Buyrun efendim. Demir Karadağ...
Satır arası yorumlarınızı unutmayın lütfen. Ve özellikle söylüyorum. Hayalet okuyucu istemiyorum. Lütfen herkes oy versin.
Gözyaşlarımı silip yataktan doğruldum. Hiçbir acı hissetmememe rağmen her seferinde 3 litre göz yaşı döküyorum mübarek.
Evlenmeden önce her iğne zamanında annem yanımda olur ve elimi tutardı. Dişlerimi sıktığım için hep kızıp kendi elini ağzıma uzatırdı ısırmam için. Öyle yaptığı zamanda onun canını acıtmamak için asla dişlerimi sıkmazdım. Canım annem... ne kadar özledim. En son dün o evde gördüm ama doğru düzgün sohbet bile edemedik.
O kadının dedikleri dün çok moralimi bozmuştu. Başbaşayken söylese bukadar takmazdım lakin kayınpederimin, kayınvalidemin en önemlisi de anne babamın önünde resmen küçük düştüm. Hadi hepsini geçtim. Evli bir insanı nasıl olurda başka birini yakıştırırki?
Mustafa babam ağzının payını verse de o kadınla daha sonra da karşılaşacağımızı biliyordum. Demir'de bunun farkındaydı. Dün babamla neler konuştuğunu merak ediyordum ama ağzından laf alamayacağımı biliyordum.
Zeynep ablanın yüzüme bakmasıyla düşüncelerimi kenara atıp, "Buyur abla?" Dedim. Elini koluma koyup, "Kuzu yarım saattir sesleniyorum duymuyorsun. Canın çok mu acıdı?" Diye sorduğunda gülümsedim. "Yok abla ya. Öyle dalmışım." Diyerek ayağa kalktım. Benim ardımdan Zeynep abla da kalkıp peşimden geldi.
Salona adım attığımız anda son defa iç çektim. Salonda oturan eşlerimiz tahminen iş hakkında sohbet ediyorlardı. Zeynep abla kocasının yanına otururken ben tekli koltuğa oturup elimi çenemin altına koydum. Zeynep abla bana göz kırpıp, "Beyler bugün Ayder'e gidelim mi?" Dediğinde gülümsedim. Ayder yaylasını bende çok seviyorum.
Demir'in bakışları bana döndüğünde yanlış birşey yaptığımı düşünüp yüzümü eski haline getirdim. Birkaç saniye göz göze durduktan sonra Zeynep ablaya dönüp, "Olur." Dediğinde şaşırmadım desem yalan olurdu. Zeynep ablanın eşi,"Evet arkadaşlar çok güzel olurdu ama benim ofiste halletmem gereken işler var. Siz buyrun gidin." Dediğinde yüzümü astım.
Biz tek gitmezdik ki...
Demir hiçbirşey dememişti. Bir saat kadar oturup çay eşliğinde sohbet ettikten sonra Zeynep ablanın uykusu geldiği için kalktılar.
Ben mutfakta bulaşıkları yıkarken bir yandan da telefonumda çalan şarkıya eşlik ediyordum. İşlerim uzun sürsün diye bulaşık makinesi yerine elde yıkıyordum.
"Elvin?" Diyen sesi duyduğumda korkudan bardak elimde düşüp kaymıştı. Bardak gözümün önünde tuz buz olurken gözlerim buğulandı. Yere eğilip toplayacakken bileğimi tutan ele baktım. Demir tam gözlerimin içine bakıyordu. Elimi çekmek istesem de bırakmayıp ayağa kaldırdı. "Hazırlan yaylaya çıkacağız." Dediğinde şaşırdım. "Gerçekten mi?" Dedim. Aptal gibi!
Bu halime gülüp, "Gerçekten." Dedi. Heycanla gülümsedim. Gerçekten sevdiğim bir yerdi Ayder. "Tamam ozaman ben şuraları toplayayım." Dediğimde elimi tekrar tuttu. "Sen hazırlan. Ben burayı hallederim. Bana da birkaç parça kıyafet koyarsan iyi olur." Dediğinde, "Tamam. Olur." Diyerek mutfaktan koşarak çıktım.
Odaya girer girmez küçük bir bavul çıkarıp ikimize de yetecek kadar kıyafet koydum. Herşey hazır olunca üzerimi siyah bol pantolon ve bordo uzun sweetle değişip siyah şalımı tekrar taktım başıma. Ardından içi yün olan montumu giydiğim de hazırdım.
Bavulun tekerleri temiz olduğu için koridora sürükleyerek çıkardım. Demir kapının yanında montunu giymiş beni bekliyordu. Yanında gittiğimde bavulu elimden alıp ayakkabılarını kapının önüne koyup giydi. "Biraz bekleyebilir misin? Evi bir kontrol ediyim." Dediğimde elimden tutup çekti. "Ben ettim. Gel." Dediğinde başımla onaylayıp ayakkabılarımı kapının önüne koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NASİP
SpiritualNe kadar hesap yaparsanız yapın, hesapta olan değil nasipte olan gelir başınıza... ••• Kapak Tasarımı: @beyzanu1907'ye aittir. Beni kırmayıp vakit ayırdığı için burdan teşekkürlerimi iletiyorum...