1.bölüm

114K 1.9K 206
                                    

Düzenlendi...

Sabah erkenden kalkıp mardini gezmeyi severdi bugün de erkenden kalkmış  kimseye haber vermeden atmıştı kendini  mardin sokaklarına  burası onun  doğduğu büyüdüğü ve  yaşamaya devam ettiği şehirdi. Ne kadar içinde  iyiligi de  kötülüğü de barındırsa onun sehriydi.    iyi hatıraları da  kötü hatıraları da bu şehirde yaşamıştı Ne atabiliyor nede satabiliyordu mardin'i düşüncelere o kadar dalmıştı ki Telefonunun  çalmasıyla korkmuştu elini   cebine atarak telefonu çıkardı  arayana baktığında  kardeşi murat olduğunu gördü gözleri ekranda ki  saate kaydığında 11.30 gectigini gördü. Eve geç kalmıştı  büyük bir korkuyla Telefonu  bekletmeden açarak  koşmaya başladı.

"Efendim murat" dedi sesinden bile belliydi korktuğu ama kardeşi bunu fark etmemişti çünkü o da şilan için korkuyordu.

"Neredesin abla  babam köpürüyor nerde bu kız diye annem sakinleştirmeye çalışıyor ama babam sakinleşmiyor  hemen eve gel"

"Eyvah! geç kaldım murat dolaşmaya çıkmıştım."

" Tamam hemen gelsen iyi olur "

Telefonu kapatıp aceleyle cebine koydu ve daha hızlı  koşarak eve gitti. Eve geldiğinde babası  sinirli bir şekilde ona bakıyordu zaten hiç normal bakmazdi ki onlara hep sinirliydi bakışları

"Neredesin kız  sen bu saat'e kadar" diye bağırdı sesi evi inletecek kadar yüksekti. Şilan dolmuş gözlerini  saklayarak

"Biraz dolaşmaya çıkmıştım baba" dedi sesi titriyordu ama bu babasının umrunda değildi.

"Dolaşmaya cıkmışmış bak şuna ya  başına bir şey gelseydi ne olacaktı şilan düşündün mü? Ailem milletin yüzüne nasıl bakar diye düşünmedin mi?" Diye bağırdı.

İşte babası  hep el ne der ne düşünür diye düşünürdü. Hiç ne şilan' a ne murat'a güvenmez hep milletin ne diyeceğini  düşünürdü. Şilan babasına hiçbir şey demeden hızlıca odasına çıktı. Odasına  girdiğinde gözlerindeki yaşlar bu anı bekler gibi daha fazla  bekleyemeden akmaya başladı. Niye babası onları değilde hep milletin ne diyeceğini düşünürdü Yatağında ağlarken sadece bu düşünceler geçiyordu şilan'ın aklından bu oda yatak dert ortağı olmuştu şilan'ın her acısını bu odada bu yatakta yaşardı. Kapı açılınca gözlerini  hızlıca silerek gelene baktı. Biricik annesiydi gelen üzgün bakışlarla geldi yanına kıyamazdı kızına babası şilan'ı her dövdügünde kurtaramazdı onu babasının elinden ama yine odasına gelir sarılır sarmalar acılarını giderirdi ama bir işe yaradıgıda yoktu. Bedeninin acı gitse de kalbindeki acı hala dururdu  şilan'ın o hiç gecmezdi. Annesine zorlada olsa gülümseyerek baktı şilan onu daha fazla üzgün görmeye dayanamzdı.

"İyiyim ben anne alıştım artık babamın bu haline" dedi annesini rahatlatmak istiyordu. Annesi yaşlı gözleriyle baktı kızına güzel kızından nasıl ayrı kalacaktı bunu kızına nasıl diyecekti.

"Anne sen ağlıyorsun?" Dedi şilan korkuyla babası kendi siniri yüzünden annesine mi bağırmıştı.

"Baban seni aşağıda bekliyor kızım önemli bir şey diyecek" dedi ve cevabı bile beklemeden odadan çıktı

"Tamam anne geliyorum" dedi şilan ama annesi  onu duymuyordu 

Annesi odadan çıkınca bir banyo'ya gidip elini ve yüzünü yıkayarak aşağıya indi. Babası geniş koltukta oturmuş annesi ve kardeşi ise tekli koltuklarda başları önde oturuyordu. Ağlıyorlardı ama bunu şilan'ın gormesini istemedikleri için başlarını yere doğru eğmislerdi. Şilan Yanlarına giderek diğer geniş koltuğa oturdu  Babası bir şey demek için ağzını acsada diyemiyor geri kapatıyordu.

"Ne diyeceksin baba?" diyerek konuya girdi şilan babası şilandan gelen soruyla konuya direk giriş yapmıştı.

"Evleniyorsun"

Berat ağadan...

"Aşkım hadi kalkma saati geldi. Kahvaltıya bekliyoruz seni" diyen karısi dicle uyanması için uğraşıyordu.  Berat ağa gözlerini açarak  sırtını yatak başlığına dayadı ve  dicle'ye dogru döndü.

"İşte kalktım sen git ben arkandan geliyorum dicle" dedi berat ağa yataktan kalkarken

"Beraber inelim ev sakinleri öyle görsün bizi" dedi dicle

Artık sinirleniyordu berat ağa  ev sakinleri zaten dicle'yi sevmediğini biliyorlardı  sakin tutmaya çalıştığı sesiyle dicleye baktı son sınırdaydı sakinliğinin

"Ne görsünler dicle neyi görsünler?" Diye sordu. Dicle gülümsemeye çalışarak yanıtladı kocasını

"Beni sevdiğini bundan sonra mutlu olduğumuzu görsünler"

İşte sinirinin tavan yaptığı yerdi berat ağa icin artık dayanamadan sinirle konuştu daha doğrusu bağırdı.

"Herkes biliyor dicle seni sevmediğimi sende beni sevmekten vazgeç seninle annemin zoruyla evlendim bunu unutma"

Hızlı adımlarla banyoya girdi. Dicle'nin ağlayarak çıktığını duyuyordu ama umrunda değildi dicle onu anlamak istemiyordu istesede anlamayacağını biliyordu berat ağa   Sevmiyordu onu ve sevmeyecekti. Banyodan çıkarak açık kahverengi tonlarindaki giysi  dolabından siyah bir takım çıkararak giyindi  ve  daha fazla beklemeden odadan cıkarak aşağıya indi. Annesi babası kız kardeşi zümra erkek kardeşi azat dicle büyük babası ahmet büyük annesi sultan hepsi sofradaydı. Hiçbir şey demeden masaya yerine oturdu. Oturmasıyla herkes kahvaltıya başladı. Konakta böyleydi aileden biri gelmeden yemeğe baslanmazdı. Sessiz geçen kahvaltı büyük annesi sultan hanım'ın  sorusuyla berat ağa  için çekilmez olmaya başlamıştı.

"Berat ağa ne zaman bir veliaht'ımız olacak bizim cümle alem bu haberi bekliyor kaç sene oldu " dedi sultan hanım

Berat ağada çocuğunun olmasını istiyordu ama dicle kısırdı ve çocuğu olmuyordu annesi sultan hanım' a  bakarak

"Dicle kısır anne bilmiyormusun?" Diye sordu onun bu cümlesiyle

Dicle sessizce ağlamaya başlamıştı bu durum onu daha fazla  üzüyordu o da kocasına ve ailesine bir bebek vermek istiyordu ama olmuyordu. Bu berat ağa'nın  umrunda değildi. Ona bir çocuk vermek zorundaydı ama büyük annesi'nin dediği şeyle  onunda zorunda olmayacaktı.

"O zaman berat ağa 'ya bir kuma alacağız" dedi sultan hanım bu sözü berat ağa da dahil herkesin ona şaşkinca bakmasını sağladı.

İlk bölümle yayındayız nasıl buldunuz  ...

mardin güzeli Kuma(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin