1.3

148 17 8
                                    

#natalie imbruglia-torn

İyi okumalar ♥️

Lütfen votelemeyi unutmayalım 👌

Bu bölümde sadece bilinmeyen sırlardan bir tanesinin ortaya çıkmasını istedim. Bir nevi geçiş bölümü diyebiliriz. Kısa ve merak ettiğimiz bir şeyin çözüldüğü bir bölüm oldu.

••••••

Hayat, insanlara darbe vurmak için an kollayan bir simülasyon gibiydi. Eline fırsat geçtiği an, yakıcı bir tokadı vururdu yüzümüze. Belki de acımasız olduğu için seviyorduk hayatı... Bilemezdik. Bilinmezler içerisindeydik.

Kapıda annemin yüzünü gördüğümde, basımdan aşağı dökülen kaynar sular tüm vücudumu terk ederken kalbime yapışıp kalmıştı. Ne yaparım ne ederim bilememiştim. Neden? Diye sormuştum.

Neden beni bırakıp gittin ve şu an burada hayat sürüyorsun. Üzüldüm mü? Evet, üzüldüm. Annemi gördüğüme değil. Beni bıraktıklarına değil.

Annemin olduğu konuma üzüldüm. Yarıda bırakanların, yarınları olmamalıydı bana göre. Yarınları vardı ve eminim mutluydu.

Şimdi ne mi yapıyordum? Yürüyorum ama nereye... Bilinmezin ufuk çizgisine doğru ilerlerken dönüp dolaşıp gideceğim yerler sayılıydı. Kalbim kaynamaya devam ediyordu. Zor. Cok zor sevdiğini uzun zaman silmeye çalışmışken karşında görmek. Cümlenin sonuna nokta koymuştum onu görerek. Sonunu bilmediğim , nerede olduklarını bilmediğim ailem benim yarim kalan; virgülden sonrası olmayan cümlemdi.

Kaldırımdan indim ve karşı da gördügüm parka ilerledim. Girişine geldiğimde bir an duraksadım. Bankta oturan 2 kadın ve salıncakta sallanan kız ve oğlan çocuğuna baktım. Sadece bir an dikkat kesildim. Sonra geçti. Parka küçük armina'yı görmüştüm. Salıncakta, kaydırakta.

Banka geldiğimde sırtımdaki para dolu çantayı çıkararak oturdum ve çantayı kucakladım. Gözlerimi kapadım ve derin bir nefes çektim içime. İstenmeyen evlat değildim, bunu biliyordum. Hep anlatırdı annem beni ne kadar sevdiğini. Bir neden olmalıydı beni bırakıp gitmeleri için. Ufakta olsa neden.

Hayatımda, her zaman karşıma çıktı kimsesizlik. Zordu. Benimle tanışan insanlar hep anne baba mesleğimi sorduklarında yada isimlerini veyahut yaşlarını boğazımda bir düğüm oluşurdu. Susardım ve cevap vermezdim.

Çalıştığım yerlerde de aynı şekilde. Sordular sustum. Merak ettiler üstünü örttüm. Çözemediler beni. O zamanda dışlanan kişi oldum, çünkü insanlar karşısında ki kişiyi çözemediklerin de ön yargılar meydana gelirdi. Kendilerince değerlendirdiler.

Annem ve babam giderken bana zor bir hayat hediye etmişlerdi. Kızıyor muydum? Hayır. Güçlü olmayı öğrendim. En azından güçlü görünebilmeyi.

Cebimdeki telefonu çıkardım ve rehberime girdim. Eniştemin numarasının üzerine gelince duraksadım ama aramaktan vazgeçmedim. Bir kere çaldıktan sonra hemen açıldı.

"Armina." Gözlerimi kapadım ve en başından beri akmak için hazırda duran o yaşın akmasına izin verdim. Bir şeyler biliyordu ve duymaya ihtiyacım vardı.

"O masalın sonunu biliyorsun değil mi?" Annemin bana geceleri anlattığı ama asla sonunu getirmediği bir hikaye vardı.

Hamile bir kadın ve ölen kocası hakkındaydı. Bu masalı dinlemek istiyordum. Beni rahatlatıyordu.

"... Kadın kocasının dediklerini dinlemiş. Kocası ona , öleceğini ve kızlarının kimsesiz olmasını yetim olmasını istemediğini söylemiş." Annemin masalı hep anlatmayı bıraktığı yerden devam ediyordu. Hiç sesimi çıkarmadım ve dinlemeye devam ettim.

SIRLAR DÖNGÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin