16.Bölüm / KARAKOL? KARA KOL

5.4K 350 16
                                    

Polislerin bizi apar topar evden alıp karakola getirmesiyle neye uğradığımı şaşırmıştım. Ancak konu benim yarım akıllı kankam olunca tüm bunlar şaşılmayacak şeyler oluyordu. Neyseki kimseye bir şey olmamıştı da sevgili eniştemin de yardımıyla çıkmıştık karakoldan. Elbette sorun yine bitmiş miydi? Hayır. Babam ve annemi beni karakol kapısında fazlaca ilgili (!) bir ebeveyn pozu ile bekliyor olarak görünce anlamıştım bir boklar döndüğünü. Derya'nın şeker diye çaldığı şeyin çocukları kandırmak için üretilmiş uyuşturuculardan olduğunu söyleyen yine enişte beydi. İçen kimseye bir şey olmamıştı ama koyun Ahmet biraz fazla kaçırdığı için kafayı bulmuştu. Herne kadar onun 'meee' diye ortada gezmesi bana normal gelse de polisler adamın kafayı bulduğu için kendisini koyun zannettiğini düşünmüşlerdi.

Babamın güvenli kolları beni ilgiyle sararken gözlerimi en abartılısından devirmiş, kendimi geriye çekerek onu oyun oynamaktan kurtarmıştım.

"Ayşegül! "

Bela endişeli haliyle karakolun girişinde göründüğünde gülümsedim. Benim yakışıklı sevgilim şu haliyle buraya o kadar aykırıydı ki. Beyaz tişörtü, siyah darpaça pantolonu ve deri ceketiyle çok karanlıktı. Üstelik buradaki polisler onun ne haltlar yediğini duysa saniyesinde içeriye alırdı. Umursamadım. Benim gitmem için açtığı kolları yıllar sonra bana açılan ilk sığınaktı. Ve ben biliyordum ki en güçlüsüydü. Bu adam beni itmiyordu. Önüme bir oyuncak atıp geçiştirmiyor, beni olduğum gibi kabul ediyordu. Beklemeden sarıldım ona. Başımı göğsüne yaslarken boyun girintime hapsettiği başıyla rahatlamıştım.

"Ne yaptın sen Ayşegül? Kurye olmaya mı karar verdin? "

Sırıttım.

" İstersen parayı kırış edek? "
Çenesi gerildi, kulağıma melodik kahkahası doldu. Başımı iyice göğsüne saklayıp mükemmel kokusunu içime çektim.

" İki dakika yanından ayrılmaya gelmiyor değil mi güzelim? "

" Benim suçum mu be? Derya hırsızlamış şeker diye. Küçükken kafasına oturmuştum ben. Acaba o ara mı düşürdü beynini? "

" Şaşırdığımı düşünüyorsan yanılıyorsun. "

" Biliyorum ki. Şaşırmadın. "

Geriye çekilip gözlerine baktım. Ben ne ara bu kadar duygusal bir insan olmuştum? Ya da ne ara sakladığım duygularımı bu denli ortaya dökmüştüm, bilmiyorum. Tek bildiğim artık yorulduğumdu. İnsanları mutlu etmeye çalışmaktan, sevilmemekten ve dışlanılmaktan yorulmuştum. Tek istediğim huzurdu. Ve şimdi karşımdaki adam bana bu huzuru sunuyordu. Hem de bunu karşılıksız yapıyordu.

"Senin burada ne işin var? "

Babamın sesiyle arkamı döndüğümde onun odağı ben değil Belaydı. Kaşları çatılmış, elleri yanlarında yumruk olmuştu. Ne yani? Şimdi de ilgili babayı mı oynayacaktı?

" Ne demek burada ne işim var? " Bela beni tekrar kendine çekerken sırıttı.
" Sevgilimi görmeye gelirken senden izin mi alacağım? "

"Sana kızımdan uzak dur demiştim. O hiçbir şey yapmadı! "

Neler oluyordu? Babam ve Ali daha önceden tanışıyorlar mıydı? Kaslarım girilirken olduğum yere biraz daha sindim. Çaresiz bakışlarım ikisi arasında dolaşırken en nihayetinde annem babamı çekiştirmiş ve kulağına bir şeyler söyleyerek susturmuştu. Bu süre zarfında Belanın onlara alayla bakıyor olması bir başka şaşılacak noktaydı.

"Ayşegül. Derya sana emanet diyeceğim ama diyemiyorum. Neden? Çünkü bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim demiş atalarımız. İkinizde aynı çiçeksiniz. "

Enişte bey Derya'yı bana doğru yönlendirip bıkkınca gözlerini devirdi. Bakışlarımı sevdiceğimin suratından çekip canım yılanıma sarıldım.

"Bok olmasın o?"

"Terbiyem el vermedi. "

Semih yanımızdan uzaklaşırken iç çekip yerimde zıpladım. Yine ve yine her şeyi elimize yüzümüze bulaştırmıştık. Üstelik maçta yanmıştı. İçim kasvetle dolarken kollarımı arkadaşımdan çekip nişanlısının peşinden koşmasına izin verdim ve Belaya döndüm.

" Bela?"

"Efendim? "

" Lakapları değişelim mi? Görüyorsun ki ben senden daha çok Belayım. "

" Senin lakabın ne ki? "

Sırıttım.

" Hoplayan Boğa. "

Çattık Belaya | Texting |TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin