SEÇ BİRİNİ

2.2K 56 4
                                    

GENÇLER MERHABA BU BENIM İLK HİKAYEM BİLİYORUM SUAN KİMSE BUNU GÖRMUYOR OKUMUYOR AMA OKUNMASINI ÇOK İSTİYORUM EĞER OKURSANIZ LÜTFEN OY VERIN BEN DE GAZA GELEYİM.10 . SINIF ÖĞRENCİSİYİM FAZLA YARATICI OLMAMAMLA BİRLİKTE FENA ŞEYLER DE YAZMAMAYI HEDEF EDİYORUM. LÜTFEN DERSTEK VERELIM SİZLERI SEVİYORUM

"Akşam yemeğine evde ol." Anneme ufak bir kafa sallama ile çantamı kapıp evden çıktım. Kuaförde ne kadar kalabilirdim ki zaten. Ufak ufak atıştıran eylül yağmuruna aldırmadan ince giyindiğim için kendime hâlâ içimden sövüyordum. Kuaförün kapısına geldiğimde ne kadar haksız olduğumu anladım. Üzgün bir şekilde, sırada beklemem gerektiğini kavradım. Elime aldığım dergilerden birine gözlerimi büyüterek bakıyordum ki sıra bana gelmişti. Demek baya oyalanmıştım. Hoşnut bir ifade ile elimdeki dergiyi bırakmadan koltuğa yerleşim.

" Düz fön değil mi Ezgi ?" kuaför ile artık fazlası ile samimi olmuş; haftada üç kez fön çektirmeye geliyordum. E haliyle bu bilindik sorunun cevabı da aynıydı. " Evet Beyza" diye onayladım. Yarın kazandığım fakültenin ilk günüydü. Heyecanlandığımı kabul etmesem de içim içimi yiyordu. Ben okulun ilk gününü hayal ederken Beyza çoktan işini bitirmiş zaten düz olan saçlarım pırasa gibi bana sırıtıyordu. Açık kestane rengindeki saçlarım gözlerim ile ayni renkteydi. Küçük burnum ve dolgun dudaklarımla aynadaki yansımam gayet hoş gözüküyordu. Evet boyum uzun değildi ama bunu pek sorun etmiyordum. Topuklu ayakkabıları oldum olası sevmiştim. Ayağımda anlam veremediğim acı ile topuklu ayakkabılar hakkındaki görüşlerimi zihnimin arkasına yuvarladım. Kuaföre parayı ödeyip dışarı çıktım ve yağmur şansıma durmuştu. "Acelen mi var Ezgi ?" ah işte bu sesi sevmiyordum. Aynı apartmanda oturduğumuz Mert'e hiç bir zaman ısınamamış ve onun bana gösterdiği aşırı ilgiyi hoş karşılamamıştım. Karşılamamıyordum da. her ne kadar uzaklaşmak istesem de dönüp "Maalesef Mert kuaförde fazla oyalanmışım yemeğe bekleniyorum." diye samimiyetten uzak bir cevap attım. "Neden kuaföre gidiyorsun ki ? Saçların gayet güzel ve düz." İşte yine başlıyorduk. " Teşekkür ederim Mert ama dediğim gibi gitmem gerek." Mert belasını atlatıp yola konulmuştum. Arkamdan gelen ayak sesleri ile kalabalığa karışıp erimek istedim. Hayır sen niye hala peşimdesin ki ? Adımlarımı hızlandırıp neredeyse koşar hale gelmiştim ta ki birisine çarpana kadar.

Kafam sert bir kas yığınına çarpınca ister istemez acı bir inleme döküldü dudağımdan. Kafamı kaldırdığımda benden baya uzun duran yakışıklı bir genç ile karşılaştım. Hayır yani niye bu kadar etkilenmiş gibi baktıysam. Neyse ki genç, özür dileyecek kadar insandı da ben de bakışlarımı bölmek zorunda kalmıştım. Önemli olmadığını söyleyip yoluma devam ediyordum ki ellerini bileklerimde hissettim. Ne olduğunu anlamadan yüzündeki gamzeyi gösterircesine gülümseyip konuştu " Ben Eray. Eğer zamanınız varsa özür dilemek için bir şeyler ısmarlamak isterim." Ne kadar aptalca. Hayır tanımadığım biri ile ne işim var ki. Yakışıklı olman tekliflerini kabul edeceğim anlamına gelmez. Ben içimden bunları düşünürken ona sadece "Gerçekten acelem var yoksa isterdim." demekle yetindim. Ukala. Aradan kaynayıp geçtim fakat güzel yüzünü bütün yol boyunca hafızama kazımıştım bir kere özellikle gamzesini....

SEÇ BİRİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin