ARMİNA SU ERDEN
#julia michael-heaven ⭐️
1,2 ve 3. Bölümler daha çok geçiş asıl olaya giriş niteliğindedir. Anlayışınız için teşekkürler ♥️
••••••
Karanlık ve pis kokulu.Şu an olduğum yeri tanımlayacak iki kelime.
Korku ve kaybediş.Bunlar ise beni tanımlayacak iki kelime.
Ben armina , armina su. Armina gibi korkusuz, su gibi saf. Taşımıyordum.
İsmimin anlamlarını taşımıyordum.
Ben 3 yaşımdayken annemle babam beni halama bırakıp gittiğinden , beni büyük bir hiçliğe terk ettiğinden beri su ismimin anlamını taşımıyordum.
Hiç bir zaman saf olmadım. Ama istediğim zaman korkusuz olabildim. İstediğim zaman, göğü delecek kadar korktum ama bu deliği birer iğne iplikle dikecek kadarda korkusuz oldum. Ben buydum. Saflıktan uzak, ne olduğu belirsiz, boşlukta yavaşca kaybolan duygular altında kimsesizliğine kendi kendine kadeh kaldırıp , kadeh vuran ,kâh gülüp kâh ağlayan kız.
Gözlerimi hızlıca etrafta gezdirdim ve artık bu iğrenç yerden uzaklaşmam gerektiğine karar verdim. Uzaklaşmazsam başıma bir iş geleceği sanki sokağın başına tabela gibi asılmıştı.
En yakın arkadaşımla bir bara gelmiştik. Ama amacımız içmek değildi. Hiç bir zamanda içmemiştim zaten. Sadece nihal gereksiz birine aşıktı ve onu takip etmiştik. Bu durumda bende nihalin aklına uymuştum ve evet çok pişmandım. Ama şu an pişman olmam bana hiç bir anlam ifade etmiyordu.
barın arka kapısından sırf o iğrenç ve rezil ortamdan kurtulmak için çıkmış ve geri dönüş yolunu bulamıyordum.
İzbe ve çöp konteynırlarıyla dolu bir yerdi. Her an önüme bir dağ ayısı(!) çıkabilecek potansiyelde bir havası vardı.
Yerde uzanan 3-5 adam bile görmüştüm. Ki madde alıp sızdıkları titremelerinden belliydi.
Cebimden telefonumu çıkardım ve bir kez daha çekmediği için lanet ettim. Şarj baremi %15' lik bir kısmı dolu gösteriyordu. Lanet olası bu günde her sıçtığım olayın benim başıma gelmesi akıl almaz bir trajediydi.
Telefonu yüzümle aynı hizaya getirdim ve belki sinyal çeker ümidiyle etrafa tutmaya başladım. Yavaş yavaş adımlarken gözüm aynı anda telefondaydı.
Dar bir sokağa girdiğimde, duvar dibinde kapşonlu ve uzun yapılı bir adama rastladım. Dikkatle inceleneye başladığımda titreme yoktu, gayet kendinde görünüyordu. Gidip yolu sorabileceğim kadar güvenilirmiydi orası muammaydı fakat tek şansımdı.
Tam yanına koşup yardım isteyecektim ki, adamın önünden bir inleme sesi geldi. Olduğum yerde kitlendim ve ne olduğunu kestirmeye çalıştım.
Önünde duran başka bir adam gördüğümde Gözlerim kocaman aralanırkan , adam hızla yere serildi.
Yere düşen adamla yayılan eş zamanlı kanı görmem elimi agzıma kapatmama sebep oldu . az önce bir adamı bıçaklamıştı. Ellerimi amansız bir titreme alırken soluklarım derinleşmişti.
Telefonum dehşet içinde yere düşerken, derin bir şekilde yutkundum ve beni fark etmediklerinden emin olarak yavaşca yere eğilip elimi telefonuma uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRLAR DÖNGÜSÜ
Teen Fiction"Elim kalbine değse, acır mı canın? Hayır diyeceksin ama Elim senin kalbinde. Her geçen gün biraz daha acıyorsun. Her geçen gün çok fazla ölüyorsun." "Her geçen gün senin kalbinden can buluyorum ve bu hiç doğru gelmiyor. Alnına dayadığım bu silah v...