EMMA
Luke'la yemek yedikten sonra bahçeye çıkmaya karar verdik. Lobinin arka taraflarından bağırma sesi geliyordu. Ve bende bu sesi gayet iyi tanıyordum. Lisa...Luke'la birbirimize baktık ve hemen o tarafa doğru koşmaya başladık. Yaklaşmaya başladığımızda ikinci katta hissettiğim o tuhaf hissi yeniden hissettim. Büyü enerjisi gibiydi ama karanlıktı. İçimi karartmıştı. Sanki dünyamdaki güneşi alıp söndürmüş gibiydi...
Bunları düşünürken geldiğimizi farkettim. Lisa,Diana ve tanımadığım iki çocuk Lisa'ya bakıyorlardı. Lisa'nın yüzünü göremiyordum,bu yüzden olaya bir yorum yapamadım. Yavaş yavaş Lisa'ya doğru adımlayarak konuştum.
"Burada neler olu-" Lisa'nın yüzünü görmemle adını söylemem bir oldu. "Lisa!" Tanrım, sanırım ağlamıştı. Sanırım mı? %100 ağlamış!
Evet, iç sesim haklıydı. Ona doğru koşarak direkt ona sarıldım. Ayakta duracak hali yok gibiydi. Ona destek olmam gerekiyordu.
"Ştt... geçti. Sakın ağlama. Yanındayım.""T-teşekkür...ederim."
"Lisa! İyi misin?" Luke bizim yanımıza geldi ve Lisa'nın elini tuttu.
"Merak etme. Onlarla konuşacağım ve bu işi halledeceğim." Lisa Luke'a baktı ve konuştu.
"Konuşmana gerek yok... ben söyleyeceğimi söyledim. Dikkate alırlar mı emin değilim ama onlar artık benim için bitti. Simon,Liam ve Diana... yüzlerini bile görmek istemiyorum."
Demek adları Simon ve Liam'mış...
Luke'a göz ucuyla baktım ve Lisa'yı tutmasını söyledim. Lisa'dan ayrıldıktan sonra hepsini teker teker inceledim. Hepsinin enerjisini hissetmeye odaklandım.Diana'nın enerjisini gayet net hissediyordum. Elementi Havaydı. Diğer sarışın çocuğun enerjisi... Evet,bu enerjiyi nerede hissetsem tanırım. İkinci katta ve okula ilk geldiğimde hissettiğimle aynıydı. Karanlık enerji... Elementi Lisa ile aynıydı. Su. Ama bir yandan da kötülüğünü -karanlığını-hissediyordum. Sarışın çocuğa doğru yürümeye başladım. İki-üç adım attıktan sonra durdum ve konuşmaya başladım.
"Lisa'ya ne yaptınız?"
"Bu seni ilgilendirmez küçük hanım."
"Gayet ilgilendirir. Ayrıca adım 'küçük hanım' değil. Emma."
"Biliyor musun? Adının ne olduğu umurumda değil. Seni ilgilendirmeyen işlere de burnunu sokma."
"Eğer olayın içinde Lisa varsa bu beni de ilgilendiren bir olay demektir. Ayrıca sen kimsin ki bu olay seni ilgilendiriyor? Arkadaşı mısın? Hah, zannetmiyorum." Bana doğru yaklaşmaya başladı. Daha şimdiden nefret etmiştim bu çocuktan. Kendisini ne zannediyordu ki?
"Kim olduğumu öğrenmek mi istiyorsun?" Burnumun ucuna kadar geldi ve durdu. Artık aramızda sadece birkaç santim vardı. Artık ne yapmaya çalıştığını anlamıyor- Tanrım! napıyor bu?! içimden ona doğru bir şey akıyordu. Sanki... sanki enerjimi alıp kendine çekiyor ve onunla besleniyor gibiydi. Bunu bir an önce durdurmam gerekli. Çünkü yorgun düşüyordum ve daha fazla ayakta kalamazdım. Beni gittikçe zayıflatıyordu. Korktuğum şeyin başıma gelmesinden çok korkuyorum...
LIAM
Bu kızın o kız olduğunu hemen anlamıştım. Ve sandığımdan daha güçlü çıkmıştı. Ona doğru yaklaşmaya başladım. Bana ne yaptığımı anlamamış bir şekilde bakıyordu. Yaklaşabildiğim kadar yaklaştım. Şaşırmış gibiydi. Odaklandım ve onun gücünü kendime çekmeye başladım. Yaptığımı anlamış olacaktı ki gözlerini sonuna kadar açtı. güzel... Kim olduğumu mu öğrenmek istiyor? Öğrenecek o zaman.
Odaklanmak için gözlerimi kapadım ve enerjisini hissetmeye başladım. Gözlerimi açtım ve tam o açık kahverengi gözlerinin içine baktım. Yavaş yavaş gözlerinin rengi buz mavisine dönmeye başladı. Benim gözlerimin de renginin değiştiğini biliyordum bu yüzden çok şaşırmamıştım. Birkaç saniye sonra hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı. Bana karşı direniyordu. Ama direnecek bir şeyi kalmamıştı, şuan bütün enerjisi bendeydi.
Beklemediğim bir şeyi yaparak benim enerjimi kendisine çekmeye başladı. Evet, işte bu şaşırtıcıydı. Hala bilincini kaybetmeye başlamaması bile mucizeydi. Ona o kadar çok odaklanmıştım ki arkadan gelen sesleri duyamıyordum bile. Benden çekmesine izin vermiyordum ama bir şekilde yine çekiyordu. Tam konuşup ona yanlış yaptığını söyleyecekken bir anda enerjiler birbirlerine karışıp tepkimeye girdi ve içimizde patladı. İkimizde karşı karşıya duran duvarlara çarptık. Ayağa kalkmaya çalıştım ama başımı çok sert çarpmıştım ve bilincimi kaybetmeye başlıyordum. Görüşümde beliren siyah siyah uçuşan noktalar iyice büyüdü ve beni şu herkesin anlattığı derin uykuya doğru çekti...
EMMA
Uyandığımda güzel, yumuşak bir yatakta yatıyordum. Gözlerimi yavaşta açtım ve etrafa bakındım. Burası bir revire benziyordu. Her yerde ilaçlar, tıbbi malzemeler ve makineler vardı. Ayrıca etraf çok ağır bir şekilde tentürdiyot ve dezenfektan kokuyordu. Başımı yumuşak yastıktan kaldırmaya çalıştım ama pek başarılı olamadım. Tekrar yatmaya başladığımda başımdan geçen olayları düşündüm. O sarışın çocuğu... O çocuk kesinlikle ailemin bana bahsettiği şu tehlikeli çocuktu. Adı ya Simon ya da Liam'dı. Emin değildim ama emin olduğum bir şey varsa o da çok güçlü olduğuydu. Ki bu şaşırtıcı değildi çünkü herkes beni ona karşı uyarmıştı.
Ben bunları düşünürken odanın kapısı açıldı ve içeriye hemşire, Bayan Rebecca, Luke ve Lisa girdi. Lisa hemen koşarak bana doğru geldi ve sarıldı.
"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim! Hepsi benim hatam. Buraya gelmemeliydin. Onunla hiç tanışmamalıydın. Bunu engellemem gerekirdi. Ve... Teşekkür ederim. Benim yapacağım şeyi yaptın ve kendini yaraladın."
"Lisa, ben iyiyim. Merak etme. Ama kimdi o? Niye ona karşı bir çekim hissettim? Ve aynı zamanda onu mahvetmek istedim?"
"Onun kim olduğu önemli değil. Önemli olan senin iyi olman." Diye araya girdi Luke.
"O... o çocuktu değil mi? Herkesin beni ona karşı uyardığı çocuk?"
"Evet...Liam... Liam,benim... ikizim."
Devam Edecek...🔥💦
ŞİMDİ OKUDUĞUN
//Power Academy//
Fantasy"Tamam anne!"diye bağırdım odamdan. Hemen hazırlanmam gerekiyordu. Yoksa okulun ilk gününe geç kalacaktım. Ay saatine göre tam 9:00'da okulda olmak zorundayım. Krallığımda saat 5:30. Hoş burdan bakılırsa geç kalmam ama aramızda 2 saat farkı olunca h...