Sene 2013 gözümün nuru... Kulağımda kulaklık, sesine sağır seni dinliyorum. Ve diyorsun ki;
"HAFİF BİR RÜZGAR İSTEDİM AMA SERT ESTİ." Ne yaşıyorsun, ne ölü. Ölmeye yorgun, yaşamaya yalnızsın. Sanki tarifi olmayan sözleri, gözlerinde biriktirmişsin. Bir yağmur bulutu mu görüyorum göz kapakların ardında, yoksa toz mu kaçtı puslu gözlerine? Söylesene sana ne oldu?
Zaman değiştirir herşeyi derler.
Hayır! Zaman birşeyi değiştirmekle hükümlü değildir. Saniyeler dakikanın, saatler günlerin, haftalar ayların, yıllar senin peşindedir. Sen yön verirsin.
Ve ben seni ilk tanıdığımda, gülünce baygın gözlerini kısan yanakların , konuşurken ki o uyku mahmuru sesin değişmedi. Dün muzlu pastayı severken, bugün çikolatalıyı sevmedin. Peynirli poğaçayı hiç istemedin. Demekki neymiş? Zaman bir şeyi değiştirmezmiş. Gezdiğin sokaklar, yaşadığın yer, derdini dinleyen yıldızlar, küçüklükten beli sen koşsanda seni takip eden ay hâlâ gökyüzünde.
Gök yüzünde.
Bugünümden geleceğimi seziyorum. Geleceğini. Bir pazar kahvaltısı mutluluğu, ve bir cuma nuru, huzuru var yüzünde, gözlerinde, ellerinde, sende...
Tüm hayallerim yere göğe sığmadı , kalbi parçaladı ve sonunda zamana yaydı.
Bir yıl geçti...
İki yıl...
Üç...
Dört...
Beş...
Tam beş yıl.
Hâlâ bir gün bu mektup eline geçer düşüncesiyle yazıyorum. Herşeyi geleceğe bırakarak hata mı yapıyorum? Bilmiyorum ama. Yarınımdan şunu diliyorum ve diyorum ki;
Bugünümün kaybettirdikleri bana ders olsun geleceğim.
Gündüz zaten ışık var. Ama ben karanlık yolları görmem için güneşe, belki ateşe, yada gözlerine ihtiyacım var. Bana bunu sun geleceğim.