Chapter eight

1K 104 77
                                    

Bir hafta okula gitmeyeceğim. Bu da demek oluyor bol bol yb.
Kelime sayısı: 424

"Aaa bir an bir uykum geldi anlatamam. İnanılmaz uykum geldi. Var ya bir uykum geldi. Anlatamam. Oldu iyi geceler."
"Bir sıkıntı mı var?"
"Yook yok ne sıkıntısı....şimdi şey herhalde uykudan oluyor bunlar. Hadi Allah'a emanet iyi geceler hayırlı geceler..." cevap vermesine izin vermeden yeniden sessiz adımlarımla koşarak odaya geri döndüm.

Kalbim güm güm atıyordu.
Yarın maç vardı. Ve ben ponpon kızlar takımıyla muhteşem (!) hareketlerimi sunacaktım.
Saatin geç olmasına rağmen uyuyamıyordum.
Alarmımı biraz daha erkene kurdum ki kalkıp antrenman yapabileyim.

Ama Finn'in bilinmeyen olabilir mi sorusu aklıma geldikçe sanki hiç uyanmaya ihtiyacım olacakmış gibi hissetmiyordum.
Bu şekilde devam ederse zaten uyuyamayacaktım.

Alarmın berbat sesiyle uyandım. Uykusuzdum.

"Günaydın anne. Daha yarım saat uyuyabilirsin."
"Senin alarmın mıydı o? Pekala."

Giyindim ve aşağıya indim. Hareketlerimi çalıştım. Esneme hareketlerimi yaptım. Birkaç tur da koştum.
Yorulunca çimlere kendimi attım. Telefonuma bakınca bir bildirimin geldiğini gördüm.

Bilinmeyen: erkencisin?

Cevap verme ihtiyacı hissetmedim. Bir yanım her ne kadar gerilirken gerilsin, diğer yanım buna alış diyordu.

Saate baktığımda daha vaktimin olduğunu gördüm ve duşa girmeye karar verdim.
Merdivenlerden başım eğik çıkarken ismimin söylenmesiyle başımı sesin geldiği yöne çevirdim.
"Erkencisin Mira?"
"Ah evet Finn. Şey antrenman diyelim."
"İyiymiş."
Ve gittim. Konuşma uzayınca daha da gerginleşiyor, aklıma bir de bilinmeyen meselesi gelince bu sefer de korkuyordum.

Duygularım karmakarışıktı.

Yine anneme yardım ettim, duş aldım, hazırlandım.
Finn ile arabayla okula geldik. Konuşmadık.

Okula girince herkesin yüzünden heyecan okunuyordu. Bende heyecanlıydım.
Dolabıma gidip çantamı bırakmak istedim.

Kapağını açınca yere bir şey düştü. Bilinmeyenden olduğunu anlamayacak kadar aptal değildim.

Bir karttı. Üstünde renkli kartonlardan kalpler vardı. Biraz uğraşılmış gibiydi. Kartonları kesip kağıda yapıştırmak ne kadar zor olabilirdi ki gerçi?

Biraz daha dikkatli incelediğimde üstünde;

Korkma. Bilinmeyenden değil. Bilinmeyen olayından ne kadar korktuğunu biliyorum. Sadece duygularımı daha fazla saklayamayacağımı söylemek istedim.
-bilinmeyen olmayan bilinmeyen.
Birde üstünde bugünün tarihi ve tam 10 dakika öncesi yazıyordu saat olarak.
Bilinmeyen olayını bilen sadece bizdik.
Cameron olamazdı. Çünkü hastanedeydi. Lena olacağını zannetmiyordum. Leo hiç olmazdı. Belki Finn?

Tüm günümüz maça hazırlıklarla geçti.
Lena ve Leo'ya kalpli kartı anlattım, gösterdim. İlk şüphelendikleri kişi doğal olarak Finn oldu.

"Neden gidip dolabına bakmıyoruz? Sen görmeden 10 dakika yapmış olacağına göre belki de kullandığı şeyler dolabındadır?"
"Leo sen bir dahisin."
"Biliyorum şekerim."

Hepimizin içinde aynı heyecanla Finn'in dolabını aramaya koyulduk. Lena saçından bir tel toka çıkardı ve kilite sokul birkaç kez çevirdi. Tık sesi gelince gülümseyerek bize baktı.

"Hadi açsana!"
Ve dolabı açar açmaz üstümüze bir yığın renkli karton düştü.

Bölüm sonu.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Allahım ben çok heyecanlıyım aklımda öyle şeyler var ki of.

~COOKIES~||Fin Wolfhard Fan-Fic||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin