Yazılı haftaları bitiminde tatil için son haftalar kalmıştı. Biz de grubumuzu toplayıp sinemaya gitmeye karar verdik. Biliyorum önemsiz bir ayrıntıydı ama geçenlerde aradığım bilekliği yine bulamamış, canımı sıkmıştım. En son okulun ilk gününden bir önceki gün gittiğim kuaförde takmıştım. Her neyse... Hep birlikte film seçiyorduk. Bu arada Eray ile aram hala aynıydı ama Aslı ve Baran'ın ısrarlı hallerine dayanamayıp sinema organizesinde bize katılmıştı. Baran grupta bana en yakın erkekti aslında tek bir sorun vardı Eray ile çok iyi anlaşıyordu. Nedense bu sinema işi de bizim aramızı düzeltmek için gibi geliyordu. Onları kırmamak adına ses çıkarmasam da bu barışı kabul etmiyordum. Eray da bana değişik gelen şeyler vardı. Kimi zaman onun gözleri kırmızı gibi kimi zaman altları morarmış gibi... Sanırım dikkat eden tek kişiydim. Aslı ile bile ilk kez burada fikir ayrılığına düşmüştük. Ben onun sorunlu ciddi anlamda da mecazi anlamda da sorunlu olduğunu düşünüyordum o ise gayet problemsiz biri olduğunu her neyse gireceğimiz filmi belirledik. Eray sanki gözüme bakmamaya yemin etmiş gibi beni tınlamıyordu. Ben de ona fazlası ile karşılık veriyordum. Biletlerimizi alıp film saatinin gelmesini bekledik. Bu sırada aramıza Altan da katılmıştı. Aslı'nın sevinç çığlıkları bunu gösteriyordu. Altan ile selamlaştıktan sonra şok olduğum bir olay yaşadık "Eray ! sen ne geziyorsun burada ?" Eray'ın yüzünde hiç görmediğim kadar içten bir gülümseme belirdi ve karşılık verdi "Altan inanamıyorum seni asla göremeyecegimi sanardım." Aslı sevgilisinin yanağına bir öpücük kondurdu ve "Bana neler olduğunu biri anlatacak mı? " diye sordu. Yesinler senin cilveni deli kız. Altan ona kocaman gülümsemesi ile "Bu hayırsız benim ortaokul arkadaşım nerdeyse 6 yıldır görüşmüyoruz." dedi. Eray da onu "Abicim ben liseyi Ankara da okudum. İstanbul'a geleli çok olmadı"diye yanıtladı. Onları gülümseyerek izlerken aklıma lise arkadaşlarım geldi. Ne kadar da çok özlemiştim onları. Film saatinin gelmiş olduğunu açılan salon kapısı ile anladık. Daha sonra öyle bir pusu kurulmuştu ki Eray'la yanyana gelmiştik. Büyük bir sinirle Baran'a döndüm ve sonra Aslı'ya ikiside yaptıkları planın tutmasından kaynaklanan koca gülüşlerini suratlarına kazımışlardı. Eray'a baktığımda onun da pek memnun bir gali yoktu. Karşılıklı olarak birbirimizi sevmiyorduk. Neden zorluyorlardı ki ? Filmin romantik olmasına içimden küfür savurmam Eray'ın yanında ağlayamayacağımı bilmemdendi. Oysa ben film izlerken ağlardım. Düşüncelerimden sıyrılıp filme odaklanmıştım. sanırım bu hataydı çünkü yarım saat sonra ağlamaya başlamıştım. Eray'ın "al sümüklü al !" diye uzattığı mendili tereddüt etmeden aldım. İstediği zaman insan olabiliyordu. Sonra ona teşekkür ettim. Benimle ufak bir muhabbete girdi. Çekmeketen kızarmış burnumu komik bulduğunu ve ağlayınca açık kestane gözlerimin çok güzel olduğunu söylemiş ve şok olmuştum. Kendimi sakinleştirici telkinlerde bulunurken hiç kızarmayam yanaklarımın kızardığını hissetmiştim. Bana ne oluyordu böyle? Tekrar teşekkür edip kalp atışlarımı duymaması için dua ediyordum. Sonra bana dönüp "Barışmamız için ayarlanmış gibi her şey bu kadar uğraşı bozguna uğratmayalım" diyince asi ben hemen yelkenleri suya indirip "bence de öyle" diyiverdim. Filme artık odaklanamaz hale gelmiştim.Biraz daha zorlayarak odaklanmıştım ki ellerini bileklerimde hissettim daha sonra gözüm onun bileğine kaydı. Benim bilekliğim! uzun zamandır aradığım. Benimdi biliyordum çünkü iplerini ojelerimle boyamıştım. Anlamıyordum nasıl oluyordu da onun bileğindeydi hiç bir şey anlamıyordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇ BİRİNİ
RomanceDuygusal bir genç kız ve ruhsal yönden batık bir erkek, Seçim yapmak zorunda kalan bir erkek. Ve genç, kızın aşkı için her şeyinden vazgeçmeye çalışıyor. Ne kadar başarabilir ? Peki kız her şeyi bildiği halde onunla devam edebilir mi ? Okumanızı...