Yemekhane 10.49
Çoktan yemek saati gelmişti. İnsanların büyük bir çoğunluğu yemeğini bitirmiş odalarına çıkmaya başlamıştı. Bugün kahvaltıda bir adet bütün domates bir dilim peynir vardı.
Olayların üzerinden bir hafta geçmişti. Her ne kadar kısıtlı yemeye çalışsak bile yemekler tahmin ettiğimizden çok daha kısa sürede tükenecekti. Leyla için dışarı çıkmama kararı almıştım ancak daha fazla erteleyemezdik.
Yiyecekler git gide tükeniyordu. Ve ben Durunun dediği şeyi asla onaylamamıştım. Bana ben onunla gitmezsem yanına bir başkasını alacağını söylemişti.
Böyle tehlikeli bir durumda onu dışarıya öylesine biriyle gönderemezdik. Gerekirse Leylayı da alıp birlikte giderdik. Sonuç olarak bir şey olursa hepimize olurdu.
Duru demişken onu yemekhane de göremedim. Leyla da görmemişti. Biz birazcık geç geldiğimizden onun yediğini düşündüm. Yemeklerimizi almak için sıraya girdiğimizde boş tabaklarını bırakan Ahseni gördük.
Resmen bize karşı gelmişti. O anlarda Duru ile olmadığımızdan Leyla da bende çok pişmandık. Bu konu öyle kolay örtulmezdi. Leyla çok kararlıydı. Bundan sonra ben dahil bizden kimse onunla iletişimde olmayacak onun da diğerlerinden bir farkı olmayacaktı.
Net bir şekilde arkadaşlığını bitirecekti. Acımasızca ama haklı bir karardı. Ne diyebilirim ki. Yemeğimizi aldık,ne kadar yemek denirse ölmemek için atıştırmalıklar adı daha uygun olurdu şahsen, bir masaya oturduk.
Yemeğin ortalarındayken üst katlardan bir el silah sesi geldi. Okulda kimsede silah bulunmazdı. Elimizdeki tek silahı olayların başladığı gün postacı kılıklı adamdan almıştık. Bu silahsa Duruda duruyordu.
Aman yarabbim. Duru silahı kullandıysa önemli bir şey olmalıydı. Leyla da aynı şeyleri düşünmüş olacaktı ki aynı anda birbirimize baktık. İkimizde aynı anda hareketlendik ve hemen yurda doğru koştuk.
Tuhaf bir şekilde silah sesini duysalar da okul halkı tıpkı konuştuğumuz gibi plana sadık kalıyorlardı. Silah sesini duyduklarında ani bir şokla duraksamış sonra herkes saklanmış, odalarına dağılmış, güvenli pozisyonlara geçmişlerdi. Ahsen dahil(!) kimse bağırmıyordu.
Olayların hangi odada döndüğünü bilmediğimiz için tüm odalara bakıyorduk. Artık son kata gelmiştik. Silah bu katta patlamış olmalıydı. Tam odalara bakacaktık ki Leylanın durduğunu fark ettim. Koridorun sonunda bir yere bakıyordu. Ne olduğunu sormadan ben de o tarafa bakınca koridorun sonunda ki odanın kapısının önünde sessizce oturan Duruyu gördüm. Elinde sımsıkı tuttuğu silaha öylece bakıyordu.
Bu odada kimin kaldığını bilmiyordum. Aniden dün akşam Duru odaya geldiğinde Hande için söylediklerini hatırladım. Okulun isteği üzerine Handeyi en üst katta bir odaya kilitlemişlerdi. En üst katın son odasına.
Kahvaltı saati 10.38
Handeye dünden beri bakmayınca ona yemek götürmekte karar kılmıştım. Odasına gittiğimde öylece oturuyordu. Bu durumda olmaktan nefret ediyordu.
Ona nasıl olduğunu sorduğumda öylece bana baktı. Bana sinirli olduğunu düşünmüştüm çünkü hem cevap vermemiş hemde getirdiğim tepsiyi ayağıyla itip başka yöne dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Dört"YÜZ" #Wattys2018
Science FictionO anda tüm şehir bangır bangır uçak sesleriyle inliyordu. Bu normal değildi çünkü şehrimizde havaalanı yok ama uçaklar çok alçak uçuyordu.O sırada onlarca uçak alçalmış havaya bir şeyler bırakıyordu. Hayır bunlar bomba değildi