6 gün sonra, Cumartesi günü on ikinci sınıfların mezuniyeti olacaktı. Biz, onuncu sınıfların katılmasına gerek yoktu mantıken fakat Yoongi Hyung mezun oluyordu ve benim de onun yanında olmam gerekiyordu.
Aslında Yoongi Hyung mezuniyetini çok önemsemediğini göstermeye çalışıyordu, ben onun içten içe heyecanlı olduğunu biliyordum. Kötü çocuk havaları bana sökmüyordu.
Kıyafet denemeleri için birlikte alışverişe gelmiştik. Siyah bir takım alacağını söylüyordu. Siyah takım ona çok yakışırdı, hele ki yanında beyaz takım ile ben durduğumda.
Alışveriş merkezi çok uzak değildi, kısa bir süre içinde yürümüştük. Gördüğümüz ilk mağazaya sürüklemiştim onu.
Yoongi Hyung’dan daha heyecanlıydım kıyafet alışverişinde. Aslında heyecanlıydı, mezun oluyordu sonuçta.
Yaşlıymışım gibi olacak fakat hayatına adım atacaktı.
Mağazada gezinirken, bir görevli gelip birkaç takım gösterdi, Yoongi Hyung’a.
Dört tane sanırım, dört tanesini alıp kabine girdi.
Ben ise kabinlerin karşısındaki koltuğa yayılmış, kabini izliyordum. Ah, içeri dalmak vardı.
İlk takımı ile çıktığında, gözlerim üzerinde takılı kalmıştı. Kumaş pantolonu bacaklarını iyice sarmıştı, arkasını döndüğünde kalçalarını belli ediyordu ve ben, ah aşırı güzel bir görüntüydü.
Siyah saçlarının takımı ile uyumu mükemmeldi ve bir kere daha âşık oluyordum, bu adama.
Gözlerini bana çevirdiğinde dudağını ısırmıştı, bakışlarım anında dudaklarına kaymıştı. Bana bakıp göz kırptıktan sonra yarım ağız sırıtarak kabine girmişti. Bunun açık bir davet olduğunu anlayabilmiştim.
Onun ardından kabine girdikten sonra, bir süre kabinde elleşerek oynaşmış, daha sonra şişmiş dudaklarımız ile gezinmeye devam etmiştik.
Ah, Min Yoongi.
Kalbime zararın çok fazla.
Okuyanlar var ise, beğeniyor musunuz?
Hayalet olmayınız, bir 'evet' bile beni mutlu edecektir
Fluff ilerleyebiliyor mu, daha duygu içerikli mi yazmalıyım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters × Yoonmin
FanficSeni özledim, Canımın Sızısı. Bütün hakları Jimin'in kalbinde saklıdır.