Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür.
♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡
"Ne işin var senin burada? Ne istiyorsun?!" diye bağırdım şok'tan çıkıp.
Hazal benim bağırışımı duymuş olacak ki mutfaktan elleri hamuru bir şekilde çıkıp " Bu mu zengin züppe?!" Dedi ve cevap vermemi beklemeden Yiğit'in yanındaki adamın üzerine atladı.
Hamurlu ellerini adamın üzerine bulaştırdı ve saçlarını çekiştirdi. Adam Hazal'ı üzerinde atmaya çalışsada Hazal güçlü polis refleksleri ile adamın engellemelirinden kurtuluyor vurmaya devam ediyordu.
Hazal'ın adamın gözüne yumruk artmasıyla adam acıyla inledi. Film izlermiş gibi izlediğim kavgayı ayırma zamanının geldiğine karar veren ve ilk kendine gelen Yiğit olmuş olmalı ki "Durun ulan bi" diye bağırdı.
"Hazal dur be kızım o değil!" Diye bağırdım.
Bağırmamla Hazal durdu ve " Ne o değil mi dedin sen? Ya madem o değil niye beni yarım saattir uğraştırıyorsun? Adamıda boşuna dövdük. Boşa gitmesin bari o kadar yorgunluk. Bu adamla başladım seninle bitireyim. Gel lan buraya!!!"
Duyduğum şeyle kaçmaya başladım. Evin içinde kovalamaca oynarken birden halıya ayağım takıldı ve Yiğit'in üzerinde doğru düştüm. Benim hızımla dengesini koruyamayan Yiğit de yeri boyladı.
"Hay ben sizin kavganızın da kovalamacanızın da belasını..... Kalk üstümden!" Diye bağırdı ve kalkamamı beklemeden beni üzerinden attı daha doğrusu fırlattı ve ayağa kalktı.
"Toparlan eve gidiyoruz!" Dedi hâlâ yerde yatan bana bakarak.
" Ne? Ne saçmalıyorsun sen yine?" Diye sordum anlamayan gözlerle bakarak.
"Annem kendini harap etti. Sen gittiğinden beri doğru düzgün ne yemek yiyiyor ne de uyuyor. Ayrıca benimle seni savunmak ve gittiğin için beni suçlamak dışında konuşmuyor. Sabah akşam devamlı ağlıyor. Neden mi? Sen gittin diye? Bilmem anlatabildim mi?"
"Bana hak etmediğim o kadar laf edip kırdıktan bir hafta sonra gelmiş artist artist eve gidiyoruz diyorsun. Kimsin oğlum sen? Ne sanıyorsun sen kendini?! Ben hiç bir yere gelmiyorum ama sen defolup gidiyorsun! Hadi paşam kapı şu tarafta!" Dedim kapıyı göstererek.
"Hadi ya bak sen şu ufaklığa! Giderken de kapıyı gösterirsen sevinirim. Şu taraftaydı de mi?" Dedi ve beni kucaklayarak arabaya kadar götürdü.
"Bırak beni dağ ayısı bırak!!!" Diye bağırdım sırtını yumruklayarak.
"Azda sola doğru vur çok güzel masaj yapıyorsun valla. Ellerine sağlık." Diyerek benimle alay edince sırtını ısırdım.
"Ahh sırtım! Kızım her yakın temasta bir yerlerimi acıtmak zorunda mısın sen? Kesin kanattın!" Dedi bağırarak.
"Hak ediyorsun da ondan! İndir beni!" Hâla beni ciddiye almaması üzerine çığlık atmaya başladım. "İmdat! Yardım edin! Adam kaçıyorlar!!"
Yanımızdan geçen bir teyze "Ay yavrucum bu devirde buldunuz da bunuyonuz. Dağ gibi delikanlı almış seni götürüyor. Daha ne istiyorsun? Keşke bizim zamanımızda da böyle adamlar olsaydı da bizi de kaçırsaydı. Aman oğlum bırak sen şu kıymet bilmezi. Bak benim torunum var tam sana layık. Fotoğrafını gösteriyim bekle." Demesiyle Yiğit "Yok teyzem hiç zahmet etme gerek yok." Deyip teyzenin cevabını beklemeden hızla arabanın kapısını açtı ve beni içine fırlattı. Bugün ikidir aynı şeyi yapıyor taş kafalı herif.
Sonra kendisi de binip arabayı sürmeye başladı. Ne kadar camı açıp yardım istesemde kimse dönüp bakmadı bile.
Eve geldiğimizde inmemek için emniyet kemerini sıkı sıkı bağlayıp biraz doladıktan sonra yuvasına soktum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecnun Oldum Uğrunda
Chick-LitAşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor. ♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡ "Bırak beni! Yiğit bırak! Bırakta gideyim! Dayanamıyorum artık anlıyor musun? Dayanacak gücüm kalmadı! Tükendim ben! Bırak ne...