Bölüm-14

23 2 0
                                    

"14 sene önce, her yıl okulda yapılan Dünya Şenlikleri Günü'ne bu sefer bu okuldan çok önce mezun olan, şu an farklı krallıklarda farklı işler yapan öğrencilerde davet edilmişti.

Herkesin aklında unutulmaz bir ay olarak kalacak, yapılan törenler ve etkinliklerle okulun tarihine kazınacak bir sene olarak kurgulanmıştı. Fakat her iyi olayın bir kötü tarafı olduğu gibi, bu olayında kötü tarafları vardı.

Farklı krallıklardan gelen ve farklı güçlere sahip olan bir sürü insan dengede durmaya çalışıyordu ama bu çalışma maalesef ki başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Bir kraliçe tarafından açığa çıkarılan güç -yangın-, onun eşsiz gücü yüzünden neredeyse kimse tarafından durdurulamazdı. Damarlarında tüm krallığının gücü gezerken sıradan birisinin bunu durdurabilmesi imkansızdı zaten.

Evet, sıradan birisi durduramazdı tabii. Ama ya özel birisi? O özel birisinin güçleri nelere kadirdi?

Okulun müdiresi olan genç, güzel kadın o güne kadar güçlerinin farkında dahi değildi. Fakat bu durumda bir şeyler yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden harekete geçti. Her ne kadar bazıları için çok geç olsa da yangını içinde beliren bir takım duygularla karışmış olan eşsiz gücüyle tek başına durdurmayı başardı.

Ne yazık ki çok geçti, evet. Onlarca insan saniyeler içinde yanıp küle dönüşmüştü bile. Kraliçe çaresizce etrafına bakınıyordu, bu kadar güçlüyken nasıl zamanı geriye alamazdı ki? Nasıl buna engel olamazdı?

Aklı almıyordu yaptığı şeyleri. Belki de bu yüzden yıllarca kalbinde kocaman bir yara oluştu. Ve kimse bunu kapatamadı. Yıllarca acı çekti. Kendisi yüzünden ölen dostları için yas tuttu ama ne fayda?

O günden sonra kimse onun yanında olmamıştı. Ya herkes ona nefret ile bakıyordu ya da ondan korkup aynı şeyi onlara da yapar diye ondan saklanıyorlardı. Ve bu durum, kraliçeyi daha da zor duruma sokuyordu.

Evet, kimse yanında olmadı. Tek bir kişi dışında..."

"... ve Bayan Rebecca annene ne olursa olsun yardım etti. Belki de sana olan bu düşkünlüğü bu yüzden de olabilir."

Hala Lisa'nın anlattıklarını algılamaya çalışırken başıma şiddetli bir ağrı girdi. Bu nasıl olabilirdi?
Annem bunu nasıl yapardı? Onun izinden gitmek istediğim kadın böyle bir şeyi nasıl yapardı?

"Ben... ne söylemeliyim bilmiyorum..." dedim başımı öne eğip. Lisa da seslice nefes verip omzumu tuttu. "Bunu sen üzül diye anlatmadım biliyorsun. Sadece bilmen gerekirdi. Bu zamana kadar niye sana bunu anlatmadılar onu da anlamış değilim zaten."

"İnan bana bende bilmiyorum..." başımı kaldırıp odada şöyle bir göz gezdirdim. Belki şu an oturduğumuz bu yer önceden yanmıştı. Kim bilebilir?

"Her neyse, dediğim gibi eğer birisinden yardım alacaksan bu kişi Bayan Rebecca olmalı, biliyorsun. İstediğin zaman onun yanına gidebiliriz. Senin yanında olucam. Söz veriyorum."

"Tamam... şey peki sana başka bir şey sorsam... olur mu?" Aslında bunu sormak istemiyordum ama aklıma takılmıştı. Simon belki de bu yangından bahsediyordu. Belki de annem onun ebeveynlerini öldürdüğü için bana kin beslemeye başlamıştı. Veya annemden intikam almak için beni kullanacaktı. Harika. Cidden. Müthiş bir şey (!)

"Tabii ki sorabilirsin. Ne oldu?" Lisa beni dikkatlice inceledi ve söyleyeceğim şeyi pür dikkat dinlemeye başladı. Derin bir nefes aldım ve sorumu ona yönelttim.

"Simon... bana ailesini kaybettiğini söylemişti. Ve o yangınla ilgili bir şey olduğunu biliyorum. Tam yangından bahsederken bir anda sustu. Acaba... ailesini o yangında mı kaybetti?"

Lisa söylediklerimi duyduktan sonra kaskatı kesildi.
"O-onunla ne zaman konuştun bunu?" Ağzından zar zor çıkartmıştı bu cümleyi.

"Okula ilk geldiğim gün... bu önemli değil. Bana cevap vermen gerek. Cidden ailesi o yangında mı öldü?" Nefesimi tuttum ve her ne kadar cevabı bilsem de korktuğum o cevabı bekledim.

"E-evet... bu yüzden yıllarca  bir yetimhanede kaldı. Simon aslında bir element kontrolcüsüydü fakat... vampirler tarafından ele geçirildi..."

Gözlerim aniden kocaman açıldı. "Ne?!"

"Evet... vampir olduktan sonra güçleriyle aynı zamanda vampir içgüdülerini kontrol edemeyeceğini anladı ve güçlerini mühürletti... yani artık sadece vampir... biz birlikteyken de vampirdi ama o zamanlar daha arkadaş canlısıydı, daha sevgi doluydu... sonra bir anda ne olduysa oldu ve benden ayrılmak istedi, artık beni sevmediğini hatta... h-hatta benden nefret ettiğini söyledi... her ne kadar onu çok sevsemde, bırakmak istemesem de o benden nefret ettiğini söylediği için ondan ayrılmak zorunda kaldım... b-ben... hala onu ç-çok severken-"

Lisa'nın gözünden akan yaşları silmeye başladım ama en sonunda artık dayanamayıp ona sarıldım. Çok acı çektiği belliydi. Onun böyle olmasını hissetmezdim. Çünkü o her şeyin en iyisini hak ediyordu. Ama hayat da tam tersine ona en kötülerini veriyordu. Onu hiçbir şekilde teselli edemezdim belki ama her zaman yanında olmaya çalışacaktım. Yardım edebileceğim ne varsa ona yardım etmeye çalışacaktım.

Lisa en sonunda hıçkırarak ağlamaya başladı. Başını omzuma yaslayıp derin derin nefesler almaya çalışarak konuşmaya devam etti. "N-niye b-bunu yaptı hiç b-bilmiyorum. Biz çok i-iyiydik. Ben onunla ç-çok mutluydum. O da m-mutluydu. Ama bir şey oldu... benden s-soğudu..."

"Şştt... geçecek merak etme... ben yanındayım."
Başını omuzumdan kaldırdı ve dolu dolu gözlerle bana baktı. "Öyle mi dersin?"

Bakışlarımı ondan kaçırdım. "Öyle olmasını umuyorum." Bir elini tutup kendi ellerimin arasına aldım. Bir süre sadece hiç konuşmadan öyle kaldık. Yaklaşık 10 dakika öyle kaldıktan sonra midemden gelen guruldama sesiyle ikimizde güldük.

"Acıktım."
"Bende."
"Hadi yemek yiyelim o zaman."
"Tamam." O yataktan kalkarken bende onun arkasından kalktım. Birlikte odadan çıktık ve kantine doğru yol aldık...

Devam edecek...🔥💦

//Power Academy//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin