1.2

150 15 8
                                    

Koca bir okyanusun ortasında, ufacık bir sandalda yapayalnız kalmıştım. Tek dostum, zihnim ve düşündüklerimdi.

Oyunlar,yalanlar hayatımın her yerindeydi. Alışmıştım. Sazan gibi her yalana inanıp içine girmiştim . Neler doğru neler yalan artık bilemiyordum. Kendimi kandırılmış ve kullanılmış gibi hissediyordum. Barlasın sakladığı ve iremle burağın bildiği şey neydi?

Yavaşca mutfağa girdim. Sanki hiç konuşmuyorlarmış gibi bir havaya bürünmeleri saniyeler sürmüştü. Şaşırmışmıydım tabiiki hayır. Onlar hırsızdı. Mood değişikliği onlar için çokta zor olmasa gerekti.

İçimde yükselen sinirin kalıntılarını hissediyordum. Beni kandırmaları kanıma dokunmuştu. Bende yenide olsam onlardan biri olmaya çalışıyordum ve yalanların arkasına saklanıp kendilerine duvar örmüş bu insanlar için
O duvardan tırmanacak isim ben olmalıydım

Yeni kararım buydu. Aramıza ördükleri duvarı tırmanmayı bırakacaktım ve işin sonunda onlar bu duvarı yıkmak zorunda kalacaklardı.

Hepsiyle aramdaki samimiyete koca bir çizgi daha çektiğim andı bu an. Ya gerçekleri önüme sererlerdi, yada başına aldıkları belaya katlanır ve tavırlarımı çekerlerdi. Basit davranmak yoktu.

Yalan, katlanmayacağım bir şey değildi lakin sıkılmıştım. Hayatımın her anı bir yalanken bırakalım da bu insanlarla doğru olsun.

Tezgahta duran sürahiyi elime aldım ve bardağa suyu doldurdum. İrem yediği çikolatayı önüme doğru uzatınca bakışlarımı yüzüne çıkardım.

"İster misin?" Yüzünde terdirgin bir ifade ev sahipliği yapıyordu. Merak , onu terletmiş olacak ki çıkık elmacık kemikleri kızarmıştı. Hiç bir şey demeden suyu bir dikişte bitirdim. İremde el mahkum elini çekti ve yemeye devam etti.

"Özledin mi beni?" Burak kolunu omuzuma atınca yüzüme tebessüm kondurdum. Burağı seviyordum ama yalanları sevmiyordum.

"Hayır, yan odadasın neden özleyeyim?"  Burak elini çekti ve yüzüme dikkatle baktı. Gözleri bir barlasa birde ireme dokunduktan sonra bana döndü.

"Bir şey mi oldu? Mutsuz gibisin bu gün." Omuzlarımı silktim ve,

"Hayırdır, mutsuz olmam için bir sebep mi var." Dedim. Bakışları dumura uğramış gibiydi. Barlasın,

"Fare, bu gün benlesin." Demesiyle burakla olan bakışmama son verdimm .

"Ne yapacağız. Yine mi bir şeyleri cebe indireceğiz?" Gözlerinin tam içine bakarak konuşmuştum. Bir an duraksadı. Söylediğinden değil, odada farklı konuşup burada farklı konuşmamdan kaynaklıydı. Bunu biliyordum.

"Benimle dik dik konuşursan, sonunda kalbi kırılan sen olursun." Kalbim mi? Çoktan param parça olmuş bir kalp, yıllardır harabe olan bir kalp; bu kalpten mi bahsediyordu? Gülümsedim ve nefesimi sertçe burnumdan dışarı verdim. 

"Sorun yok. Olsa burda olmazdım." Meydan okur bakışlarım gözlerine tırmanınca onu dahada sinir etmek amacıyla gözlerimi devirdim. Nedense en çok barlasın bana yalan söylüyor olması üzmüştü beni. Normalde her Zaman yaptığımı yapar oturup uzun uzun düşünürdüm ama yorulmuştum.

Üzüldügümde üzecektim. Uzemesem bile can sıkacaktım. Olay buydu.

"Her neyse. Bu gün iyilik yapacağız. Sevdiğim bir dükkan var. Sahibi son zamanlarda elinde ki paraları bir bir yitirmeye başladı. İşler aksadı . Küçükte kız çocukları var bu devirde eğitim bile pahalı anasını satayım. Evlerine girip kartlarından her hangi birini bulup bilgilere erişeceğiz ardından hesaplarına para yatıracağız."  Bir an her şeyi bırakıp ona hayran hayran bakmak istedim. Yardım. Bu kelimeden çok uzaklaşmış hissediyordum kendimi.

SIRLAR DÖNGÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin