0.1

99 18 5
                                    


Bir çarşamba günü daha. Allahım cidden mi? İki gün sonra yazılılar başlıyacak. Üstüne üstlük bu kadar saçma bi okul hayatı da olamaz. Arkadaşım Leyla her zamanki gibi efkarlarda. Çok sevgili eniştemiz özürlü Burak bu gün yine bakmadı. Leyla buna sinirlendi. Ben hep enişteci taraf olarak Burak'ı tutsam da artık fazla olmaya başladı.

Tenefüse okulun en yalak malak kızı Petek ile çıktı. Sen kimsin ya. Sen kim köpek! Hayır kızım sen nasıl bi yalaksın. Hayır anladık enişte kızlarla takıyorsun ama ne alaka yani. Petek kim. E doğal olarak leylacım okulun en potansiyelini seversen olacağı bu. Hayır okulda kafamızı çevirsek bi kız onu seviyo. Tabi o sadece benim eniştem olabilir. Sevgili Burak ya benim eniştemsin yada kara toprağın.
Ah ah şu okulun salaklarıyla uğraşmaktan bıktım. Yok o ona bakmış yok bize tip tip bakmış.

Her neyse ya şimdi daha önemli bi sorunumuz var. Cuma yazılılar başlıyo. Ve ben çalışmak istemiyorum. Ayrıca hayatımda action istiyorum. Yeteer. Her gün aynı hayat ev, okul,; okul, ev. Bitsin artık bu çile.

Ben bunları aklımdan geçirerek suikast planları yaparken okula bi posta geldi. Galiba çok acelesi var çünkü bize çarpmasına ramak kalmışken anca durabildi. Adam içeri girdi. Elindeki paketi bırakmış şekilde dışarı çıktı. Adamın yakınlarındaydık. Adam genç uzun boylu zayıf biriydi. Adam üzerini düzeltirken belindeki tabancayı gördüm. Ayrıca belindeki kesici aletleri ve şarjörleride. Adam tam teçhizat gelmişti. Bu nasıl bi postacı böyle. Ayaklı zula mübarek.

Haliyle bu okulda böyle birini görmek şaşırtıcı olduğu için gördüklerimi bizim kızlara(Leyla,Hande ve her gün aynı sırada oturduğum manyak Ahsen) söyleyecektim. Galiba heyecandan biraz sesli söylemişim ki adam bize döndü. Ben adama adam bana bakıyordu. Ve o an adamın ne kadar öfkeli olduğunu gördüm. Ama adam hiçbirşey söylemedi ve arabaya bindi. Arabayı çalıştırdı ve çıkışa doğru sürdü. Ben de bir oh çektim ama adamın gitmediğini dışarıdan okulu izlediğini henüz hiçbirimiz bilmiyoduk.

After a few minutes...

Kızlar kantine girelim dediklerinde telefonumu kamelyada unuttuğumu farkettim. Kantin zaten okul dışında olduğu için onlara gitmelerini benim hemen geleceğimi söyledim. Gittiler. Ben kamelyaya doğru ilerlerken aynı adam(postacı) bana doğru yaklaşıyordu. Telefonumu aldım kantine doğru yürürken arkamdan bir koşma sesi geldi sonra sırtımda sert bir cisim hissetim. Silah namlusu.

Aniden çığlık attım ve arkamı döndüm. Adam bana öyle bir bakıyordu ki o an öleceğimi düşündüm. Meğer asıl suikast planı yapan bu adammış. Adam ben arkamı dönünce biraz geriledi. Karşımda bana silah doğrultmuş duruyordu. Anlamadığım eğer bunu silahını gördüğüm için yapıyorsa artık herkes gördü. Eğer bir şey yapmazsam orada ölecektim. Etrafı taramaya başladım. Yerde kullanabileceğim bir şey olmalıydı. Bu esnada olanları görenler etrafa toplanmaya başladı. Herkes bağırıyordu. Ama adamın gözü hep bendeydi. Yerdeki odunu gördüm. İşe yarardı. Tek gerekli şey dikkatini dağıtmaktı. Onunla konuşmaya başladım. Her zaman cesur bi kızdım zaten. "Bana bunu neden yapıyorsun?" Dedim. Bana onun hiçbir şey yapmadığını asıl neler olacağını yakında göreceğimizi söyledi. Hükümetinin ülkemiz için neler planladığından haberimiz olmadığını ama hepimizin son günü olduğunu söyledi. Allah aşkına ne saçmalıyordu bu adam. Yine mi darbe girişimi ama bu böyle bir şeye benzemiyordu. Sanki bir şeyi bekliyor gibiydi. O sırada sesi duymuş olacaklar ki kızlar kantinden çıktı.

Sonra beni gördüler. Hepsi aynı anda
"Duruuuuu" diye bağırdı. İşte aradığım fırsat. Ses o kadar yüksekti ki adam kızlara döndü. O anda kendimi yere attım. Yerdeki odunu aldım. Adam bir el ateş etmişti ama bam ıska. Bedenimi adamın arkasına yuvarladım. Ayağımla adamın dizinin arka kısmına vurmamla adamın dengesini kaybedip çömelmesi bir oldu. Vakit kaybetmeden elimdeki odunu adamın boynuna geçirdim. Bayıldı. Herkes derin bir nefes almıştı. Kızlar bana sarıldılar. Ama benim aklım bambaşka bir şeydeydi. Adam bayılmadan hemen önce bir şeyler saçmalamıştı. Dediğine göre fazla zamanımız yoktu. Ne demek istemişti böyle. Olay saniyeler içinde gerçekleşmesine rağmen bir asır gibi gelmişti.

O anda tüm şehir bangır bangır uçak sesleriyle inliyordu. Bu normal değildi çünkü şehrimizde havaalanı yok ama uçaklar çok alçak uçuyordu. O anda anladım. Deha değilim belki ama zeki sayılırım. Adamın amacı beni vurmak kimliğini belli ettiğim için beni öldürmek falan değildi. Adam bambaşka bir görev için gelmişti. Amacına da ulaştı. Adam bütün okulu dışarı toplamak istedi. Herkesin birarada olmasını istemişti. O uçaklarla her ne geldiyse hepimizi topluca yok etmek istemişlerdi. Karşı okula baktığımda benzer bi adamın tüm okula bağırdığını gördüm. Ve evet silahıydı. Tuzağa düşmüştük. Uçak sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Ama izin vermeyecektim. Herkese içeri girmesini söyledim. Sesim çıktığı kadar bağırıyordum. Okulun büyük çoğunluğunu toplamayı başardım ama beni dinlemeyenler olmuştu. Vakit yoktu içeri girdik. Kalanlarsa kendi başlarının çaresine bakmalıydı. Ve aslında bu çok büyük problem değildi çünkü dışarıda kalanlar düşmanlarımızdı, bizi çekemeyen okulun yalakları... O sırada onlarca uçak alçalmış havaya bir şeyler bırakıyordu.

Hayır bunlar bomba değildi

Son Dört"YÜZ" #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin