Selamün aleyküm.
Keyifli okumalar...
•••
Gecenin ilerleyen saatlerinde Elvin'in fazlasıyla uykusu gelmişti. Daha fazla dayanamayacağını anlayınca sehpanın üzerindeki bardakları toparlayıp mutfağa götürdü. Sudan geçirip makineye dizdikten sonra salonun kapısında durup, "Ben yatıyorum iyi geceler." Diyerek cevap beklemeden arkasını dönmüştü ki Demir'in ağzından adını duydu.
"Elvin." Genç kız adını duyunca istemeye istemeye arkasını dönmek zorunda kaldı. Diyeceği şeyi az çok tahmin ediyordu ve işin böyle olmasını da istemiyordu.
Aslında Demir de istemiyordu ama verdiği sözler vardı. Bu kızı üzmeyecekti ki buda ancak birbirlerine alıştıkları zaman olacaktı. Zira Demir'in içinde Elvin'e karşı en ufak bir duygu yoktu. En azından şimdilik.
Elvin Demir'e bakıp, "Efendim?" Dedi. Demir sakin adımlarla yerinden kalkıp televizyonu kapattı. Elvin yaptığı her hareketi izlerken bal uykusu kaçmıştı. Demir yanına geldiğinde tam önünde durdu. Elvin ise Demir'in 1.90 boyu yüzünden başını yukarı kaldırmak zorunda kaldı.
Demir karısının elini tutup itiraf etmesine fırsat vermeyecek bir hızda Elvin'in odasına girdi. Elvin ise ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Şayet anlasa itiraz etmeye başlayacaktı. Demir karısının elini bırakıp gardırobun kapaklarını açtı. Elvin kıyafetlerinin dolaptan çıktığını görünce hayretle, "Ne yapıyorsun?" Diye sordu.
Demir Elvin'in yüzüne bakmadan, "Seni benim odama taşıyoruz." Dedi.
•••
Telefonun sesini duymamla yerimden kalkıp koridorda ki banyoya gittim. Nedense Demir'inkini kullanmak istememiştim. Abdestimi alıp odaya döndüğümde üzerimdeki halsizliği yeni farkediyordudm. Halsizliğim yüzünden namazımı her zamankinden daha yavaş kılmak zorunda kaldım.
Selam verdikten sonra halim olmadığı için sadece şükür edip seccademi kaldırdım. Üzerimi değiştirdikten sonra gece taktığım tülbentimin hala başımda olması beni mutlu etti. Demir ile ayni odada hatta aynı yatakta yatsak da henüz saçlarımı yanında açmaya hazır değildim. Oda sağolsun bu konuda ısrar etmiyordu.
İkimizde birbirimize alışmaya çalışıyorduk. Doğrusu da buydu zaten. Bir şekilde Yüce Allah bizi birbirimize nasip etmişti ve bizim bu evliliği sürdürmemiz için birşeyler yapmamız şarttı. İlk adımı Demir'in atması güzeldi. Çünkü ben okadar cesaretli biri değildim ki Demir'e 'aynı yatakta yatalım' diyemezdim.
Eşyalarımı yerine koyup günlük kıyafetlerimi giydikten sonra bugünün cumartesi olduğunu hatırlayarak Demir'i uyandırmamak için sessizce odadan çıktım. Kahvaltı için erken olduğu için sadece çayı koyup ortalığı temizledim. Sık sık temizlik yapamıyordum ama fırsat buldukça evi temiz tutuyordum. Zira titizlik gibi bir huyum vardı ki bu beni zaman zaman sinir ederdi.
Heryeri temizledikten sonra kahvaltı için hazırlık yapmaya başladım. Dolapta duran hazır yufkaları alıp annemin müthiş patatesli böreğinden yapıp fırına attım. Ardından geçen gün fazla yapıp buzluğa attığım poğaçaları da fırına atıp ısınmalarını sağladım.
Bir saatin sonunda hersey bitmişti. Mutfak masasını güzelce kurup yatak odasına gittim. Saat 09.45'ti. Uyandırsam kızmazdı heralde. Yatakta benim kalktığımda tarafa doğru kaymış gayet rahat şekilde yatıyordu. Yatağın kenarına oturup yüzünü inceledim. Gerçekten çok yakışıklıydı. Sert mizacı onu itici yapsa da Allah'ın verdiği güzellik herşeyini ört bas ediyordu.
Daha fazla incelemenin yanlış olacağını düşünerek elimi omzuna koyup,"Demir..." Diye seslendim. Kışın bu soğuğunda kısa kolluyla yatmasına rağmen sıcacıktı. "Hııı..." Diye bir ses çıkardı. Ardından yastığına sarılarak uykusuna devam etti. "Hadi kalk. Kahvaltı hazır." Dediğimde gözlerini yavaşça açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NASİP
SpiritualNe kadar hesap yaparsanız yapın, hesapta olan değil nasipte olan gelir başınıza... ••• Kapak Tasarımı: @beyzanu1907'ye aittir. Beni kırmayıp vakit ayırdığı için burdan teşekkürlerimi iletiyorum...