- Ben geldim anne. En son yanına uğradığımda sana ne kadar mutlu olduğumu anlatmıştım oysa şimdi kalbim... Şu an yanımda olup saçlarımı okşamanı ne çok isterdim, gözyaşlarımı akıtan insanı görmediğin, tanımadığın için mutlu olmalıyım belkide? Anne. Sen bensiz oralarda mutlusun, değil mi? Arkanda bıraktığın oğlunun beceriksiz bir adam olduğunu görüp üzülüyor musun yoksa?
Dizlerinin daha fazla bedenini taşıyamayacağını anlayınca arkasındaki ufak banka oturdu Jongin. Gözyaşları sağanak gibi akıp sözünü her kestiğinde nefes almak umuduyla sarıldı yeniden cümlelere.
- Anne... Bunu senden başka anlatacak kimsem yok, affet beni... Ama dayanamıyorum artık. Gururun olduğu olduğu yerde aşk topallar demiştin ya hani. Ben onun için gururumu çöpe attım. Ben onun için... Mutlu olmak istedim sadece, yıllar sonra yeniden kalbimin heyecanla çarpmasını sağlayan adama her şeyi itiraf edip onun olmak istedim. Cehenneme gideceğim bu yüzden, değil mi anne? Küçük bir çocukken gurur duyduğun bu adamla şimdi de gurur duyar mıydın anne? Aşkı için çabalamaktan korktuğu için cezalandırılmış bir oğlun var. Karşına onunla gelmeyi çok istedim, onun benim olmasını da. Anne... Kalbimin bu kadar acıması doğru mu?
Gözyaşları ve mırıldanmaları uzun süre devam eden Jongin oturduğu bankta sızıp kaldı.
~~~
Yüzünde gülümseme ile terk etti Yixing ile yanındaki kadın kafeyi. Bahçedeki masalardan birinde onları izleyip arkalarından burukça gülümsedi Sehun. Açıkça durması gerektiği yeri göstermişti karşısındaki adam. Gerçi hiçbir zamanda ilgisine cevap vermiş sayılmazdı ama bu hareketi çok canını sıktı. Kafede üç dört müşteri vardı ve hallerinden memnun görünüyorlardı. Etraflarında çiçek peşindeki kelebekleri andıran hareketlerle süzülen Baekhyun biraz yüzünü güldürdü.
"Bugün yeteri kadar hırpalandım" ayaklanıp arabasına atladı. Parmakları, üzerine saldıran soğuk rüzgarlarla cilveleşirken Sehun radyoda çalan şarkıyla uzaklara dalmıştı. "Yarın yeni bir gün, yarın benim günüm."
Sol ayağı biraz daha ağırlığını hissettirirken pedal üzerinde, parmakları rüzgar yerine saçları arasında geziyordu.
Geniş yollarda arabasıyla hızla giderken aklına çakılı kalan gözler canını sıktıkça hızını biraz daha arttırdı. Sonunda pes edip arabasını kenara çekti. Kafasında binlerce sözcük uçuşurken dışarıya iletmek istediği tek bir cümlesi yoktu. Arabasından inip yürümeye başladı. Üzerine sim atılmış gibi duran koyu siyah şehrin kendisine ne kadar yabancı olduğunu şaşırarak fark etti. Ne zamandır geçmemişti bu sokaktan?
Etrafta dans eden genç kızlar, elindeki broşürleri uzatıp reklam yapan adamlar ve boğucu müzik seslerinden kaçarcasına yoluna devam etti. Telefonunun titremesiyle yeniden tanıdık bir ses duydu. Baekhyun'a kafeyi kapatmasını rica edip yoluna devam etti. Bu yabancı olduğu yer, belkide yeniden kendisini bulmasını sağlayacaktı. Bütün gece vazgeçmeden dolaştı durdu ama yorgunluk ve baş ağrısından başka bir şey yaklaşmadı yanına. Sonunda vazgeçip arabasına bindi ve evine döndü.
Sabah erken saatlerde uyandı, arada bir olan o muhteşem duygu üzerindeydi bu sabah. Nedenini bilmediği bir mutluluk hissiyle dolup taşıyordu. Donghae onu böyle ilk gördüğünde "Dün gece yanına melekler uğradı, bütün gece sana şarkı söylediler" demişti. Mutluluğunu gölgeleyemeyecek bir hüzün çöktü gözlerine ama eskisi gibi acıtmadı. Hazırlanıp dikkatle baktı bedenine. Biraz kilo vermiş beli incelmişti sanki, "neyse ki yüzün çökmemiş " diyerek aynadaki yakışıklıya göz kırptı.
Dakikalar sonra kafenin merdivenlerinde kendisini bekleyen adamla karşılıklı gülümsüyorlardı. Yixing güneş gözlüğünü çıkarıp göz kırptı. "Bugün oldukça farklı görünüyorsun, yoksa Jongin ile mi buluşacaksınız?" Yüzündeki güneşli günlerde esen serin meltem rüzgarları yerini hırçın tayfunlara bırakırken açtı kapıyı Sehun. Çantasını tezgaha bırakıp mutfaktaki makineleri açtı. Yixing her zamanki masası yerine Sehun'u tam karşısında görebileceği bir masaya oturdu. "Kafenin açılış saatlerini ben bekleyeyim diye mi geciktiriyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çikolata Kahve / Sekai ✓
FanfictionHayallerimde ki pastayı benim için yapar mısın? Oh Sehun pastalarının içine hikayeler sıkıştıran bir pasta şefi Kim Jongin ise sahip olamadığı hayallerini ona devreden ateşli bir aşık. Sıradaki pasta çilekli olsun mu?