"Hande"
Hande mi? Ne olmuş olabilirdi ki. Fenalaşmış mıydı? "Ne ne oldu handeye" ben cümlemi bitirmeden o çoktan geldiği yoldan geri dönmeye başlamıştı bile. Beni neden beklemiyordu bu çocuk.
"Alpay! Bekler misin? Ne olmuş Handeye." Nefes nefese koşuyorduk. Ve zaten hayvan gibi olduğu için ona yetişmem imkansızdı. Alpay yaklaşık 1.90 boylarında, melez, ve sap olmayan bir çocuktu. En önemlisi ise eniştemin yakın arkadaşlarından biriydi.
Gruptakilerden biri olan Kerem bi alt dönemden sevgili yapınca kızın en yakın arkadaşını da o almıştı. Onu yakınen tanımıyordum ama bu kız meseleleriyle baya ilgiliydi. Tipi öyle gösteriyordu yani. Ayrıca kızı sevmediğinden emindik. Hoş hala sevgililerdi ama olsundu.
Koşarak erkek yurduna geldiğimizde sandalyeye oturtulmuş Handeyi gördüm. Erkek yurdunda ne yapıyordu bu kız.
Normalde okul tarafından köprü ile yurt binasına geçince bir adet kızlar tuvaleti yanında belletmen yani benim odam, hemen yanında kız yurdu vardı. Kız yurdu kapısının olduğu duvarın karşı duvarından yemekhaneye geçiliyordu ve uzun yemekhanenin sonuna geldiğinizde erkek belletmen yani burakın odası yanında erkek tuvaleti ve çaprazında erkek yurt kapısı vardı.
Olaylar olunca biz yurdun içindeki erkek ve kızları ayıran kapıyı kaldırmıştık ama genelde kızlar kız erkekler erkek tarafında kalıyordu.
Odalardan birindeydik. Bir çok kişi odadaydı. Biz gelince herkes kenara çekildi. Ve sandalyeye bağlanmış! Handeyi gördüm.
Burak çoktan odadaydı ve titreyen Handeyi sakinleştirmeye çalışıyordu. Burakın sarı saçları dağılmıştı. Belli ki ben gittikten sonrada siniri geçmemişti. Bir saatte bir yıl yaşlanmış gibiydi.
Hande ise korkudan titriyordu. Aceleyle onlara doğru ilerledim. Yanlarına gittiğimde odada girdiğimden beri farketmedim o çok önemli şeyi gördüm. Yerde bir çocuk yatıyordu. Boynunda tırnak izleri vardı ve kanıyordu. Yara çok derin değildi. Aman yarabbim! O an aklım başıma geldi. Bunu Hande yapmış olmalıydı. Handenin önünde çömeldigimde Burak ayağa kalktı. Ela gözleri kızarmış gözleri şişmişti. Kenara çekildi. Konuşma sırası bendeydi.
"Hande noldu anlat bana" bana baktı. Gözleri yaşamaktan bıkmış gibi bakıyordu. "Ben.." devamını getiremedi ağlamaya başladı. O sırada odaya Leyla geldi. Hemen handeye sarıldı. Bu sarılma onu daha da çok ağlatmıştı. Leylanın içeri girip Handeye sarıldığı esnada Burak odadan çıkıyordu. Leyla Handeyi sakinlestirebilirdi. Bende Burakın yanına gittim.
"Hey. Sen iyi misin?" Arkasını döndü. Allahım yine gözleri dolmuştu hatta akan bir damlayı gördüm diyebilirim."Daha iyi olmuştum. Bugün her şey üst üste geldi." Yorgundu. Güçlü ve sakin biriydi ama şu yaşadığı saçma sapan ayrılık olayıyla aniden çökmüştü.
"Olay nasıl olmuş Burak?"dedim gözlerini silerken. Birinin yanında ağlamaktan nefret ediyor olmalıydı. "Cinnet"dedi. Konuşmakta zorlanıyordu."Cinnet geçirdi. Isırmanın etkisiyle olmuş olmalı. Durumu gittikçe kötüleşiyor Duru. Bir şeyler yapmazsak daha da kötü olacağından eminim." Gittikçe rahatladı. Artık daha rahat konuşuyordu.
"Alpay 'ın söylediğine göre yurdu ayıran koridordaymış. Alpay Merve ile birlikteymiş. İkiside odalarına geçiyormuş. Olay o esnada olmuş. Bir anda dengesini kaybeder gibi olmuş.
Onlarda görünce yanına gitmişler. Bilincini kaybetmiş. Alpayı öyle bir itmiş ki. Düşün onu ben bile yerinden oynatamazken o yalnızca iterek onu yere düşürmüş." Bu çok kötüydü. Durumu kötüleşiyordu. "Duru dönüşmeye başladı bile ve şimdiden herkes için tehlike arz ediyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Dört"YÜZ" #Wattys2018
Ciencia FicciónO anda tüm şehir bangır bangır uçak sesleriyle inliyordu. Bu normal değildi çünkü şehrimizde havaalanı yok ama uçaklar çok alçak uçuyordu.O sırada onlarca uçak alçalmış havaya bir şeyler bırakıyordu. Hayır bunlar bomba değildi