3. BÖLÜM

341 36 1
                                    

Sıkıcı bir günü geride bırakıp ve sanırım bir kaç arkadaş edindim. Aslı ile eve doğru dönüyorduk. Akşam bize gelmesini teklif etsem de Altan ile birlikte olacağını söyleyip reddetmisti. Ailesi Aslı'yı pek rahat bırakıyordu. İçeri girip ne kadar yorgun olduğumu söyledim. Annem bu olayın sofra kurmaktan kaçma olayım olduğunu söylese de ciddi anlamda yorulmuştum. Telefonumun ekranına baktığımda Mert aramıştı. Ona tekrar dönmezsem ayıp olacağını düşünüp numarasını tuşladım. "Alo Ezgi !" çok mutlu olduğunu belirten ses tonu ile ona haksızlık ettiğimi hissederek üzüldüm ve aynı şekilde "Merhaba Mert! Beni aramışsın." diye cevap verdim. " Akşam işin yoksa yemeğe çıksak ?" işte burada şaşkınlığım iyice arttı.  Maalesef ikinci cümle beni daha da şoka uğrattı. "Fatma Teyze ile daha yeni konuştum sorun olmadığını söyledi. " E tabi annem ve babam Mert'i her zaman seviyordu. Mert 27 yaşında yeni bir doktordu. Bu bile babamın gönlünü fethetmeye yetiyordu. Gel gör ki Mert benim için arkadaştan öteye gitmiyordu. Cevap olarak Hayır saol demek istedim ama ağzımdan çıkan "Ah çok saol, hem neden olmasın?"oldu. Ağzımdan çıkan sözlere şaşırmakla uğraşırken karşı taraftan ufak bir sevinç çığlığı duymamla kendime geldim. Aslında iyi biriydi ama aramızda 9 yaş vardı ve bence bu önemliydi. Ayrıca ben daha kendimi bir ilişki için hazır hissetmiyordum. Babamla aralarındaki tatlı muhabbet de ikisini hoşnut kılıyordu bundan emindim. Hazırlanmak için telefonu kapattığımda dolabıma gayet aptal bakışlarda bulunuyordum. Bir müddet sonra kırık beyaz bir elbise ve altına kırmızı hasır topuk ayakkabıda karar kıldım. Aynanın karşısında belime kadar uzanan saçlarımı yukarıdan toplayıp eye liner çekip kırmızı rujumu sürdüm. Annemein yanına inip Mert ile olacağım söyleyecektim fakat annem "Peri gibi olmuşsun yavrum. Hadi Mert seni bekliyor."diye attı başından. Biraz sinirlenmiş olsam da fazla belli etmeyip kırmızı el çantamı aldım. Kapıya çıktığımda Mert hazır bir halde beni arabada bekliyordu, lacivert takımı içinde yeterince yakışıklıydı. Ona saçma sapan bir gülümseme atıp kapımı açması ile arabaya bindim. Mert "Her zaman ki gibi yine harikasın." dediğinde diken üstünde oturuyor gibi kıpırdanıp "Sen de öyle. " dedim. Yol boyunca Mert hiç susmadı. Şık bir balık restoranına geldiğimizde arabanın kapısını nezaket ile açıp yürümeye başladık. "Balık seviyorsun diye biliyorum." Mert'in sözlerini onaylar nitelikte başımı salladım. Onun konuşkan haline karşı ben fazla sessizdim. Yemeklerimizi yedik ve Mert hesabı istedi. "Seni bir yere götürmek istiyorum." Mert'i kırmak istemiyordum ama bu kadar da fazlaydı. "Başka bir zaman yapsak onu da biliyorsun yarın okulum var."Ufak bir hayal kırıklığı geçti gözlerinden. Sadece bir anlık. Sonra eski neşeli haline dönüp "Bu sözünü hatırlatacağıma emin olabilirsin." dedi. Al işte hala kurtulamadın Ezgi. İç sesim bilmiş bir halde bana meydan okurken ona "hı hı" diyip arabaya bindim. Ardımdan binip eve doğru sürdü.  Gelişimiz kadar konuşmadı Mert, büyük bir sessizlik vardı arabada. Yalnız inerken gün için teşekkür ettiğime cevaben asıl sen beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim dedi. Eve geldiğimde annem kapıyı açıp "Teşekkür ederiz Mert Bey. İkiniz için de değişiklik oldu." Gibi saçma bir cümle kurma gereği duydu. Gözlerimi devirip "Odama çıkıyorum."dedim. Arkamdan annem içeri geldi ve "E anlatmayacak mısın nasıl geçti gününüz ?" dedi. Yeterince sıkıcı demek yerine "Fena değildi annecim. Mert çok iyi bir arkadaşım" dedim son kelimeyi vurgulayarak. Annem he tabi falan gibi laflarla söylenerek odamdan çıktı. Ben de kendimi uykunun deri  kollarına bıraktım.

SEÇ BİRİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin