14. Dilim

995 71 64
                                    

-Seni burada göreceğimi hiç düşünmezdim Sehun shi.

Sehun raftaki konserveye uzanmaya çalışırken duyduğu ses şaşırtmıştı. Alışveriş arabasına aldıklarını yerleştirip selam verdi. Tao giydiği beyaz gömlek ile fark edilmeyecek gibi değildi. "Hafta sonu için mi geldin bu tarafa? Saçma bir soruydu değil mi, bir insan başka neden buralara gelsin ki?"

Sehun gülerek başıyla onay verdi. Sayfiye yeri olarak adlandırılabilinecek bu bölge çok güzel olsa da yaşamak için can atılacak bir yer değildi. Arada nefes almak için kaçan zengin sınıfına hitap ettiği belliydi. Tao ile sohbet ederek alışverişlerini tamamladılar. Sehun'un selam verdikten sonra yürüyerek uzaklaştığını gören Tao'nun yüzü aydınlandı. Arabasını çocuğa yaklaştırıp açık camdan seslendi. "Yerleşim yerleri burada sadece sahildedir. Senide bırakayım hadi gel." Sehun teşekkür ederek bindi arabaya. "Düşündüğümden erken gidebilirsem kahvaltısını yatağa bile götürebilirim. Şımarmaz umarım." düşüncesiyle gülümsedi.

Tao yanındaki çocuğun sırıtarak daldığı düşünceleri merak ediyor, elinde olmadan sık sık yüzüne bakıyordu. Onun yüzündeki gülümseme ile şekil alıyordu kendi yüzündeki gülümsemede.  Sehun aklındaki düşüncelerden sıyrıldığında lüks evlerin bulunduğu sokağa girmişti araba. "Kim bilir belki de komşu çıkarız, kahveni içmek için rahatsız edebilirim değil mi?"  Tao gözü yoldayken kurduğu cümleyle yanında oturan çocuğun kendisine olumsuz cevap vermeyeceğinden neredeyse emindi. Onun cevap vermesine fırsat vermeden devam etti. "Keşke dün karşılaşsaydık, akşamki dolunayda sahilde tek başıma dolaşmak zorunda kalmazdım."

Sehun şaşkın karşısındaki adama bakarken bunun bir dilek mi yoksa laf çarpma mı olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son anda eve ulaştığını fark edebildi. "Geldik, burada ineyim ben." Olabildiğince soğuk çıkan bu sesine kendisi de anlam veremezken yüzünde her zaman ışıldayan gülümsemede  yer bulamamıştı. Arabadan indiğinde davranışına kızdı. Kendisine iyilikten başka bir şey yapmayan bu adama karşı bunca tepkili olmasını kendisine yakıştıramadı. Direksiyon hizasına eğilip teşekkür etti yeniden adama.  Tao arabadan inip bileğinden yakaladı çocuğu. Balkonda kendilerini izleyen adamın tanıdık olduğundan emin konuşmayı uzattı.

Sehun'un az önceki soğukluk için özür dilercesine verdiği aşırı tepkiler balkondaki adamın ortadan kaybolmasına neden olmuştu. "Yeniden karşılaşmamızı şansa bırakmayalım" diyerek araca binip uzaklaştı Tao.

Sehun oyalanmaya son vererek içeriye girdi. Tezgâha aldığı malzemeleri yerleştirirken merdivenlerden inen  Jongin yüzünden kahvaltı hayali yeniden bahçeye taşındı. Geçirdikleri gecenin ardından beklenmeyen bir enerjiyle arkasını dönüp bir koltuğa oturdu Jongin. Sehun'un şirinlik yaparak eşyaları yerleştirmesine aldırmadı, sonunda yanına gelen çocuk kanlar içindeki eli gördüğünde ters giden bir şeyler olduğuna emin oldu.

- Ne oldu, elin hiç iyi görünmüyor. Bekle biraz, ilaçlar nerede?

 Sehun elinde kâğıt havluyla yarayı temizleyerek akan kanı durdurmaya çalışırken sinirle uzaklaştırdı Jongin onu. Sonunda sessizliğini bozup ayaklandığında;

- Ne zaman çıktın evden? O adamla ne zaman buluştunuz ha! Uyumadan sürekli nöbet mi tutmalıyım senin yanında, nasıl bir an bile boş duramıyorsun ha. Nalet olsun Sehun, gözlerimi kapatırken bile sana güvenemez miyim? Etrafındaki bütün adamlara kur yapmak zorunda mısın? Beni delirtmeden durmayacak mısın?

- Sen ne diyorsun, çok sinirlisin. Sonra konuşalım bunu, saçmalamayı kessen iyi olacak.

Karşısındaki adamın kan içindeki elini bırakıp geri çekildi. Ne şirinlik yapabilecek ne de olanları anlatacak haldeydi. Mutfak tezgâhına yöneldiğinde sertçe çekip duvara yapıştırdı bedenini sinirli adam.  Gözleri birbirine  nefretle bakarken Jongin tıslayarak yaklaştı " İstediğin daha fazlasıysa, istediğini vereceğim. "

Çikolata Kahve / Sekai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin