12. BÖLÜM

226 30 3
                                    

"Bu dönem geçen dediğim gibi projelerinizden başlamak istiyorum. Çiftler gelsin ve tek tek projelerinin taslaklarını anlatsın. "

Okul açılmıştı ve bizim taslak yalnızca taslaktı. Profesöre anlatacak kadar tartışmadığımız ve çalışmadığımız. Sıra bize gelmişti.

"Ezgi-Eray." kafamı kaldırıp Eray'a döndüm "Bence bizi haşlayacak." kısa bir gülümseme bahşetti. Karaladığımız kağıtları toplayıp profesöre anlatıma giriştik. Ben başlangıç olarak gayet iyidim yalnız devamı gelmeyecekti. Profesörün gülümsemesi beğendiğini gösteriyordu fakat anlatacak şeyler bitmiş yerini saçma uzatmalar devralmıştı. Hiç beklemediğim anda Eray konuya girip beni aşan ve profesörü tatmin eden şeyler anlatıp projemizin bilmediğim yönlerini ele alıyordu. Arada ben de 'evet hı hı' falan gibi şeyler söyleyip yaptığımız çizimlerile anlamadığım şeyleri destekliyordum. Sonunda atlatmıştık. Yerimize geçerken Eray'a gözlerimi büyütüp "Sen naptın Eray ?" dedim. O da göz kırpıp "Seni profesörün azabından kurtarmam dışında mı ?"dedi. Gülümsedim. Sonraki derse kalmayıp eve gidecektim. Çünkü

bugünkü önemli derslere girmiştim.

Eray ile tekrar aynıydık aslında öyle olmaya çalışıyorduk. İkimizin de birbirinden nefret ettiği kesindi. Ama karşı koyulamaz bir şey daha vardı. Ben ona ilgi duyuyordum. Bu aşk sevgi falan değil ilgiydi. Onu sevmiyordum çünkü benim öyle bir maceram yoktu. Tam olarak nasıl bir his onu da bilmiyordum.

~~~~~~~~~~~~~~

"İnanmıyorum Mert ! Nerelerdeydin ? Ne ara geldin ?" aşırı tepkim ile gülümsedi yanıma gelip burnumu sıktı. Hala bana çocuk muamelesi yapan tek insandı.  Evet ilgisi ile beni boğuyordu ama bir anda gitmesi de özletiyordu.

"Ben de seni özledim Ezgi. " Sitem dolu sesi aslında özlem doluydu. Hissediliyordu. "Babam gelene kadar dışarı çıkalım. O da seni özledi akşam da onla takılırsın." kafasını onayladı ve ben hazır olduğum için hemen çıktık. Mert de bir değişiklik vardı. Bana soğuk olmaya çalışıyor gibi ama çalışıyor gibi.

Beraber bir kafeye gelmiş sipariş bekliyorken "Ee ?" dedim "Bahsetmeyecek misin yurt dışından ?"

Güldü. "Sıkıcı." dedi yalnızca anlaşılan sessiz kalma hakkını kullanıyordu. Canıma minnet. Ot gibi yemek yiyip kalktık. Eve geldim ve sanırım toplasam en fazla 10 kelime konuşmuştu. Niye böyle yapıyordu ? Kendimi yatağıma attım.

Kim bilir kaçıncı kez ertelediğim alarm sabah sabah gene ötüyordu. Kalkıp yüzümü gözümü yıkadım. Ne giysem diye düşünüp açık mavi kot elbisemi giymeye karar verdim. Arkasında ufak bir sırt dekoltesi olduğundan saçlarımı yana doğru bir topuz yaptım salaş halde. Bej rengi topuklumu giyip çantamı taktım yeni bir gün daha bir önceki ile aynı olan. Hızlıca otobüse bindim geç kalmıştım ertelediğim alarmlar yüzünden. Kahvaltı bile yapmamıştım. Okula girdim dersliğe geçip oturdum. Zamanlama iyidi. Aslı direk yanına geldi bana sarıldı ve ağladı.  Gene ne olmuştu. "İyisin değil

mi ?" Sanki ben ağlıyormuşum gibi iyi olup olmadığımı soruyordu. "Asıl sen iyi misin ? " Başını salladı. "Sana bir şey olacak diye çok korktum telefonlarımı da açmadın."çantamı yokladım. Aksilik telefonumu evde unutmuştum aceleden. "Telefonumu açmadım diye mi ağlıyorsun Aslı iyi misin ?"Aslı "Rüya, "dedi. "Kötü bir rüya gördüm. Tersi çıksın inşallah." suratım düştü. Rüyaları önemserdim. "Anlatsana." dedim.

Kafasını abartılı salladı ve "Kötü rüya anlatılmaz ama aynı gerçek gibiydi." dedi. Elimle yanaklarını sildim. Gülümsedi ve yerlerimize oturduk. Son derse kadar dişimi sıkıp son ders bitiminde koca bir nefes bıraktım. Yan tarafta çocuklar futbol oynuyordu. Oldum olası futbolu severdim. Üstümdeki kot elbisenin fazla kısa olmamasına dua edip oynayan çocuklara koştum. Ortaokul son gibi duran çocuklar arasında lise yoktu. En azından öyle gözüküyordu. Çocuklar bana tip tip bakıp "Oynayabilecek misin ? " dediler. Bunu kendime hakaret sayıp "Hepinizden daha iyi." dedim göz kırpıp meydan okurcasına. Beni de aralarına aldıklarında tekrar grup olduk. Okuldan çıkanların şaşkın bakışlarını umursamayarak pas atıyordum en sevimli bulduğum takım arkadaşıma. Maç sonunda karşı tarafa 5-3 rekabet göstermiştik. Fazlası ile terlemiş, yapabildiğimin iki katını sergilemiştim. Çocukların bakışı 'Bu ne biçim kız lan !' der gibiydi. Kabul, bir kıza göre futbolda fazla iyiydim. Çocuklarla el sıkışıp tebrik ve şaşkınlıklarını dinledim. Pas arkadaşım Selim bana büyülenmiş gözler ile bakıyordu. Ona da elimi uzatıp teşekkür ettim. O olmasa çoğu golleri atamazdım. Elimi yavaşça öptü. Bu

hareketine şaşırmıştım ve gülümsemekle yetindim. Tam terleyen saçlarımı yukardan topuz yapacaktım ki sesi duydum. "Tebrikler, rezil olacağını sanıyordum." tanıdık sözler gözümün önüne kapkara gözlerini ve gamzelerini getiririp tebessüm etmeme neden olmuştu.  Arkamı döndüm. "Uzun zamandır izliyor musun ?" Kafasını salladı. Akşam saat 8 de sizin karşınızda olan parktaki halısahada teke tek ?" Gözlerimi devirdim."Daha neler ?" Güldü "Hadi ama yenileceğinden korkmanı anlıyorum ama deneseydin." İşte gene gaza geliyordum. "Sana mı yenileceğim ? Eray hayal aleminden uyan !" Tekrar güldü. "Bunu tamam olarak algılıyorum."Kafamı salladım. Bize dönüp kıkırdaşan futbol arkadaşlarıma gülücük gönderip Selim'e baktım. Sinirliydi, anlaşılan beni kıskanmıştı."Bir şartım var. " dedim Eray "Ee ?" dedi. Selim'e göz kırpıp "O da benimle oynayacak." dedim. Eray şok olmuş Selim havaya uçmuştu. "Tamam." dedi "İkiye bir."

"Olmaz, sen de seç gelebilecek birini." dedim. Çocukların 'ben, ben, ben' sesleri ile karşı tarafın 3 golünü atan Can'ı seçti. İzlemiş ve görmüştü tabi gollerini. "Tamam hadi gidelim anneni ara akşam maçın olacağını söyle." dedi kafasını salladı. Ben de Selim'e döndüm. Telefonunu çıkarmış annesindem izin almıştı. Ona bize gelmesini teklif ettim. Annesini sorun etti. Fakat parkı görmek istediğini söyledi. Beraber Eray'ın arabasına dolduk. Parkı gördüler ve gittiler. Eray'a bize gelebileceğini söylesem balıklama atlayacağı için teklif bile etmeden "8 de görüşürüz." diyip çıktım. 

Banyodan çıkıp saçlarımı kuruttum. Geniş Galatasaray formamı üstüme geçirdim. Heralde bu en uygun maç kıyafetimdi. Şortumun üstüne giydiğim tişörtün içinde kaybolduğum gerçeğini saymazsak hoş gözüküyordum. Fönlü saçlarımı yukardan toplayıp daha kısa bir hal almasına izin verdim. Belki hile sayabiliriz ama enerji içeceğini açıp tek dikişte bitirdim.Havlu ve suyumu spor çantama sıkıştırıp bir enerji içeceği daha attım içine. Ya Eray ya Selim içsin diye. Babam maça gideceğime sevinmişti. Çoğu bildiklerimi ona borçluydum. Eray ile olacağını bilse eminim aşırı tepki vereceğini bildiğim için sadece arkadaşım diyip söylemedim. Yarın okula erken gidemeyeceğimi de kesinleştirmiş olmuştum.

Kapıdan çıkınca parka doğru koşar adımlarla vardım. Henüz 20 dakikam vardı ve  ısınmam lazımdı. Çantamı bırakıp koşmaya başladım. Bazı hareketlerden sonra saatin geldiğini farkedip halısahaya yürüdüm. Ordalardı. Ama biri daha vardı. Tek tek selamlaştık ve adının Efe olduğunu öğrendiğim genç Eray'ın kuzeni ve maçın hakemiydi. Doğru ya onu unutmuştuk. Az kişi olmamız iyidi. Eray "Hadi bir iddia koy ortaya." dedi düşündüm ve "Kaybeden kazananın bir hafta her dediğini yapar." dedim. Fesat sırıtma ile "Her istediğini mi ?" dedi. Sıkça yaptığım gibi göz devirdim "Ya Eray tabi ki seviyeli." Yerlerimize kurulduk. Küçük dostlarımız  kaleci olmuştu. Oysa ben Selim ile paslaşmak istiyordum. Her neyse hakem Efe'nin düdüğü ile maç başlamıştı. 

Eray yaklaştı ben savunmadaydım, beni atlattı kaleye yaklaştı ve vurdu. Selim kurtardı. Skor hala bize gülüyor. 2-1

Eray'ı zoraki atlatmıştım şut attım Can da sert tepki ile kurtardı.

Eray yaklaştı ve bir gol skor eşitlendi.

Eray bilmediğim bir hareketle beni yine atlattı. Selim'e çarpan top onu yere düşürünce bir gol daha ve hakemin düdüğü. Maç bitti.

3-2 galibiyet ile bir güzel yenildik ve bir hafta iddiası için kendime okuduğum lanetler kendimi çim halıya atmamı sağladı. "Özür dilerim. Ezgi" Yattığım yerden bakışlarımı kaldırıp Selim'e döndüm. Sarı saçları mavi gözleri ile çok sevimliydi. Boyu uzundu zayıftı. Eminim sınıfında bir çok kişinin hayalini süslüyordu. Küçük arkadaşıma yanımı işaret ettim. O da uzandı. "Eğer paslaşsaydık hepsini yerdik." Selim güldü. "Çıkıyor musunuz?" Anlamsız bakış attım "Nereye ?" Selim gülme tufanına yakalandı. Sonra yattığı yerden "Sevgili olarak Eray Abi ile." Şaşırmıştım tam ağzımı açmıştım ki yerime cevap verildi."Hayır Selim. O sümüklüyle çıkacak birini düşünemiyorum. " Senin tipine tükürim. Çocuğa da rezil oldum. "Hakikaten hoşsun canım ama seninle çıkacak arkadaştan daha zeki olacağından emin olabilirsin." Yattığım yerden bile kalkmadan verdiğim cevaba karşı ayağımın ucuna uzandı. "Güzelim istersen bugün iyi bir dinlen yarından

tezi yok benim hizmetimdesin."

SEÇ BİRİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin