Noora, telefonuma onları kaydetme biçimimi saçma bulmuş, bütün isimleri değiştirirken ben kafamı Sana'nın dizlerine yaslamış, bacaklarımı Vilde'ya doğru uzatmıştım. Christina bizim üstünde bulunduğumuz koltuğa sığamamış, halının üzerine oturmuş biçimdeydi. Bende onun yanağını seviyordum. Rönesans Tablosu gibiydik resmen.
"Yani çocuk da bir yandan haklı şimdi Eva." diye mırıldandı Christina. Kaşlarını çatarak gözlerimi kapattım. "Haklı bir tarafı yok. Şu kıza bir bak, günlerdir okula gitmeyi bırak, dışarı bile çıkamıyor." Sana cümlelerini hızlı bir biçimde sıralarken saçlarımı okşuyordu. Beni anlamasını seviyordum. Elimden gelse ona sıkıca sarılır ve bırakmazdım. Varlığına ihtiyacım olan yegane insandı belki de.
Gerçi diğerleri de aynıydı benim için. Varlığımı gerçek yapan onlardı. Beni sevgisiyle büyüten, anlamaya çalışan, sıkıca sarıp sarmalayan onlardı. Bir şekilde, beni tamamlıyor gibilerdi. Ve onların olmadığı bir hayatta ne yapardım bilemiyordum gerçekten.
Daha doğrusu; onlar olmadan ne yapacaktım? Bunu gerçekten bilmiyordum.
⏪
"Eva, hadi!"
Annemin yüksek tonlu sesine karşılık kızlara biraz daha sıkı sarıldım. Hayatımın kökten değişeceği gündü bugün. Okuduğum okulun, yaşadığım evin ve hatta ülkenin... Bir hikâye daha böyle sonlanıyordu benim yıkık kelimelerimde.
"Seni ziyarete geleceğiz." diyerek bir kez daha hıçkırıklara boğuldu Vilde. Parmaklarımı saçlarında dolaştırarak sakinleşmesini temenni ettim. Bu zaten benim için oldukça zor bir andı. Daha fazla berbat hâle gelmesi yine bana zarardı. Çünkü bu vedayı hep hatırlayacak idim. Ona sarılmayı bıraktığımda hâlâ burnunu çekmeye devam ediyordu. Gülümseyip diğerlerine döndüm. "Eğer o mesajı atman için seni zorlamasaydık bunların hiçbiri olmayacaktı. Gitmeyecektin... Ben özür dilerim." Noora'ya baktım.
Çökmüş görünüyordu.
"Pişman değilim." dedim başımı iki yana sallayarak. Bu benim kaderimdi. Bu acılarla yaşamak benim kaderimdi. O mesajı istediğim için atmıştım. Yaşadığım her şeyin sorumlusu yine bendim. Onu sevmek, onunla konuşmak, ona o mesajı atmak benim suçumdu. Ama sevilmemek? Bu da benim suçum muydu gerçekten? Buna bir cevabım yoktu işte. "Hayır, hayır. Yapma lütfen. Böyle olacağını hiçbirimiz bilemezdik."
Başını salladı. Beklediğim kişi burada değildi hâlâ. Biliyordum ki olmayacaktı da. Çünkü muhtemelen gittiğimden bile haberi yoktu.
Sana, Chris, Noora ve Vilde... Onlar benim hayatımdaki renklerdi. Pişmanlık duymadığım en güzel anılar onlarla yaşadıklarımdı.
Bazılarının aksine kara bir leke değillerdi. Onlar hakkında keşke dediğim şeyler yoktu.
Annem arabayı çalıştırıp ismimi dudaklarına bir kez daha düşürdüğünde onlara bir kez daha sarıldım. Ve arkamı dönerek yürümeye başladığımda kalbimin üzerindeki ağırlık nefesimi kesmişti. Gözyaşlarım ise gözümden süzülmek için hiç de geç kalmamıştı.
Elveda Oslo.
Elveda Norveç.
Elveda yarım kalmışlıklar.
![](https://img.wattpad.com/cover/116754837-288-k138903.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jente blomster; [chris + eva]
Fiksi PenggemarBilinmeyen Numara: Bu yüzden kendimden nefret ediyorum Penetrator ama... Bilinmeyen Numara: Galiba sana çok fena aşık oldum ben. Schistad: Ben çiçekleri kendi bedeninde güzelleştiren bir kıza kapıldım, bilinmeyen. Üzgünüm. skam #1 chriseva #1 herman...