14. BÖLÜM

218 30 1
                                    

Yavaşça kapıya yöneldim ve babamın Eray'ı görmesini bekledim. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki 'sakin ol Ezgi.' diye bulunduğum telkinler işe yaramıyordu. Sanki ağır çekime alınmış sahneyi izliyorken alt dudağımı dişleyip kanattım. Küçük inlememle birlikte Eray "Ezgi iyi misin ?" diye sordu ve kaçınılmaz son... Babamın kaşları martı kanadı halini aldı. Hışımla dönüp "O şerefsizin oğlu ile görüşme dememden bunu mu anlıyorsun sen ?" diyince kanayan dudağımı iyice sıktım. Uçuğumu iyice kana bulamıştım ve az kalsın çocuk gibi oturup ağlamak istiyordum. Eray'a baktım ve şaşkınlıkla babama baktığını gördüm. "Cihangir Bey, ne dediğinizi inanın hiç anlayamadım.  Hem ben buraya sizle konuşmak iç-"

"Defolup git bu evden. Derhal ! Şimdi !" Aşırı bağırışı irkilmeme sebep oldu ve kafamı ellerimin arasına aldım.

Eray gerçekten çok değişikti. Sinirlenmesine ramak kalmış, sanki zorla terbiyesini korumaya çalışıyordu.

"Tepkinize hiç bir anlam veremiyorum. Giderim tabii... Ama önce babamın nerde olduğunu söylerseniz, bir kaç gündür ortada yok ve hesabındaki paralar yok olmuş. Cihangir Bey eğer bir şey biliyorsanız söyleyin hattını numarasını her şeyini iptal etmiş ve annem harap olmuş bir halde." Haberi yoktu Eray'ın babama döndüm ve ağzını yarım metre açmış olduğunu gördüm. Çok gergin olan ortam kapının ikinci kilit sesi ile daha da gerildi. Annem içeri girip "Ne yapıyorlar bakalım benim bal-" Yutkundu. "Ne işi var bunun burda ?" Ah Hayır ! Odama çıkıp yatağıma yayılmak istiyordum. Annem soru soran gözlerini babama dikmişti ama babam ona aldırmadan Eray'a baktı. Eray da gözlerini bana dikmişti. Boşta kalan gözlerim kime bakacağını bilemezken mutfağa yönelttim onları. İç sesim niye bir şey söylemiyordu ki..  "Çay." dedim hayatımda daha önce hiç bu kadar saçmalamayarak "En iyisi çay koyayım ve olayları tek tek konuşalım. " Tüm gözler beni buldu ve iç sesim Ben olmasam böyle saçmalarsın işte ne alaka çay ? dese de herkes onaylar gözle baktı içimdeki Ezgi ağzının payını almış ve susmuştu ve ben mutfağa kurulurken onlar da koltuklara yerleşti. Konuşulanları merak etsem de pek fazla bir şey duyduğum söylenemezdi. Oflayıp yanına çerez çıkarttım. Şu anda en son önemsenecek şeylerdi ama bir şeyler yapmak istiyordum. Ortalığı yumuşatmak gibi. Demlemeye bırakılan çayı bırakıp içeri geçiyordum ki Aa bir de yanına kek çırpsaydın Ezgi diye dalga geçen iç sesime edepsizce şeyler fısıldadım. Bu aralar ağzıma gelen şeyler pek de iyi değildi. İçeri girip koltuğa oturdum. Eray kıpkırmızı bir halde "Nereye gitti ki bu adam ?" deyip parmaklarını çıtlatıyordu. Babam da aynı şekilde düşündüğünü belirtirken bakışları beni buldu. Gülümsemeye çalışıyordum ki Eray aniden ayağa kalktı ve aptal gibi defolup gitti. Olaya şok bakışlar atıp pencereden spor arabasına binişinin ne kadar sinirli olduğunu gördüm. Babam tepkisizliğini koruyarak yatak odasına çıkarken "Aslında ben ç-" diyordum ki

"İçmeyeceğim." dedi. Annem babamı takip ederken Ezgi bana Al otur iç şimdi çayını. diye meyadan okudu. Hırsla çayı döküp telefonumu araba anahtarını ve cüzdanı kaptığım gibi evden çıktım. Nereye gittiğim hakkında fikrim yoktu ama mont almadığım için aptal olduğumu düşünüyordum. Arabama binip sahil kenarına indim. Bankta elinde içki şişesi kafasında kapşonu ile denize dönük olan gence aldırmadan yanına geçtim. Kafasını çevirdiğinde o kara gözlerin sahibi Eraydı. Ben iyice gerilmiş bir hale gelirken o sinirlenmişti. Ne yapmıştım ki sanki ? "Ne işin var burda?"pürüzsüz sesi havanın soğundan daha çok soğuktu."Niye gelemez miyim? Allah'ın denizini de mi satın aldın?" Ufak bir tebessüm edip -gereğinden fazla ufak- içkisinden büyük bir yudum daha aldı. Ne zaman görsem içiyordu. Sanırım gözündeki morluklar bunun eseriydi. Yanımda kaşınmaya başladı. Ve titredi yavaş yavaş şiddetini arttıran titremesi ile elindeki içki yere düştü ve Eray arkasını dönüp arabasına yol aldı.  O kadar panik yapmıştım ki koşup kolundan tuttum "Eray sorun ne ? İyi değil gibisin." Göz bebekleri küçüldü ve iyice korkunç bir hal aldı. "Seni niye ilgilendiriyor ? Defol git baş belası !" Sesi titriyordu ve arabasına bindi bütün yüzsüzlük sınırımı aşıp "Bu halde araba kullanamazsın. Hastaneye gidiyoruz." dedim. Alayla güldü ve "Cehennemin dibine ! Rahat bırak beni Bilmiş. Seni görmek istemiyorum dedim."Evet lafları ağırdı ama ne bileyim içkili olduğuna vurup sallamadım. Tekrar yanına gittim ve "Sabrımı zorlama hast-"

SEÇ BİRİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin