εννέα

2.4K 264 116
                                    

Kirishima'dan

"Yani... Onunla yakınlaştığını mı söylüyorsun." Karşımda oturup çayını yudumlayan yaşlı kadını başımla onayladım. "İnanasım gelmedi." Dudaklarımı birbirine bastırdım ve başımı aşağı yukarı salladım. Benim bile inanasım gelmiyordu.

"Garip, biliyorum..." fısıldadım. Önümdeki fincanı ağzıma götürürken. Bebeği aldığım yerdeki kadının dükkanına gelmiştim.

"Bu sanırım iyi bir şey... Büyünün kalkması için sana gönlümü kaptırması lazım." Kırık bakışlarımı parmaklarıma sabitleyip parmaklarımla oynamaya başladım. Bu bana hâlâ imkansız geliyordu.

Yine de denemem gerekiyordu. Çantama uzandım ve elimi içine attım. Fakat... Bebek burada yoktu.

"Yo- Hayır!" Yüksek çıkan sesime karşılık yaşlı kadın şaşkın bakışlarını bana çevirdi. Çantamı iyice kavrayıp bütün kitaplarımı dışarı çıkardım. İyi bakmam gerekiyordu. Burada bir yerlerde olması gerekiyordu...

"Ne oldu?" Yüzümdeki endişeyi fark edince omzuma dokundu.

"Burada yok! Oyuncağı bulamıyorum!" Panik olmuştum ve ellerim titremeye başlamıştı. Nereye koymuş olabilirdim ki?

Çantamda değildi. Onu bir yerde bırakmış olmalıydım. Ya da ona sarılırken düşürmüş olmalıydım. Burada söz konusu Bakugou'nun hayatıydı ve benim yüzümden başına kötü şeyler gelebilirdi.

Düşürdüğüm kitaplarımı çantama tıkıp çantayı sırtıma aldım. Adımlarım dükkanın çıkış kapısına vardığımda yaşlı kadın beni durdurdu,

"Hey! Nereye? Yağmur yağıyor!" Bunu umursayacak durumda değildim. Kapıda ki çan çalarken kendimi dışarı attım.

Bardaktan boşalırcasına yağan yağmuru es geçip takıldığımız yere geldim. Yağmurdan dolayı ıslanmış ve çamur olmuş çimlere dizlerim üzerinde doğruldum. Her yere baktım fakat bebekten eser yoktu. Yağmur durmuştu bir süre sonra. Aramaya böyle devam ettim.

Yine de bulamamıştım. Hapşırıklarım artmıştı ve üşümeye başlamıştım. Titreyerek yaşlı kadının büyücü dükkanına girdim. Bana havlu ve içecek sıcak bir şey vermişti. Ayrıca azar işitmiştim. Bana çok kızmıştı.

"Yapacak bir şey yok..." dedi umutsuzca. "Bebeğin senden uzakta kalmaması lazım. Yoksa dediğim gibi vücudunda bazı mor izler belirir." Sıkıntıyla saçlarıma geçirdim parmaklarımı. Benim hatamdı bu. Hava kararmaya başladığında dükkandan ayrılıp eve yol aldım.

O halde... Büyünün ortadan kalkması için biraz büyük adımlar atmalıydım.

Bakugou'dan

Aynanın karşısına geçtiğimde göğsümde ve karnımda oluşan hafif belirgin morarıklıklara anlam veremedim. Acımıyordu, aslında bir hissiyati yoktu. Fakat tuhaftı. Üzerime okul gömleğimi ve pantolonumu geçirdim ve ağzıma birkaç küçük şey atıp evden çıktım.

Okula vardığımda omzumda bir el hissettim. Başımı o tarafa çevirdiğimde beklediğim kişiyle karşılaştım. Kirishima duruyordu. Fakat her zaman ki neşeli ya da canlı ifadesi yüzünde yer almıyordu bu sefer. Endişeli ve korkmuş görünüyordu.

"İyi misin?" sordu elini alnıma bastırarak. Birkaç adım uzaklaştım ve araya mesafe koydum. Ne oluyordu?

"Ne yapıyorsun? Dokunmasana!" Elini yakalayıp kendimden uzaklaştırdım. Ellerim yakasına gitti ve onu sıkıca kavradım.

Sırtını yakınımızda ki duvara sertçe ittirdim ve kaşlarımı çattım. Yanımda kalmasına izin verdim diye arkadaşım olacak değildi ya. Fakat gözlerinde ki endişe kaybolmamıştı. Korkuyu göremiyordum sadece saf endişe vardı. Ellerimi gevşettim ve serbest bıraktım. Beni hor mu görüyordu?

Etrafına bir göz attı. Kimsenin olmadığı bir anda elimi yakaladı ve beni erkekler tuvaletine sürükledi. Bir kabine girdik ve beni kapıya yaslayıp elleri hızlıca gömleğimin eteklerini yukarı sıyırdı. Beklemediğim bir hareket olduğu için şaşırmıştım ve gömleğimi aşağı çekmeye çalıştım.

"Niyeti bozdun sen de ama ya!" Sesim yüksek çıkmıştı. Bu yüzden yaklaşıp elini ağzıma bastırdı ve sesimin dışarı çıkmamasını sağladı. Elleri tekrar gömleğimi yukarı sıyırdığında sesimi çıkaramamıştım ve hareket etmeyi kestim. Gözlerimi kapatıp bitirmesini bekledim. Yüzüm yanıyordu ve ortam çok boğucuydu.

Karnımdaki ve göğsümdeki izleri fark ettiğinde yüzünde üzgün bir ifade sezdim. Gömleğimi düzeltti ve üzeri kapalı olan klozete oturdu. Parmakları yüzünü kapatıyordu.

"Üzgünüm," dedi sessizce. Hareketlerine anlam veremiyordum. Garip davranıyordu...

"Ne... Neden ama?" Kalktı ve ellerimi sıcak elleri arasına aldı. Dar kabinde fazla yakındı ve nefesini rahatlıkla hissedebiliyordum. Alelacele kabinden çıktım ve kendimi dışarı attım. Daha önce bu kadar utanç verici bir durumda bulunduğumu hatırlamıyorum.

Fakat başım dönmeye ve vücudum ağırlaşmaya başlamıştı. Sanki bacaklarım beni daha fazla taşıyamıyor gibiydi. Yere çökmeden önce birisinin kolumun altına girdiğini hissettim. Kirishima'nın endişe dolu ifadesiydi gözlerimi kapatmadan hemen önce gördüğüm şey.

V.o.o.d.o.o  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin