15. Dilim

982 72 39
                                    

Jongin  hazırlattığı belgeler elinde dayandı kafenin kapısına. Günler sonra göreceği Sehun'un yaşattığı his kalbini sıkıştırırken avuçları terlemekte ısrar ediyordu.

Sabahın erken saatleri olmasına rağmen birçok masa dolmuştu. Gülümseyerek gelen Kris'in gülümsemesi yüzünde dondu, eliyle masalardan birini işaret ettiğinde ise soğuk tavırlarını sesine de yansıtan Jongin, Sehun'u sordu.  

Pencere kenarındaki masalardan birine oturan Jongin kendisine bağlı olmadan ritmik hareket eden ayağının sabit durması için eliyle dizlerine baskı uyguladı. Ancak dizlerinin sakinleşmesi yüzünden vücudunun yaşadığı gerginlik dudaklarına yansımış, sürekli dudaklarını kemirmeye başlamıştı.

Gelen giden olmayınca kafasını mutfağa doğru uzattı ama kapalı kapı yüzünden kimseyi göremedi. Az sonra genç garson gülümseyerek yanına geldi ve kendi yaptığı soğuk içeceklerden birini ikram etti. Cevap bekleyen gözleri görmezden gelerek uzaklaşmaya başladığında Jongin toparlandı. "Patronuna onu yukarıda beklediğimi söyler misin? Gerekirse bütün gün bekleyeceğimi de iletmeyi unutma."

Merdivenleri üçer beşer çıkarken Sehun'un bu hareketine en azından tepki göstermek için anında geleceğinden emindi. Odanın içine girdiğinde burada geçirdiği son anıyı hatırladı, Sehun ile geçirdiği keyifli dakikaları.

Masanın üstüne verdiği ağırlığı ile pencereden içeriye süzülen güneşin tadını çıkardı. Bugün aklındaki soru işaretlerini görmezden gelecek, yeniden Sehun ile bir bağ kuracaktı. Kolundaki saate baktığı her an biraz daha yüzündeki gülümsemeden bir ışıltıyı kaybetse de beklemekten vazgeçmedi. Batan güneşin bütün sıcaklığını kaybetmesi gibi o da enerjisini bir anda kaybediverdi.

Sonunda çantasının içinden hazırladığı dosyalardan birini çıkarıp masaya koydu.  Üzerine de çekmeceden aldığı bir kâğıda not yazdı. "Kafenin kontratına uygun davranmadığın için oluşan sorunlardan dolayı mekân işletmenliğin tehlikede! Hayallerini kaybetmemek için beni bul..."

Merdivenlerden inerken Baekhyun'u fark etti. Kızgın bakışlarının sebebini anlasa da yaralı olanın kendisi olduğunu görmesini bekledi. Sonunda dayanamayıp sarışına yanaşarak;  "Ne olursa olsun onunla konuşmam lazım. Yardım et, son bir kez olsun yardım et..." diye fısıldadı.

Baekhyun sert bir hareketle kolunu çekip çıkışa yürümeye başladı.

- Kris-ah çıkıyoruz! Bu gece kafeyi bu ahjushi kapatacak!

Genç garsonun ters bakışlarına karşılık yüzündeki gülümseme ile el salladı Jongin. Kızgın bile olsa Baekhyun'un yanında olduğunu bilmek hoşuna gitti, biraz olsun güvenini tazeledi.

Mutfaktaki tıkırtılar azaldığında tıklattığı kapıyı iterek içeriye girdi Jongin. Boğazında yutkunmanın verdiği derin dalgalar salınırken o alnından boşalan terleri göstermemek için çabalıyordu. "Artık konuşabilir miyiz? Uzun zamandır görüşemedik."

   

Ağzından çıkan cümleler... İçinden okkalı küfürler savuruyordu kendine. Yoğunlaşan işleri yüzünden görüşmezlik etmemişlerdi ki, o başka bir adamla flört ettiği için ona saldırmıştı, tecavüz... Garip bir ilişkileri olduğu doğruydu ama ona tecavüz denemezdi, sadece kendisine ait olduğunu unutan karşısındaki genç adama içindeki aşkı anlatmak istemişti. Onu nasıl tutkuyla sevdiğini...

Kafasını kaldıramadan geçirdiği dakikaların ardından ayaklarının ucunda duran ayakları gördü. Kendi içinde yaşadığı sorgulama durumunda Sehun yanına kadar gelmişti. Önceden olsa bir bakışını bile ne kadar uzaktan hissederdim oysa diye iç çekti.

Çikolata Kahve / Sekai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin