17. BÖLÜM

185 25 9
                                    

Yeni bir sabaha çalan alarma söverek göz açmak yerine babamın homurtuları ile uyandım. Bu aralar olmadığı kadar huysuz olan babamın seçemediğim sesi kulağıma geldiğinde ne zaman geldiklerini düşünmeye başladım. Aniden kafama uyuduğum yer gelince yatakta uyanmış olmak aşırı şaşırtıcıydı. Üstüme baktığımda geceliklerimi giymiş olmam dünkü yemeğin yıldızların koca bir rüyadan ibaret olması gerçeğini yüzüme vurunca ağzımdan alarm için çıkmayı bekleyen küfürler kendilerine yol bulmuşlardı. Nedense bunun gerçek olmasını deli gibi istiyordum. Bilinçaltımda Eray'ın olması ve rüyama girmesi beni deli ederken alarmın çalmasına yarım saat olduğunu gördüm. Tekrar uyuyamayacağımdan bu bağrış çağrışın ne olduğunu öğrenmek için aşağı indim. Babam beni görünce iğrenç bakışlarının en iğrencinden attı.  Anlam veremediğim bu bakışları geçip anneme döndüm o da başını 'Ah Ezgi,ah' dercesine iki yana sallıyordu. Dudaklarımı aralayıp

"Hoşgeldiniz ve niye bu kadar gergins-"

"O çocukla ne işin vardı gecenin bir yarısı! Seni kucağında getirdi. Ezgi sen beni evlat katili mi yapmak istiyorsun? Ne arıyordun kızım dün elalemin çocuğunun kucağında? Bu kadar mı önemli benim lafla...Bana bak Ezgi sen neye sırıtıtıyorsun ?"

'Dün gecenin gerçek olduğuna' diye düşünüp "Hiç, hiç bir şeye baba. Hem neden abartıyorsun ? Altı üstü bir yemek yedik arabada da uyuyakalmışımdır."

'Yıldızları seyrediyorduk baba kucağında uyudum.' diyemeyince böyle kıvırdım. Sizce babam sustu mu ? Hayır.

"O elbise ile mi ? Sen ne zamandan beri bir yemek için baloya gider gibi süslendin. Hem kızdığım nokta o mu ? Mert olsa neyse. O adamın çocuğu ! Sen ne biçim bir kız oldun çıktın ba-"

"Cihangir lütfen. Yeter. "annemin sesi ile kendine gelen babam bana ölümcül bakışlar atıyordu.

"Bu konuyu sonra konuşacağız Ezgi." babamın ruhsuz ve tok çıkan sesi beni deli ediyordu Niye anlamıyordu ki ? Eray'ın tek bir suçu olmadığı gibi olan bitenden haberi de yoktu.

"Sonra konuşmayalım. Başladık bitirelim. Eray'ın babasından haberi yok, yapmadığı bir şey yüzünden benle olan arkadaşlığına laf edemezsin. 19 yaşındayım ben. Bırak da arkadaşlarımı kendim seçeyim." Babam böyle bir çıkış hayatta beklemiyorken annem gözlerini kısmış az önce dediklerimin doğru olup olmadığını kontrol edercesine bakışlarını bana dikmişti. Sakince boğazını temizleyen babama döndüm.

"Geç odana. Bugün evden çıkmayacaksın. Arkadaşlarını seçebilecek yaşın olgunluğuna gelemedikten sonra yaş önemli değil. Kendi seçtiklerin bir şeye benzemiyor. "

Durdum, neydi şimdi bu ? Yaklaşık bir yıl önce reşit olmuş bir kızı odasına mı kapatıyordu? Boş gözlerle onu süzdüm. Yer yer beyazlar düşmüş kumral saçı gözlerimi ondan aldığımı belli edercesine kopyası olan kahverenginin tonu sinirden genişlemiş burnu ve çatılmış kaşları ile hala yakışıklı gözüküyordu. Aslında ona asla saygısızlık etmemiştim şu ana kadar.  Ama bu yıl benim hayatıma eskisinden fazla karışıp çocukken bile yapmadığı muameleye maruz bırakması beni üzüyor ve onu da üzmek istemesem de üzüyordum. En çok tartıştığımız konular arasında hiç bir zaman arkadaşlarım olmazken şuan olması beni aşırı sinirlendiriyordu. Anneme döndüm yeşil gözlerine 'babam ne yapıyor? Nolur kurtar beni.' der gibi baktım.  Anlamış gibi kafasını sallayıp

"Cihangir fazla abartmıy-"

"Fatma şu kızı savunup durma. Görmüyor mu ne halde olduğumu ?" araya girdim.

"Ne haldesin ? Arkadaşlarımı bile belirlemeyi ele alacak kadar hangi haldesin ? Söylesene baba ? Dolandırıcılık yapan adamın peşinde polisler. Bizim de geçim sıkıntısı ilk kez yaşadığımız şey değil.  Ayrıca bu sıkıntı bizi zorlayacak kadar bile değil.  Sen de annem de düzenli zaten maaşını alıyor. Ne halinden bahsediyorsun ?"Sonlara doğru kısılan sesim ağlamam için pusuda bekliyordu. Ağlamayacaktım. 'Şimdi olmaz.' dedim içimden. Babam yumuşar gibi güldü. Sonra dibimde bitip kolumdan tutarak odama çekti.

SEÇ BİRİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin