EMMA
Kapıyı sinirle çarpıp hızlıca odadan çıktım. Sinirlenmiştim. 'Daha çok yenisin ve burnunu bu kirli işlere sokma. Ayrıca mümkünse bir daha karşıma da çıkma..." "Daha en korkunç şeyi görmedin bile. Ve görmek isteyeceğini de zannetmiyorum. Beni iyice anladın mı ufaklık?" Bu da ne demek oluyordu? Sanki bunların hepsi bir tür kamera şakasıydı da bende kurbanlarıyım gibiydi.Odama doğru giderken asansör yerine merdivenleri tercih ettim çünkü biraz yürüyüp sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Ayrıca Lisa'yı da bulmalıydım. Olanları anlatmak konusunda pek emin değildim ama ondan bir şey saklamak da istemiyordum. Sonuçta 'kardeşiydi' değil mi?
Merdivenlerden çıkarken birisinin hayal meyal adımı seslendiğini duydum. İlk önce yanlış duydum sandım fakat tekrar seslenince gerçekten duyduğuma emin oldum.
Ses yüksek bir yerden geliyordu. Bu yüzden başımı kaldırıp yukarı baktım ve bir sonraki katta duran Luke'u gördüm. Yüzüne bakıp gülümsedim ve adımlarımı hızlandırıp yanına çıktım.
"Hey."
"Hey,ne yapıyorsun?"diyerek cevap verdim ona.
"Asıl 'sen' ne yapıyorsun? Gücünü kanıtladın diye ortalıkta dolaşamazsın. Dinlenmen gerek."
"Şey... şimdi gidiyordum zaten."
"Neredeydin peki?" Bu lafı duyduğum anda elim ister istemez boynuma doğru gitti. Simon'ın -az da olsa- deldiği boynumu sıvazladım ve vereceğim cevabı düşündüm."Ben... Lisa'yı arıyordum..."
"Eminim öyledir. Lisa sen çıktığından beri odada. Son zamanlarda olan olaylardan dolayı epey üzgün. Hem senin için hem de..."
"Simon ve Liam mı?" Diye tahmin yürüttüm.
Söylediğim şeyin kötü olmamasına rağmen yüzü karardı ve kızgın bir sesle konuşmaya başladı."Evet. Bak..." bana biraz yaklaştı, -sanki söyleyeceklerinin duyulmasını istemiyormuş gibi- ve devam etti. "...onlara yaklaşmanı istemiyorum. Onları küçüklüğümden beri tanıyorum ve gerçekten tehlikeliler. Yaptıkları veya yapacakları şeylerin sınırı yok. Bu yüzden eğer iyiliğini istiyorsan onlardan olabildiğince uzak durursun. Simon hakkında olmasa da seni daha önce Liam hakkında uyardıklarını biliyorum. Bu uyarıları dikkate al."
Söylediği şeyleri bir süre düşündüm. "Yaptıkları veya yapacakları şeylerin sınırları yok." Evet, uyarıya gerek kalmadı. Bizzat kendim öğrendim.
Aniden aklıma gelen bir soruyla düşüncelerimden sıyrılıp tekrar Luke'a baktım ve konuştum.
"Luke...Simon...şey... o ne? Vampir mi? Yani, ben öyle bir söylenti duydum ve... öyle birisinin Lisa ile ne ilgisi olabilir ki?"Luke afallamış bir yüz ifadesiyle bana baktı. Sanırım böyle bir soru beklemiyordu. Biraz öylece durduktan sonra benden uzaklaştı ve "Sana sonra anlatırım. Şimdi gitmem gerek!"
"Bekle! Nereye?" Desemde bana aldırmadan hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye başladı. İşte bu tuhaftı. Ve garip.
Bir süre arkasından boş boş baktım. Sonra omuz silkip tekrar odamın yolunu tuttum...
SIMON
Harika bir fırsat elimden kaçmıştı. Sinirliydim ve bir şeyleri parçalamak için can atıyordum. Etrafımdaki vampirlere "Dağılın!" Diye emir verdikten sonra bir süre orada durup sakinleşmeye çalıştım. Ama olmuyordu. Her ne kadar olanları zihnimin en ücra köşelerine atmaya çalışsam da bir şekilde oradan çıkıp beni yine sinirlendiriyordu.Lisa'yla aramızda olanlar... başlı başına bir felaketti. O sürtüklerin aklına uyup daha önce hiç içmediğim bir şeyi içtim ve aklımın ucundan bile geçmeyen şeyler söyledim. Nasıl olup bittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. İçtikten sonraki tüm her şey puslu ve karanlıktı. Aynı şeyi Liam'da yaşamıştı. O da benim kadar kızgındı o sürtüklere. Kendi kardeşine böyle şeyler söylediği için hem beni hem de kendisini yiyip bitiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
//Power Academy//
Fantezie"Tamam anne!"diye bağırdım odamdan. Hemen hazırlanmam gerekiyordu. Yoksa okulun ilk gününe geç kalacaktım. Ay saatine göre tam 9:00'da okulda olmak zorundayım. Krallığımda saat 5:30. Hoş burdan bakılırsa geç kalmam ama aramızda 2 saat farkı olunca h...