Telefonun zil sesi beynimin derinlerine işlerken aynı oranla sinirlerimde tepeme çıkıyordu. Gözlerimi hafif araladığımda henüz havanın bile aydınlanmadığını gördüm. Sinirle pikeyi üzerimden atıp komidinin üzerinde duran telefonu elime aldım. Ekranda gördüğüm 'özel numara' yazısı sinirlerimi daha da germişti.
Tam açacakken elimden çekilen telefon yüzünden boş kalan elimle bakışmak zorunda kalmıştım.
"Ne var lan!" Diye bağıran Demir sayesinde yerimde sıçrarken arkama dönmeye korkuyordum. Niyetimde yoktu zaten.
"Konuşsana piç!" Diye tekrar daha şiddetli bağırdığında elimle ağzımı kapattım. Yanımda bu kadar rahat küfür etmesi kalbimi kırmıştı. Korkuyla atan kalbime de diğer elimi koyup sakinleşmeye çalıştım ama nafile. Kilometrelerce yol koşmuşum gibi atıyordu.
'Pat' diye bir ses geldiğinde telefonumun kırılmış olması olağan bir durumdu. Kolumu tutmasıyla kendimi geri çekmek istesem de yapmadım. Beni kendine çevirdiğinde üç gün önce ona haber vermeden evden çıktığımda ki gibi sinirli olduğunu gördüm. Yine bana bağırıp çağıracaktı.
Oysa benim suçum muydu ki sürekli beni özelden aramaları. Değildi işte! Ama Demir bunu anlamıyordu. Gözümden akan yaşları boşta duran elimle silip yüzüne baktım. Korkuyordum ve elimden sadece ağlamak geliyordu.
Beni bir anda göğsüne çekip sarıldı. Eli saçımı okşarken bir yandan da, "Şşş, sakin ol güzelim." Diyordu.
Yaklaşık yarım saat sonra başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Gerçekten kimin aradığını bilmiyorum. Sen özele kapatma dediğin için kapatmadım. Yoksa zaten kapatıp kurtulacaktım." Dediğimde dudaklarını boynuma bastırdı. "Suçun olmadığını biliyorum bebeğim sakin ol. Numarayı bulmam için kapatmaman gerekiyordu. Eli kulağındadır bulacağım o iti!" Dediğinde başımla onayladım.
"Ben bir elimi yüzümü yıkayayım." Deyip yerimden kalktım. Banyoya girdiğimde zaten beyaz olan yüzüm şimdi kireç gibi olmuştu. Hızlıca soğuk suyla elimi yüzümü güzelce yıkayıp havluyla da kuruladım. Derin bir nefes alıp odaya geri döndüğümde Demir sırtüstü yatıyordu. Yerime geçip uzandığımda kolları bedenimi tekrar sardı ve tekrar uykuya daldık. İkimiz de birbirimizde huzur bulurken Demir bunu mahvetmeye bayılıyordu.
...
Sabah gözlerimi açtığımda Demir yerinde yoktu. Saate bakmak için elimi komidine uzattığında telefonumda yerinde yoktu. Merakla yerimden kalkıp odadan çıktım. Demir'in koridordan bile duyulan sesi salonda olduğunu ispiyonluyordu. Salonun kapısına gelip içeri baktığımda kendi telefonu kulağında benimki ise elindeydi.
Merakla bakarken gözleri beni buldu. Samimi şekilde gülümseyip gözlerini kırptığında bişe söylemeyip elimi yüzümü yıkamak için hızlıca odaya geri dönüp banyoya girdim. Üzerimi de hızlıca değişip yatağı topladıktan sonra mutfağa girdim.
Az öncekinin aksine yavaş hareketlerle ocağa çayı koydum. Bir yandan kahvaltı masasını hazırlarken bir yandan da telefonumla ne yaptığını düşünüyordum. Dengesiz tavırları iyice sıkmıştı artık. Bu evliliği ikimiz dr istememiştik. İkimiz de mecbur tutulduk. Belki başta birbirimizden nefret ediyorduk. Ama artık herşey değişmişti. En azından benim için...
Ondan nefret etmiyordum. Lakin bu aralar sergilediği tavır yüzünden yüzünü görmek istediğim pek söylenemezdi. Aniden beni alıp dışarı çıktığı gün geldi aklıma, kurduğu cümle beynimdr şimşek etkisi yarattı.
"Sen bana sadece yük olacaksın."Bu cümleyi hiç düşünmeden kurmuş ve aramıza duvarlar örmüştü. Ardından ise mrdüğü duvarları kendi elleriyle yerle bir etmişti. Birde kadınları anlamak zor derler. Erkekleri anlamak daha berbat bişey.
Adım seslerini duyduğumda düşünceleri başımdan atıp kaynayan su ile çayı demledim. Domates doğramaya dönecekken belime dolanan kollarla sıçradım. "Şşş.." deyip başını boynuma koyduğunda derin bir nefes aldım. "Rüyanda ne gördün?" Diye sorduğunda kaşlarımı çatıp ona döndüm. "Neden soruyorsun?" Diye soruya soruyla karşılık verdim.
"Ağladın çünkü." Dedinde hafızamı biraz zorlamak istedim ama nafile. Gördüğüm kabusları çok nadir hatırlardım. Şuan ise değil kabusu hatırlamak kötü hissettiğimi bike hatırlamıyordum. "Hatırlamıyorum." Deyip işime döndüğüm sırada derin nefes aldığını duydum.
Beraber kahvaltıyı hazırlayıp kocaman bir sessizlik içinde yemeğimizi yedikten sonra aynı sessizlikte ortalığı toparlayıp salona geçtik.
İkimizde öylece otururken çalan kapıyla birlikte Demir ayağa kalktı. Kapının açılma sesi geldikten sonra merak duyguma yenilip kapıya gittim. Demir karşısında artık kim varsa anlam veremediğim şekilde bakıyordu. Yanına gidip gelen kişiye baktığımda tanımadığım Demir yaşlarında bir adam olduğunu farkettim.
Gözleri beni bulunca gülümsedi ve bakışlarını Demir'e çevirdi. Arsız şekilde sırıtıp, "Duyduğuma göre beni arıyormuşsun Demir bey." Dediğinde ben şaşkın Demir ise kırmızı görmüş boğa gibiydi.
•••
Geç oldu çok üzgünüm... bu arada hayırlı bayramlar arkadaşlar.
Hatalarım olduysa affola. Bu arada arkadaşlar kitap kapağı yapabilen arkadaşlarımız varsa bana ulaşabilir mi acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NASİP
SpiritualNe kadar hesap yaparsanız yapın, hesapta olan değil nasipte olan gelir başınıza... ••• Kapak Tasarımı: @beyzanu1907'ye aittir. Beni kırmayıp vakit ayırdığı için burdan teşekkürlerimi iletiyorum...