffer Schistad, o kıza gülümsemişti.

Chris, o sahte sarı saçlara ve mavi gözlere gülümsedi. Gerçek bir tebessüm olmadığını dilemek istedim ama muhtemelen umduğumu bulamayacaktım.

"Madem sevgilin vardı niye bana yazıyorsun sen o zaman?" Bana dönerken zar zor yutkunduğunu görmüştüm. "Sevgilim değil." dedi. "Ama sana yazan da ben değilim söz konusu şey ne ondan bile haberim yok." Bana doğru bir adım atmadan önce kıza gitmesi gerektiğini, sonra görüşeceklerini söyledi. Adını Amalie olarak anladığım kız sözü almış bir şekilde hızlı adımlarla yukarı doğru koştu.

"Bir yıl sonra birdenbire karşıma çıkmış bana atmadığım bir mesaj için hesap soruyorsun. Neler olduğunu anlatacak mısın?" Yanağımın içini dişlerken cebimden telefonumu da çıkarıyordum aynı zamanda.

"Ben çıkıyorum, sonra görüşürüz aşkım." diye bağırarak kapıdan dışarı seri bir hareketle çıkan kişiye baktım. Gerçekten sevgilisi olmadığını mı iddia ediyordu yani?

Bilinmeyen Numara ile olan konuşmalarımızı açıp telefonu ona doğru uzattım. Dudaklarımı birbirine bastırmış, gözlerinin ekranda gezinmesini izliyordum. Kaşları giderek çatılırken ela gözlerini bana çevirdi usulca.

"Kviig, bu ben değilim."

<<🌹>>

▶▶Yıllar sonra bölüm atabildiğim için ben de aşırı mutluyum. Ama güzel haberlerle geldim. Bana söveceğiniz iki Chriseva kurgum daha var. Birini yayımlamaya başladım bile.

▶▶ Herisa değil de şu Amalie denen kızla Herman'ı destekleyenlerin üstüne kusmaya geldim, selam.

jente blomster; [chris + eva]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin