δύο

3.8K 338 346
                                    

Ve... Sonuç olarak yapmıştım.


•   ★   •


O çatlak kadının dediğini yapmıştım. Bakugou adındaki serseri tam olarak arkasında saklandığım ağacın önünde duruyordu. Bitirmiş olduğu teneke sodayı buruşturup önünde duran, kendilerini Bakugou'nun arkadaşı sanan bir grup eziğe, fırlattı. Ondan aşırı nefret ediyordum. Benim için önemli olan bir arkadaşıma, Midoriya'ya sürekli bulaşıyor, onunla durmadan uğraşıyordu fakat Midoriya kendisini savunamıyordu bile.

Ellerim arasında tuttuğum bebeği sinirlendiğim için istemsizce sıkmıştım. Hadi bakalım yaşlı kaçık ne kadar sallamış? Bebeği önüme aldım ve vücuduna küçük bir yumruk geçirdim. Fakat bana göre küçük olsa da onun için biraz büyüktü.

"Ugh!" Ağacın arkasından acı dolu bir inleme doldurdu kulaklarımı. Bakışlarımı oraya çevirdiğimde sarışın pisliği yerde karnını tutarken gördüm.

"Bakugou! İyi misin, adamım?" Yanındaki zavallılar eğildiler ve Bakugou'nun kollarından tutup onu havaya kaldırmaya çalıştılar.

"Kes sesini, dokunma bana!" Sesi yüksekti. Böyle bir durumda bile pislik olmaya devam ediyordu.

Elimdeki bebeğe baktım. Sadece bir şans olmalıydı. Fakat kontrol etmekten zarar gelmezdi. Bebeğin sol bacağını kavradım ve çevirdim. Bir süre böyle tuttum ve olacakları izlemeye başladım.

Yine o acı dolu inleme... Bakugou'yu yerde acı içinde sol bacağını kavrarken gördüm. Acıdan dolayı alnında ter damlaları oluşmuştu ve gözlerini açamıyordu Kendilerini onun arkadaşı sayan ezikler ise Bakugou'yu arkada bırakıp ortadan kaybolmuşlardı. Ne bekliyordun ki? Hiçbiri erkeksi değil. Sadece onların söyleyemediklerini korkusuzca söyleyebiliyor diye etrafındaydılar. Kendilerini güçlü sanıyorlar. Kavradığım bacağı serbest bırakınca Bakugou'nun kıvranışları son bulmuştu. Etrafındakiler müdahale etmeye kalkışsa da Bakugou çoktan ayağa kalkmıştı ve elini kullanarak kalabalığı yarmış, ortadan kaybolmuştu.


•  ★  •


Fakat... Daha büyük bir sorun var. Bu gerçek olabilir miydi...? Bu bebek gerçekten... Tanrım, o yaşlı kadın haklıydı...

Ayaklarım, beynime söz hakkı tanımadan yaşlı kadının dükkanına doğru yol almıştı bile. Hızlıca kapıyı açıp gözlerimle içeriyi taradım. Tanıdık bedeni görünce beni fark etmesi için bir kaç sahte öksürükle boğazımı temizledim. 

"Haklıydın. Lanet olsun ki haklıydın!" Kıs kıs gülmeye başladı. Sanırım hoşuna gitmişti. "Peki... Bunu nasıl düzelteceğim?" Aslında canım sıkıldıkça Bakugou'ya işkence etmek fena sayılmazdı. Sonuçta başkalarına çektirdiklerini kendi de çekseydi böyle biri olmazdı. Fakat lanetli bir bebeği yanımda taşımak tamamen kan dondurucu bir olaydı.

"Bu konuda çok bilgim yok fakat denilene göre," nefesini dışarı verdi ve cümlesine devam etti. "O kişinin senden hoşlanması ile büyü ortadan kalkıyormuş." Zar zor yutkunabildim. Bakugou'nun benden hoşlanmasını sağlamak tamamen...

OLANAKSIZ!

"Uh... Şimdi sıçtım." Sırtımı patpatlayıp raflardaki diğer kitaplara göz gezdirdi.

"Ayrıca bebeği yanında taşımak zorundasın," diye ekledi. 

"Ah, hadi ama! Neden böyle saçma bir şey yapayım?"

"Uzağında tutarsan, bağlandığın kişinin vücudunda bazı mor izler belirir." Sanki umurumda. "Bu tamamen senin sorunun. Eğer sarışın çocuk kötü ve ciddi bir konuma gelirse geri dönüşü olmaz."

"T... Tamam..." İçimden kendime defalarca kez sövüyordum. Ne diye dokunuyorsun ki elin büyülü oyuncağına?!

Bebeği, sırt çantama atıp dükkandan büyük adımlarla çıktım ve evime doğru ilerlemeye başladım. Daha önce hiç bu kadar ter döktüğümü hatırlamıyordum...







Öhm başka bir şey içinde dökersin de nys .s

Ben niye böyleyim :d

V.o.o.d.o.o  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin