Birini sevmek çok zor işti. Onu tüm hatalarıyla kabullenmek, onun tarafından gelecek her darbeye bir çocuk kırılganlığında hazır olmak... Bir de uzaktan sevmek vardı. Ona kendi kendine küsüp yine kendi kendine affetmek, vazgeçmek istemek ama bu sırada kokusunun nasıl olduğunu merak etmek.
Ve ben onu seviyordum. Her şekilde, aşkın binbir türlüsünde de seviyordum onu.
Başımı göğsüne gömdüm. "Sana güvenmiyorum." dedim derin bir nefes alıp kokusunu ciğerlerime doldururken. İlk defa soluk alıyormuş gibi hissediyordum. Belki de öyleydi.
Normalde soluk borumdan geçen o nefes, sadece ciğerlerimin temiz hava almasını sağlıyordu. Bedenini ayakta tutuyordu. Ancak onun kokusu, beni yaşatıyordu.
Kollarını sıkıca bana dolaşmış olan bu genç adam, en güzel çiçeklerden çalmış olduğu kokusuyla beni yaşatıyordu. "Biliyorum." Avcumun içinde atan kalbi kendini kaybetmiş gibi hızlıydı. "Bundan sonra ne olacak peki?" diye sordum gözlerimi kapatarak. "Bundan sonra bize ne olacak? Seni hayatıma kabul edemem. Bu kendime yaptığım en büyük haksızlık olur. Ve benim kendimi korumam gerek. Bunu benden başka kimse yapamaz." Chris biraz geri çekilerek yüzüme dikti güzel gözlerini. "Eva," diye mırıldandı. Ses tonunda ismimin üç harfi bile o kadar değerli gelmişti ki, şaşkına uğramıştım. "Seni seviyorum ben. İnsanın sevgiden korunması gerekmez."
"Sevgi, sandığın kadar masum bir kelime değil Christoffer. Binbir türlü acısı var."
Seni severken öğrendim.
Başını salladı usulca. Sonra kendi kendine söz verir gibi konuştu. "Seni mutlu edeceğim. Zaman alacak belki ama, yapacağım bunu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jente blomster; [chris + eva]
Hayran KurguBilinmeyen Numara: Bu yüzden kendimden nefret ediyorum Penetrator ama... Bilinmeyen Numara: Galiba sana çok fena aşık oldum ben. Schistad: Ben çiçekleri kendi bedeninde güzelleştiren bir kıza kapıldım, bilinmeyen. Üzgünüm. skam #1 chriseva #1 herman...