19. Dilim

885 72 25
                                    

- Ne yapmaya çalışıyorsun, sana benden uzak durmanı açıkça söyledim. Artık sana dair bir şey yok bende.

İçimden bütün geçenleri haykırmak gelse de hiçbir şey yapmadan sırıtarak beni izlemesi bunun bir anlam ifade etmediğini gösteriyordu. Eskiden olduğu gibi benimle kafa buluyordu işte, ona aşkımı ilan ettiğimde de bütün tepkilerimi izleyip sonra harekete geçmemiş miydi?

"O adam, dün seni yanımdan alıp sürükleyerek götürdüğünde anladım ki benden hala çekiniyor. Demek ki hala senin için neler ifade ettiğimi biliyor  ve buna katlanamıyor. Yani ne kadar inkâr etsen de beni görünce aklına gelen düşünceler kalbinin hızlanmasını sağlıyor, şimdi olduğu gibi."

Gözlerim hapsedildiği o harelerin kontrolündeyken göğsümün üzerinde dolaşan parmaklarını hissettim. Söylediği gibi kalbim az sonra kanatlanıp uçacak gibiydi, ama buna sebep olan sıcak duygulardan ziyade buz gibi hislerdi.

Bedenimin hâkimiyetini ele geçirir geçirmez ilk yaptığım şey ondan bir kaç adım uzaklaşmak oldu. Nefesinin sıcaklığı lanet geçmiş günlerden güzel hatıraları çıkarıp önüme seriyordu. Oysa şu an bu anılar en son ihtiyacım olan şey bile değildi.
"İstediğini yaptım. Ne söyleyeceksen söyle de bitsin bu işkence."

"Tamam, söylüyorum. Sehun seni seviyorum. Yokluğunda en çok neyi düşündüm biliyor musun? Sen yokken ben kremasını kaybetmiş bir pandispanya gibiydim. Tek başıma da var olabilirim ama sen yokken hep eksik ve tatsız kalıyorum."

"Hah! Bir pastacının gönlünü bu safsata laflarla mı alıyorsun? Bir de şu çiçekte ki şiir var elbette."

"Bir zamanlar severdin bütün şiirlerimi."

"Aşka âşık bir şairin şiirleri olduğunu anladıktan sonra değişti düşüncelerim."

Bakışlarıyla zırhımı delmeye çalıştığı belliydi. Yüzündeki ifadenin altıda hangi düşüncenin yattığını görebiliyordum neredeyse. Onun fantezilerine daha fazla malzeme olmadan basamaklardan çıkıp kafeye girdim.

Kafedeki bir kaç müşteriyle ilgilenen Kris huzursuzca yanıma geldi. "Bu adam aslında o değil mi? Birlikte pasta yaptığın kişi yani?"

Her şeyi hatırlamak zorunda mısın diyemediğim için gözlerine bakıp susması gerektiğini anlamasını sağladım. Oysa kafasını sağa sola sallayıp dibindeki yeni boşalmış masayı silmeye başladı. Uzun zamandır göremediğim müşteriyi sorunca aynı bakışlara maruz kaldım.

Çok yoğun bir döneme giriyormuş bu nedenle evde bile çalışması gerekiyormuş. Kafeye gelmesini bırak telefonla bile konuşamıyormuş artık. Aceleyle içinde tuttuğu şeyleri ortaya dökerken şaşkın gözlerle ona baktığımı görünce anladı kırdığı potu. Elbette bu müşteriye karşı bir ilgisi olabilirdi ancak bizim ufaklık çoktan harekete geçmişti bile. Bir dakika evde derken?

"Yani çıkıyorsunuz o bayanla."

"Çıkmak diyemeyiz ama sık sık bir araya geliyorduk diyebiliriz."

Giderek kızaran yüzü çok masumane bir arkadaşlıkları olduğunu gösteriyordu. Anladım gibisinden başımı sallarken onun adına mutlu olduğumu hissettim.

"Her zaman ki gibi oldukça sessiz burası."

İçeriye giren adam şansını zorlamaya devam edecekti anlaşılan. Nefes alabilmek için mutfağıma koştum. Bembeyaz un bulutları havada uçuşurken elime sakinleşmem için tatlı huzur dalgaları yolluyordu tezgâhta yoğrulan misafirler.

Küçük misafirler bugün biraz daha renklenmeyi hak ediyorlardı. Dolaptan çıkan meyve ve sebzeler kek karışıma renk verirken keyifle onları izledim. Karışımları aynı boydaki kalıplara döküp fırına verdikten sonra saate baktım. On beş dakika sonra hazır olacak keklerim sayesinde ihmal ettiğim sevgilim geldi aklıma. Dün geceki halleri hiç hoşuma gitmemişti.

Çikolata Kahve / Sekai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin