δεκαέξι

2.3K 261 200
                                    

Bakugou'dan

Önümde oturup tostunu yiyen kızılın arka yakasını tutup kendime asıldım. Oturduğu bankın arkası olmadığı için geriye, yere, düşmüştü. Hızla toparlanıp ayağa kalkmaya çalışırken yumruğumla kahkahamı bastırmaya çalışıyordum.

"Ha? Şey, merhaba!" dedi tostunu bankın üzerine bırakıp üzerini silkelerken. Muhtemelen ona 'Bir daha benimle konuşma' tarzında bir cümle kurduğum için şaşkındı. Başımla ona selam verdim ve yanına oturdum. Tostunu tekrar eline alı ve yemeye başladı.

"Bir şeye açıklık getirmek için geldim," dedim sessizce. Ona hâlâ sinirliydim ve araya mesafe koymalıydım. Başını bana çevirdi ve aşağı yukarı salladı. "Beni neden öptün?" Kaşlarımı çatıp sorduğumda öksürmeye başladı. Öksürükleri kesildiğinde ağzındaki lokmayı da yutmuştu böylece tostu bitmişti.

"B... Ben..." Fakat devamını getirmedi. Yine de ne diyeceğini biliyordum. En azından söylemesini hızlandırmalıydım.

"Sorun değil, anlıyorum." Bakışlarımı karşımızdaki kiraz çiçeği ağaçlarına çevirdim. "Benden hoşlanıyorsun." Pembe çiçek yaprakları yavaşça aşağı doğru düşerken bakışlarım tekrar Kirishima'nın bakışlarını buldu. Şoktan hareket edemiyordu. 

Ayağa kalktı ve ellerini havada sallayıp birkaç adım geriye gitti.

"Ö... Öyle bir şey yok! Yanlış anladın," dedi soğuk terler dökerek. Ayağa kalktım ve kaşlarımı çatıp sesimi yükselttim. Benimle oyun mu oynuyordu o?

"Neden o halde?! Sence lanet olası bir oyuncağa mı benziyorum?!" Sesini çıkarmadı. Öylece ayaklarına baktı. Başını yavaşça kaldırdığında yüz ifadesi ciddileşmişti. "Söylesene."

"Her şeyi anlatacağım," dedi bana yaklaşıp ellerimi kavrarken. Sıcak ellerini hissederken banka geri oturdu ve beni de yanına oturttu. Sinirle ellerimi ondan çektim. 

"Dökül." Tedirgin bir ifadeyle derince nefesini dışarı verdi. Cümleleri toparlamaya çalışıyor gibiydi. Birbirine kırpıştırdığı kirpiklerine takıldı gözlerim. Alt tarafı beni sevdiğini söyleyecekti. Neden uzatıyordu ki bu kadar?

"Büyülü bir bebek kullanıp sana zarar verdim." Tek nefeste söylediği cümleyle gözlerini sımsıkı yumdu. 

"Ha...?" Gözlerini aralayıp ellerimi tekrar yakaladı. Bu sefer geri çekmek yerine 'Anlamadım?' dercesine baktım.

"Biliyorum! Biliyorum, inanması güç. Fakat... Senin üzerinde bir voodoo bebeği kullandım. Ama yanlışlıkla oldu! Yemin ederim!" Neler söylüyordu...? 

Hem bunun beni öpmesiyle ne ilgisi vardı ki?

"Voodoo?" Dudağını kemirmeye başladı ve titreyen elleriyle daha da sıktı ellerimi.

"Bir tür Yunan büyüsü." Telefonunu cebinden çıkarıp internete girdi. Parmaklarını klavyede gezdirdikten sonra bana birkaç resim gösterdi. "Bebek yanlışlıkla seninle bütünleşti. Bu yüzden ona zarar geldiğinde senin canın yandı." Bu biraz kafa karıştırıcıydı fakat anlıyor gibiydim.

"Şu mor izler..." İşaret parmağımla karnımı işaret ettiğimde başını aşağı yukarı salladı.

"Evet! Bebek benden uzaklaştığında da vücudunda mor izler belirdi. Ateşin çıktı ve güçsüzleştin." 

Banktan hızlı bir hamleyle kalkıp yakasını tuttum ve ayağa kaldırdım. Kısaca başıma gelen şeylerin sebebi bu kızıl salaktı. Onu öldüresiye dövmem gerekiyordu...

Fakat yapamıyordum. Yumruğum ona gitmeyi reddediyordu. Ona vuramıyordum.

Yakasındaki elimin üzerine koydu sıcak elini. Başını aşağı yukarı salladı ve gelecek olan yumruğa hazırladı kendisini. 

"Kim olsa sinirlenir. Ödeşmemiz gerekiyor. Karşılık vermeyeceğim," dedi sessizce. Yakasındaki elimi gevşettim ve banka ittirdim. Tek kelime etmeden yanına oturdum. Bir şey yapmadığımı fark ettiğinde şaşırmıştı. 

"Soruma cevap vermedin," dedim dirseklerimi dizim üzerine koyup eğilirken. "Beni... Neden öptün?" Parmaklarını saçlarına geçirdi ve sıkıntıyla karıştırdı. Duyacak olduğum şeyler canımı yakacaktı, biliyorum. Yine de bilmem gerekiyordu.

"Büyünün ortadan kalkması için," Yani beni sevdiği için değil. "Seni kendime aşık etmem gerekiyordu." Başarmıştı da.

Yanan göz kapaklarımı birbirine bastırıp ayağa kalktım ve arkam ona dönük bir şekilde fısıldadım,

"Pisliksin." Daha sonra adımlarımı evime yönlendirip oradan uzaklaştım. Boşu boşuna heveslendiğim için ondan çok, kendimden nefret ediyordum. 

Hep bu yüzden kaybederdim zaten. Olmayacak şeylere umutlanırdım. Bu yüzden acı çekerdim.





V.o.o.d.o.o  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin