Genç kız boşalan bardağını alıp çayını tazeledi. Çok seviyordu çayı... kendi kendine evliliğinden bu yana geçen süre zarfını düşünüyordu. Evet gerçekten de baya olmuştu. Mart ayının sonunda evlenmişti ki şuanda haziran ayının ortalarındaydılar.
Hayatı gerçekten de değişmişti. Başlarda bundan şikayet edip korkuyordu ama artık Demir'den çekinmiyordu bile. Anne ve babası evlendikten bir ay sonra İstanbul'a geri dönmüştü. Ama ne olursa olsun her ayın bir hafta sonunda illaki geliyorlardı. İlk gittikleri zaman kendini çok yalnız hissetti Elvin.
Demir ona yaklaşamıyordu en başlarda ona karşı hiç birşey hissetmiyordu ki! Genç kızın ailesi gittiğinde ağladığı zamanlarda bile sadece konuşuyordu ona sarılmıyordu bile. Zaten genç kız da öyle birşey beklemiyordu ondan. Hatta ondan uzak durması onunda işine geliyordu. Sınav üzeri bir de Demir'in ona ilgisini düşünmek istemiyordu.
Oysa birkaç gündür anlamsız şeyler oluyordu. Bir şekilde konuşmaya başlayıp kahkaha atarken buluyorlardı kendilerini. Demir'de bunu garipsiyordu. Ama son zamanlarda Elvin'e ihtiyaç duyuyordu. Sanki gülümsemek için ona muhtaçmış gibi hissediyordu ki aynı şekilde Elvin de onun yanında sıkça gülüyordu. Genç kız zaten güleryüzlüydü ama Demir için zordu bu ihtimal.
Gülümsedi genç kız aklına gelen anılarla çayı ile beraber evlerinin Trabzon'un müthiş manzarasına bakan balkonlarına çıktı. Hava sıcaktı evet ama bu Elvin'in çay içmesine engel değildi.
Keyifle yerine oturdu. Evet bu ara keyfi gerçekten yerindeydi. Dün ilk defa gelecekleri hakkında konuşmuşlardı. Demir ona 'nereyi tutturursan tuttur mezun olduğunda çalışmayacaksın' Demişti. Elvin önce buna karşı çıksa da Demir kendi baktığı acıyı değil de Elvin'in etkileneceği açıyı anlattı. Günah.
Elvin buruk da olsa kabul etmişti lakin sabah annesiyle konuşup anlattığında annesi ona çok güzel şeyler söylemişti. Şuan da içi rahattı çok şükür.
Demir kuralları katı olan bir adamdı. Elvin bu duruma alışıktı zira babası da aynı Demir'in özelliklerini taşıyordu.
Elvin kendi kendine otururken yanında ki masada duran telefonu çaldı. Ekranda 'DEMİR' yazısını görünce bekletmeden açtı.
"Efendim." Dedi genç kız. Demir duyduğu sesle içinin bir tuhaf olduğunu hissetmişti. "Napıyorsun?" Diye sordu Demir. Elvin bu soru için aramadığını biliyordu. "Çay içiyorum. Sen?" Diye sordu. Demir kısaca, "Çalışıyorum." Dedi ve devam etti. "Akşam babamlar yemeğe davet etti. Babaannemler geliyormuş." Dediğinde şaşırdım daha dün babaannesiyle konuşmuştu ve Türkiye'ye gelmek gibi bir konu olmamıştı.
"Peki gidelim." Dedi genç kız. Demir derin bir nefes aldı. "Fatma Halamın ve kızı Zehra'da orada olacak." Dediğinde genç kızın tüyleri adeta elektrik çarpmış gibi diklendi. Genç kız kadının ona dediklerini, bakışlarını, imalarını hatırladı ve tekrar kötü oldu. Gözleri doldurdu ama bozuntuya vermedi. Çünkü biliyordu ki bir büyük geliyorsa küçükler onun geldiği eve o akşamında ziyarete gelirdi.
Aynı şeyi kendi babaannesi ve anaannesi geldiğinde de olurdu. Boğazını temizledi ve devam etti. "Gitmek zorundayız." Dediğinde Demir her nekadar canı sıkkın olsa da isteksiz şekilde. "Evet." Dedi. Elvin kocasının sesindeki sıkıntıyı farketti ve neşeli olmaya özen göstererek, "Ozaman ben bir tatlı yapayım." Dediğinde Demir karısının yapmaya çalıştığı şeyim farkındaydı. Bu aksam onu korumak zorundaydı ki koruyacaktı da zaten.
Kimse karısına zarar veremezdi. "Tamam güzelim." Deyip telefonu kapatacakken, "Allah'a emanet." Dedi. Elvin de aynı şekilde cevap verip telefonu kapattı ve mutfağa gidip güzel bir trileçe yapmak için kollarını sıvadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NASİP
SpiritualNe kadar hesap yaparsanız yapın, hesapta olan değil nasipte olan gelir başınıza... ••• Kapak Tasarımı: @beyzanu1907'ye aittir. Beni kırmayıp vakit ayırdığı için burdan teşekkürlerimi iletiyorum...