Hemen irkilerek yerimizden fırladık. Yaratığın sesiydi, kükrüyordu! Hiç durmadan yüksek bir sesle kükrüyordu! Bir süre böyle devam etti, sesleri dinledik.
Sesler dindiğinde bakmaya karar verdik. Sesler Ağaçların sıklaştığı ve türlü doğa hayvanlarının olabileceği kesimden geliyordu.
Yanımıza gerekli silah ve araçları aldıktan sonra yola çıktık, Mike önümde sessiz adımlar ile ilerliyordu ve ben de onu takip ediyordum. Elimizde silahlar vardı, parmağımızı tetikte her an ateş etmeye hazır halde ilerliyorduk.
Etraf çok karanlıktı, bir süre sonra elimize fener aldık. Ağaçların arasında ilerlerken inleme sesleri duymaya başlamıştık. Sesin kaynağına doğru sessiz adımlar ile yürüyorduk, yaklaştıkça sesleri daha net duyuyorduk.
Uzaktan baktığımızda yaratık kanlar içinde ve ağır darbeler alan vücudu ile yerde yatıyordu. Acıdan inliyordu, kötü durumdaydı. Ona doğru yaklaştık, bizi görmüştü dik dik bakıyordu. Saldıracak gücü olmadığından emindik, yanına yaklaştık.
Her tarafına yara almıştı, çok ciddi yaralardı. Mike'ın yüzünü göremiyordum ama yaratığın gözlerinin içine baktığına adım gibi emindim. Yaratık birden inlemeyi kesti göz bebekleri büyümüştü. Her ne kadar öldürmeye çalışsa da onun için üzülmüş, öldüğünü sanarak gözlerini elimle kapadım.
Yaratık birden bir hırıltıyla kafasını oynatarak gözünü açtı. Mike hala ona bakıyordu, yaratık tekrar gözlerini ona dikmişti. Mike ile bakışmalarını bir süre böyle devam etti ve benle onları izledim.
Mike bir süre sonra elini yaratığın başına koydu, yaratık gözlerini kapadı ve kendini Mike'ın eline bıraktı, kafasını sürttü. Mike ayağa kalktı, bir katı sesle "Gidiyoruz" dedi.
Oradan uzaklaşırken Yaratığın da bizimle arkadan geldiğini gördüm, Mike'ı kolundan dürterek kaş göz işaretleri ile arkamı göstermeye çalıştım. Hafif bir kıkırdamayla "Merak etme, o artık bizim. İstediğin gibi davranabilirsin, artık bizi sahibi olarak görüyor." Dedi.
Şaşkın bakışlarla yolumuza devam ettik, kalacağımız mağaraya geldiğimizde hiç bir şey eskisi gibi değildi. Birisi buraya gelmiş ve etrafı karıştırmıştı. Ayak izleri vardı, ağaçların daha sığ olduğu çimenlik bir yere doğru gidiyordu.
Şansımızı denemek için ayak izlerini takip ediyorduk, Mike bir anda durdu. Neden durduğunu soracakken önümüzdeki ateş dumanını görmüştüm. Sessizce oraya doğru gidiyorduk, o sırada ateşin oraya gelmiştik bile.
Kimse yoktu, etrafa bakındık. Kimsecikler yoktu, ateş yanıyordu ve daha yeni yakılmış olduğu çok belliydi. Bir anda arkamızdan bir kahkaha duyduk ve diyalog çoktan başlamıştı bile;
Avcı: Ne o, beni öldürmek için gönderilen yeni adamlar sizler misiniz ?
Mike: Biz buradan kaçmaya çalışıyoruz, kim olduğun hakkında bir fikrimiz yok.
Ben: Ben Bill, Sen kimsin ?
Avcı: Ben buranın efendisiyim bana Avcı diyebilirsiniz, uzun zaman önce kaçmaya çalışırken buraya alıştım ve kalmaya karar verdim. Herkes benden korkar, ama şu yaratık anlaşılan beni bilmiyordu. Az kalsın öldürecektim, şansınız vardı.
Mike: Ben Mike. Yaratık bizimle değildi, bizi öldürmeyi hedefliyordu. Yaralı halde bulduğumuzda sahiplendik, mağaramıza sen mi girdin ?
Avcı: Mağara mı ? Burada benden başka hayvanlar da var, ama sadece tek bir Avcı var. Burada benden tehlikelisini bulamazsınız, yine de dikkatli olmanız gerek. Sık sık beni öldürmek için adam yollarlar, uzun zaman önce gelmeleri durdu. Şimdiye kadar, gelmeniz neden bu kadar uzun sürdü size özel eğitim mi verdiler yoksa ?
Ben: Biz seni öldürme için gelmedik, bunu unut artık. Bize yardım edebilme şansın var mı ?
Avcı: Tabiiki var ama tehdit olmadığınızdan emin olmalıyım, kimseye boş yere yardım etmem.
Mike: Buradan çıkmak istiyoruz, bu yeterli mi ? Ne zamandır burada yaşıyorsun ?
Avcı: Yaklaşık 4 yıldır, her yeri biliyorum. Çıkışı da tabii.
Mike: Güzel bizi çıkışa götürebilirmisin ?
Ben: Çıkış derken tam olarak nasıl bir çıkıştan bahsediyoruz ? Bu lanet yerden mi yoksa gerçek gün ışığını görebileceğimiz bir çıkış mı ?
Avcı: Evet götürürüm, ve evet gerçek gün ışığını görebileceğin çıkıştan bahsediyorum. 2 yıldır orayı biliyorum, havalandırmaların mühürlü olduğu ve çok güçlü bir savunmayla korunan bir kapısı var. Arkası çıkış, ancak açmak imkansız. Yine de oraya gidebiliriz, eğer isterseniz tabii.
Ben: Evet, bu iyi olur.
Avcı: Güzel şimdi biraz dinlenelim, yarın sizi oraya götürürüm.
Mike: Tehlikeli hayvanlar var dedin, ortalıkla ateş yakıyorsun ve açık alanda mı uyuyorsun ?
Avcı: (Gülüş) Ben buranın en tehlikeli varlığıyım, benim olduğum yere 2 kilometreden fazla yaklaşanlar ancak sizlersiniz. Rahatlayın, korkmanıza gerek yok.
Hepimiz yere bir yere uzandık, ateş yanmaya devam ederken uyumaya çalışıyorduk. Avcı çok garip birisiydi, sırtında kocaman bir çanta vardı. Etrafında halat vb birçok araç gereç vardı. Çok tedarikli birisiydi, yanında matara ve bıçaklar bile vardı. Bize çıkış yolunu verebilirdi, buradan kurtulmayı istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SOKAK
Misterio / SuspensoBir Yazılımcının başına en kötü ne gelebilir ki? İşte bunu göreceğiz, sadece kendinizi satırlara bırakın ve kahvenizi yudumlayın. KARANLIK SOKAĞA HOŞGELDİN!