Her zamanki okul dönüşünde uğradığım büfenin yanına gidip iki çikolata aldım, amcaya parayı uzatıp bir süre bekledim, para üstünü alınca evime doğru yol aldım, kulaklıklar kulağımda, ayaklarım benden istemsiz dans ediyordu, genellikle okul dönüşü rutinim bu oluyordu.
Eve önüne geldiğimde abim Yağız da bisikletini kilitliyordu, onun yanına koşup yanağına zıpladım ve öpücük bıraktım, sevimsizce gülümseyip saçımı okşadı. Kapıyı iki kez tıklattık, bu bizim içeridekilerle anlaşmamız idi, eğer kapı farklı bir şekilde çalınıyorsa demek ki tehlikeli olabilir, komşu da olabilir aslında ama biz yine de önlememizi alıyorduk.
Annem kapıyı bir korkuyla açıp ikimizi kollarımızdan tuttuğu gibi içeri çekti. Yağızla büyük bir şaşkınlıkla annemi izliyorduk, annem salona kadar getirdikten sona babam devreye girdi.
Emin : Çocuklar! Başımız büyük bir bela da.. Ece senin burada kalman hiç uygun değil, kızım.. Derhal İstanbul'a amcanın yanına gideceksin, Yağız sen de bir süre burada kaldıktan sonra kardeşinin yanına gidebilirsin..
Halen daha şaşkınlıkla babamın dediklerini dinliyordum, gerçekten çok saçmaydı.
Ece : Olmaz! İstemiyorum, sizden uzak hiçbir yer bana iyi gelmez..
Yağız : Ece gitmelisin, kardeşim..
Ece : Abi bari sen yapma..
Fazilet : Hepsi senin güvenliğin için kızım..
Annem saçlarımı okşayıp kendine sardı beni, ellerim hava da kalmıştı sarılmamıştım bile. Annem geri çekilir çekilmez ağlayarak odama doğru koştum, arkamdan kapıyı kilitledim. Yeni bir şehir, yeni bir okul, yeni arkadaşlar, bunlar olamazdı, ben bunlara göre biri değildim, değişikliği seven bir kız değilim. Kapım üç kez rengarenk çalındı, bu abim Yağız'a ait bir çalma sistemiydi.
Ece : Git!
Yağız : Lütfen Ece, böyle yapma kardeşim.. lütfen açabilir misin kapıyı?
Ece : Abi git diyorum ya, beni böyle bir kez daha sümüklü sümüklü ağlayarak görmeni istemiyorum..
Yağız : Sana yakışır bir ağlama stili, ya Ece saçmala aç şu kapıyı, kırarım yoksa vallahi..
Oflayarak kalktığım yerden sahte gülümseme ile açtım kilidi, abim içeri girdi hemen, penceremin köşesine gidip sandalyeme oturdum, yanıma gelip karşıma oturdu. Onunla en zevkli bu köşede sohbet etmekti.
Yağız : Orada daha mutlu olacağına eminim, hem ben de geleceğim, bir süre sonra.. Şu atanma işi olsa, hemen orada olacağım..
Ece : Ya abi, bir kere kötü düşünmez mi bir insan?!
Yağız : Yağız'ın lügatın da kötü söz yoktur, güzelim..
Ece : Seni çok seviyorum.
Yağız : Bende..
Abim kollarını açtı, kocaman sarılmamızı gerçekleştirdik daha sonra abimin özel olarak üstümde en çok yapmaktan zevk aldığı şeyi başladı : Gıdıklama!
O gün işte son kahkahalarımı attım bu evde..
/ 2 gün sonra /
Uçaktan indiğim gibi gökyüzüne baktım, güneşin o parıl parıl bana selam vermesi, beni az da olsa mutlu etmişti. Kafamı eğdim ve yürümeye devam ettim, bir süre yürüdükten sonra amcam Hasan ile karşılaştım, beni almaya gelmiş karısıyla. Hep beraber onların arabasına binip evlerine yol aldık, bir evde 2 eş bir çocuk bir de ben yaşayamazdık, benim derhal amcamdan çıkıp yeni bir eve yerleşmem gerekirdi.
***
İşte yeni odam, bembeyaz renklere bürünmüş ama altı karanlıklarla boğuşan basık bir oda. Bavulumu elimden bıraktığımda odadan bir yankı oluştu, bu da beni korkutmuştu, artık her bir ses odada yankılanacaktı. Yavaş yavaş içeri sokuldum, eşyalarımı tek tek yerleştirdim, kıyafetlerim için uygun sanki hazırlanmış bir dolaba sığdırdım. Baş ucumdaki iki masadan birine ağabeyimle kendi fotoğrafımı koydum, diğer tarafa annem ve babamla olan fotoğrafımı koydum. En acısı da onları şimdiden çok özlemiş olmamdı.
Hasan amca, kapıyı tıklatarak içeri girdi, elinde yeni okulumun kıyafetleri vardı.
Hasan : Bunlar senin için.. inşallah üzerine uyar.
Ece : Teşekkür ederim, uyar amca, iyi geceler..
Hasan : Sana da..
Amcam odadan çıkar çıkmaz, yatağa oturup ofladım.
***
Ve büyük gün, yeni okulumla tanışmaya gidiyordum, resmen mahşer günü gibi hissetmeye başlamıştım, aptalca fikirler sunuyordum belki güzel şeyler olacaktı, belki de istediğim sevgili modeli burada olacaktı, yine saçmaladım, işte ben Ece, hep saçmalıyorum, nerede kaldı öyle erkekler, hey gidi eskiler..
Kolejin kapısından giremeden önce ismi gözüme takıldı, kafamı iyice kaldırıp bastıra bastıra okudum.
Ece : EGEMENLER KOLEJİ!
Gözlerimi kısıp dudaklarımı yaladım. Bekle beni Egemen koleji, benim olacaksın..
Adımımı atar atmaz biriyle çarpıştım, bir kızdı. Sinirle üstüme yürümeye başladı, çirkef..
Hazan : Ne yaptığını sanıyorsun sen ya, önüne neden bakmıyordun?!!!
Ece : Şey..ben burada yeniyim.. sadece..
Hazan : Seni dinleyemeyeceğim, çömez! Senden daha önemli işlerim var.
Çömez ha? Gösteririm ben sana çömezi şimdi. Kız tam gidiyordu ki saçından tutup elime doladım, saçlarını, acıdan inlerken onu kendime çektim ve gözlerime bakmasını sağladım.
Ece : Kimmiş çömez?!!
Hazan : Bırak saçımı aptal!
Ece : Nedenmiş?!
Hazan : Hayatının en büyük hatasını yapıyorsun şuan!!
Ece : Niye? Hem senin gibi egolu insanları indiriyorum..
Hazan : Bırak beni!!
Ve bir erkek sesi duyuldu, sert keskin bir ses!
Sinan : Bırak onu!!
Gözlerim onun gözlerini bulunca durdum, ellerim istemsiz çekildi, kızın saçlarından, o bana alayla bakıyor ben ona farklı bakıyordum, gerçekten nasıl baktığımı bende bilmiyordum..
Yanımdaki kız bir anda saçlarımdan tutup çekti ve yere doğru diz çöktürdü, çantam yere düşmüş dağılmıştı. O çocuk yaklaştı yanıma ve çeneme dokunup gözlerimin içine baktı.
Sinan : Egemenler Kolejine Hoş Geldin!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koleje Hoş Geldin
Fiksi PenggemarEce, ailesinin baskısı ile İstanbul'a gönderilir, yeni bir hayata başlamak Eceye göre değildir. Memleketinden kopması, ailesinden ayrılması onu üzüyordur ama mecburdur. Babasının düşmanlarından uzak bir şehirde yaşayacaktı artık Ece ve gittiği kolej...