thirty eight

1.8K 137 21
                                    

"Ben çok yoruldum." diye mırıldandım hislerimin yalnızlığında boğulurken. Kollarımı kendime çektiğim bacaklarıma sarmış krem rengi modern koltuğun üstünde oturuyordum. Chris'in evindeydim.

Önüme bir bardak portakal suyu koyarken iki saattir mutfakta ne yaptığını da böylelikle anlamış oldum. Benden kaçtığını sanıyorken o, benim için kendi elleriyle portakal suyu sıkmıştı sanırım. Genel olarak kutu meyve suyu içemezdim. Bunu ona öylesine konuşurken söylemiştim, hâlâ hatırlaması garipti.

"Ben de yorgunum Kviig. Üstelik bu omuzlarıma senin yüklediğin bir yük. Kendini bana alıştırıyorsun ve bir an sonra ortadan kayboluyorsun." Yeşil gözlerimi güzel yüzüne diktim. Elinde beyaz bir kahve kupası vardı, rahat gözüken gri bir eşofman altı ve onu son gördüğümden hatırladığım beyaz, göğsünde küçük ve siyah bir detay olan tişört giyordu.

Saçları biraz dağınık görüntüsü çiziyordu. Ve çok güzeldi, her zaman olduğu gibi.

"İstemiyordun Christoffer, bilinmeyen numarayı istemiyordun. Birlikte olmamız için önümüzde bir ton engel vardı." Kahve kupasını önümüzdeki camdan masaya bıraktı ve dili yardımıyla dudaklarını ıslatırken geriye yaslandı. 

"Ne kadar dilim seni affettiğini söylese de kalbimin kırıklığı hâlâ göğüs kafesime batıyordu. Bu hiç geçmedi. Her ne kadar uzun zamandır dalgaya alarak atlatmaya çalışsam da olmadı." Büyük gözleri üstümde dolaşırken derin bir nefes aldım.

"Birinin sana böyle bir şey yapması ayrı bir şey." dedim oturduğum koltukta tamamen ona dönerken. Elimi koltuğun oturma kısmına yerleştirdim. "Bunu bir yıldır koşulsuzca sevdiğin, kendi içinde küsüp kendi içinde affettiğin birinin yapması apayrı bir şey."

Başını salladı. "Gitmene tamamen benim sebep olduğumu biliyorum. Ama gitmek zorunda değildin. Ya da en azından veda etmeden gitmek... Günlerce evine geldim. Kapıyı açan kimse olmadı Eva. En sonunda Noora'nın attığı kısa bir mesaj sayesinde gittiğini öğrendim ve hislerimin bir tarifi yoktu. Sence de ilk gerçek aşkım tarafından fazla acımasızca terk edilmedim mi?"

Kelimeleri bir bir boğazıma dizilirken, "ilk gerçek aşk" kısmına takılı kalmıştı ruhumdan özgürlüğünü ilân eden küçük kızın uçurtması.

"Belki de bizim önümüzdeki tek engel yine bizizdir." Titreyen ellerimle önüme düşen bir saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım ama başarısız bir hamle oldu. Yine öne doğru düştü. "Ben sadece,"

Gözyaşım kayıp giderken bir hıçkırık dudaklarım arasından kayıp gitmişti. Koltukta bana doğru yaklaştı. Onu ne kadar özlediğimi bir Tanrı, bir de ben bilirdim. Avuçları yanaklarıma yerleşti. Ellerimi boynuna yerleştirdim.

Boynundaki benlere dokunmayı hep sevmiştim. Tam o noktada parmaklarımı gezdirdiğimde derin bir nefes aldı.

 Tam o noktada parmaklarımı gezdirdiğimde derin bir nefes aldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yakındık. Eskiden olduğu gibi hemen dibimde duruyordu. Bu anı defalarca kez rüyalarımda görmüştüm. Gözyaşlarım durmuyordu.

Onun benim üzerimde yarattığı etkiyi açıklamak zordu. Çok uykun vardır ya hani, gözlerin kapanmak üzeredir... O an uyuma şansın vardır ama başını koyabileceğin tek yer çivili bir yataktı. Ve ben tereddütsüz başımı koyuyordum o yatağa. Ölmeme ramak kalmıştı, hislerimin beni öldürmesine ramak kalmıştı ama vazgeçemiyordum ondan işte.

Parmakları çenemde, baş parmağı dudağımın kenarındaydı. "Yalvarırım ağlama." diye mırıldandı bir gözyaşı daha yuvarlandı göz pınarlarımdan. Elinin gölgesinde kayboldu sonra. Sadece izi kaldı. Acılarımın da izini böyle taşıyordum işte bedenimde.

 Acılarımın da izini böyle taşıyordum işte bedenimde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sana sinirli kalmam gerek." dedi ela renginin en güzel tonuna sahip gözlerini bana görünmez kılıp üstüne teninin örtüsünü sererken. "Ama bir bakışın bile beni yerle bir edebiliyor. Gözyaşın, beni yok edebilecek güçte. Bunun farkına var." Fısıldadı. "Yalvarırım."

Bir yaş daha döküldü gözlerimden. Burnumu çekerken derin bir nefes almak için çaba sarf ediyordum. "Christoffer bu nefret edilesi bir şey ama seni çok özledim." diye konuştum titreyen sesimle. Uçları sarı olan saçlarında ellerimi dolaştırmak, onu dizimde yatırıp bütün gece izlemek isterdim.

Gözleri kapalıydı ama ağladığımın farkında olmaması için his yetilerini kaybetmiş olması gerekiyordu. Düşmek üzere olan bir yaşı yakaladı baş parmağı. Ben ise sadece onu izliyordum.

O gece dizlerimde değil belki ama hep yaşadığı yerde, göğüs kafesimin üzerinde uyuttum onu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O gece dizlerimde değil belki ama hep yaşadığı yerde, göğüs kafesimin üzerinde uyuttum onu. Sanırım onsuz geçirdiğim koskoca bir senenin vebalini böyle yok etmiştim kendi içimde.

Anlık ilham anneciğim.

jente blomster; [chris + eva]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin