1.Mardine Dönüş

697 91 54
                                    

Besmele çekerek başlayalım...🕋🕋🕋

Multimedya;Seher

Mimarlık fakültesini bitirdikten sonra Mardin'e dönme vakti gelmişti. Yatsı namazımıda kıldıktan sonra üzerimi değiştirip yatağa uzandım . Bu dünyadaki tek imtihanım babamın ölümü olmuştu. Tabi üvey babamı saymazsak ...
Arkadaşım Esrayla birlikte kiraladığımız bu evde kalıyorduk. Bir hafta önce ben mimarlık Esra ise Tıp fakültesi bitirmişti. Esra'nın babası çok zengin bir iş adamıydı ve abisini de özel hastanesi vardı. Esra abisinin hastanesinde işe başlıycaktı bense Mardine geri dönüp orda Toprak aşiretinin şirketinde işe başlama kararı almıştım .

Çalan telefona cevap verdim . Arayan annemdi. Saate baktım 04:00
olduğunu farkedince endişeyle sordum;
"Anne ,iyimisin?"

Karşıdan hıçkırık sesleri duyuldu bir an korkup tekrara sordum;
"Anne cevap versene, ne oldu?"

"Kızım..."
Buruk çıkan sesi beni üzmüştü ama devamı gelmemiş bir süre sessizlik hakim olmuştu . Annemin hıçkırıklarını duymuştum. Endişeli bir şekilde tekrar sordum ;

"Anne ne oldu?"
Ağlamaklı çıkan sesimden sonra başka bir ses duyulmamıştı. Telefona baktım, kapandığını yeni farketmiştim . Tekrar aradım ama açan olmayınca Çağatay'ı aradım. Oda açmamıştı.

Çağatay benim süt kardeşimdi ve birde Emir vardı. Küçükken çok yaramazlık yapar herkesi kızdırdık. Onlardan başka kuzenlerim de vardı ama kardeşim yoktu ve ben babamın tek kızıydım. Beni bir erkek çocuktan ayrı tutmamış silah kullanmayı,ata binmeyi ,yüzmeyi ve daha birçok şeyi babam öğretmişti .

Mardin gibi bir yerde soyunu devam ettirecek bir oğlu olmadığı için hiç üzülmemiş aksine beni bir erkek gibi yetiştirmişti. Mimarlık fakültesi kazandığımı öğrenmeden bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Ben amcalarıma babamın emanetiydim çünkü babam ölmeden önce anneme bir mektup bırakmış öldüğünde bu mektubu amcalarıma vermesini söylemişti. Mektupta beni onlara emanet ederken birde not bırakmıştı . Öldüğünde tüm organlarının bağışlanmasını istemişti.

Kimse telefonu açmayınca kalkıp namaz kıldım. Seher vakti gelmişti ve bu vakitte edilen tüm duaların kabul olduğunu bana babam öğretmişti. Rabbimden her şeyin hayırlısını dilemiştim.
Bana Seher ismini veren babamdı . Bir Seher vaktinde doğduğum için bu ismi en uygunu olarak seçmişti . Bana hep "Her seher vaktinde kıldığım namazın ardından Allah'tan güzel bir kız istedim oda bana bir Seher vaktinde seni verdi." der beni güldürdü .

🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃

Sabah 07:00'da uyanıp bavulumu hazırladım ve üzerime feracemide giyerek odadan çıktım. Bir daha buraya gelmiyceğim için her şeyi almıştım. Bavulumu kapının önüne bırakıp çantamda annemi aramak için telefonumu çıkardım ama şarjı bittiği için hemen şarj cihazına taktım . Oysaki daha akşamdan takıp uyumuşumdur diye düşünüyordum . Bu durumdan nefret ettiğimi söylemişmiydim? İlk defa yaşamıyorum ne yazık ki . Uçağa yetişmek için bir buçuk saatim vardı ve hızlı davranmam gerekiyordu çünkü İstanbul gibi bir yerde trafiğe takılmak istemiyordum. Trafikte kaldığım o sırada dört sezonluk dizi bitiriyordum çünkü .

Mutfaktan gelen tıkırtılar Esra'nın mutfakta olduğunu belli ediyordu .

"Günaydın..."

"Günaydın. Bak kahvaltı hazırladım yede öyle çık. "

"Sen çıkmıyor musun ?"

"Yooo onikiye kadar vaktim var değilmi."

Sandalyeye oturdum ve başımı sallamak la yitindim. Haklıydı zalımın kızı ama benim uçağa yetişmem gerekiyordu.
Bir şeyler yedikten sonra masadan kalktık ve birlikte masayı topladık. Vedalaşma vakti gelmişti ama ben vedalardan nefret ederdim . Esraya sıkıca sarıldım . O benim olmayan kız kardeşim olmuştu.

SEHER VAKTİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin