Yoongi Hyung toplanmamızı önermişti.
Seokjin Hyung, Namjoon Hyung ve Hoseok Hyung’u Yoongi Hyung aramıştı. Ben ise Taehyung ve Jungkook’u aramıştım.
Akşama doğru, sahil kenarında buluşmaya karar vermiştik. Yoongi Hyung içki içmeme pek izin vermezdi fakat akşam için çokça içki almıştık.
Sahil kenarına gittiğimizde Namjoon Hyung ve Seokjin Hyung oradaydı. Seslendiğimizde ayağa kalktılar, Seokjin Hyung ile sarılmıştık. Hoş geldiniz faslı geçtikten sonra oturup geri kalanları beklemeye başlamıştık.
Hoseok Hyung ve Taehyung el ele gelmişti yanımıza. Gördüğümüzde şaşırmıştık, aralarındaki çekimi fark edebiliyordum lâkin iki aptal birbirini nasıl anladı, anlamamıştım.
En sona, en küçüğümüz Jungkook kaldığında çok bekletmeden gelmişti. Gerçekten muhteşem bir yediliydik, şu anımızdan daha huzurlu anımız olabileceğini sanmıyordum.
Herkes yan yana dizilmiş, içkilerini içiyordu. İlk şişeler bitti, hepimiz gülüp eğleniyorduk. İkinci şişeleri açtık, yarınımız yokmuş gibi, bu gece geri dönmeyecekmişiz gibi gülüyor ve içki içiyorduk. Sanki hiç derdimiz, tasamız yokmuş gibi.
Üçüncü şişeleri açmadan önce sarhoş olmaya başlamış Jungkook ortaya bir fikir attı. Hepimiz sırayla bir şeyler itiraf edecektik.
En başta Seokjin Hyung olduğundan başlamıştı itirafına. Biraz düşündükten sonra kıkırdamıştı.
“Evimde, mini bir erotik shop açabileceğiniz kadar eşya var,” dedikten sonra yine kıkırdamıştı. İçkiye dayanıklıydı Seokjin Hyung fakat kafasını bulandıran bir şey olduğundan çoktan sarhoş olmuştu. Dördüncü şişesini bitirmiş bile olabilirdi. (Y/n: Bu kısmı yazarken Şebnem Ferah “masum değiliz, hiçbirimiz” diyordu.)
Açıkçası büyük bir şok geçirmiştim. Bu itirafı Namjoon Hyung veya Jungkook yapmış olsaydı bu kadar şaşırmazdım belki.
Seokjin Hyung’un yanındaki Namjoon Hyung ufak bir boğaz temizleme ile dağılmış dikkatleri kendi üzerine toplamıştı.
“İlk öpücüğümü Seokjin Hyung ile paylaştım.” Kalp krizinden gideceğim gün, bugün olmalıydı sanırım. Ne demek, biz ikimiz?!
Minik bir çığlık atmıştım ve bütün gözler benim üzerimdeydi şimdi. Fangirl gibi alkışlayıp gülümsediğimde “siktir git, Jimin” demişlerdi ve somurtup tekrardan yerimde büzüşmüştüm.
Hoseok Hyung’a sıra geldiğinde uzun bir süre düşünmüştü.
“Bunu size söylemek istemiyordum fakat başka bir şey bulamıyorum.” Öksürdükten sonra kafasını eğip parmakları ile oynamaya başladı.
“iki hafta önce, bana ne olduğunu sormuştunuz. Kötü görünüyormuşum falan, o gün, annem babamın şiddetine dayanamayarak kalp krizi geçirmiş.”
Burnunu çekmeye başladığında Taehyung ellerini Hoseok Hyung’un ellerine sarmıştı.
“Canımdan çok sevdiğim annem öldüğünde, dayanamadım ve intihar etmeyi denedim.”
Gözlerim dolmuştu.
Normal bir günde olsaydık yanına gider salya sümük yakasına yapışırdım lâkin şu anki durumuz normal kelimesinin yakınından uzağından geçmiyordu.
Taehyung sevgilisine sarılıyordu, sıra ondaydı ve başkasına atlayacak değildik. Sarhoştuk, tamam mı?
“Geçenlerde annem evime geldiğinde kollarımı,” demiş ve kollarını açmıştı. Bütün kolu jilet izleri içindeydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters × Yoonmin
FanfictionSeni özledim, Canımın Sızısı. Bütün hakları Jimin'in kalbinde saklıdır.