ZAMAN AYIRAN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. OY VE YORUMU UNUTMAYIN...
Zorlanarak da olsa kafamı arkama çevirdim. İki salak da korkudan ne yapacaklarını şaşırmıştı. Mert'e bakıp kafamla git işareti yaptım. Dediğimi yapıp sessizce yanımızdan geçip yukarı çıktı. Esra da salonun ortasında öylece bekliyordu. Ağır salak bu kız. Sert bakışlarımla koltuğa oturup kenardaki dergiyi eline aldı. Ortalık normale dönünce derin bir nefes alıp ellerimi Alp'in gözlerinden çektim. Şimdi de bunun hesabını ver bakalım Afra. Şimdi sen bu çocuğun gözünü neden kapattın?
Alp'in ellerinin hala belimde olduğunu fark edince geri çekilmeye çalıştım ama bırakmadı. Biraz daha çabaladım ama yine bırakmadı. İçimden "tamam kardeş bir rahat bırak beni ben belimi söküp sana veririm' demek geçse de demedim. Ama cidden öyle bir sarmış ki kollarını koala gibi.(bu hayvanın ismi geçince sizin de aklınızdan 'sen kaç ben koalayım' esprisi geliyor mu? Biliyorum biliyorum çok iğrenç bir espri)
"Şey. Acaba bıraksan mı beni?" dedim. Kafasını yukarı doğru kaldırıp cıkladı.
"Denedim bırakmayı olmuyor." Dedi. Anlamadım ne diyo bu? Kaşlarımı çatınca biraz
"Haa. Sen onu diyorsun. Tamam." Deyip geri çekildi.
"Sen neyi anlamıştın ki?"
"Boşver." Dedi. Ben de üstüne gitmedim. Bir şey söylemeden geçip oturdu. Ben de Esra'nın yanına geçtim. Neyse sormadı Allah'tan neden gözlerini kapattığımı.
"Sen neden benim gözlerimi kapattın?" hay ben şom ağzıma tüküreyim.
"Şeyden ya.. hıh Esra ağda yapıyordu ben de onun bu halde karşında olmayı istemeyeceğini düşündüğümden gözlerini kapatayım dedim. Sonuçta kızsal bir şey bu. Utanmasın kızcağız dedim." Kafasını diğer tarafa çevirdi ama inanmadığına adım kadar eminim neyse inanmasa da üstüme gelmedi en azından. Ama benden şüpheleniyordu daha doğrusu bir şeyler çevirdiğimden. Haksız da değildi. Esra televizyonu açınca üçümüzde oraya odaklandık. Ama benim aklım bu evden nasıl kurtulabileceğimdeydi. Esra yardım etmiyordu. Mert zaten seçenek bile değil yiğit de aynı şekilde. Ama Esra ve Yiğit!
Bir şekilde bunları sıkıştırıp krizi fırsata çevirmeliyim ama önce Alp'i uzak tutmalıyım. Alp'in telefonu çalmaya başlayınca kalkıp salondan çıktı. Ben de gözlerimi Esra'ya diktim. Oda masum masum bakıyordu kurbanlık koyun gibi. Alp tekrar yanımıza gelip
"Benim işim var gidiyorum. Esra Yiğit'e yaklaşmıyorsun, Afra'yı da evden dışarı çıkarmıyorsun. Sen de kaçmaya çalışmıyorsun." Dedi.
Oldu paşam başka? Sondo koçmoyo çoloşmoyorson. Bir şey demeyince biraz yüzüme baktı. Korkmuştum çünkü gözleri odadaki gibi ateş saçıyordu. Gitsin diye usulca başımı salladım. Arkasını dönüp gitti. Boğazımdaki kuruluğa daha fazla dayanamayacağımdan ayağa kalktım. Ama Esra'nın koluma yapışıp
"Dur nereye?!" diye bağırmasıyla olduğum yerde kaldım.
"Ne bağırıyon be? Susadım su içeceğim." Dedim. Ama kolumu bırakmadı. Bir dakika işareti yapıp ayağa kalktı. Dış kapıya doğru bakıp
"Tamam. Şimdi içebilirsin." Dedi. Ne karıştırıyor bu. Yanına doğru ilerleyip baktığı yere baktım ama hiçbir şey yoktu. Mutfağa geçip bir bardak su aldım ve tekrar içeri geçtim. Yiğit de yavaş yavaş merdivenlerden inip yanımıza geldi.
" Alp nerde?" dedi. Esra
"çıktı. İşi varmış" deyince Esra'nın yanına geçip kolunu omzuna attı. Ben de ikisine atabileceğim en kötü bakışı atıyordum. Yiğit bana masum olduğunu zannettiği bakışlar atarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP YANIĞI
Teen Fictionİnsan hayatı boyunca çok fazla zorlukla baş eder ama gün gelir kendi çıkardığı zorluklarla baş edemez hale gelir. Başlarda zoru zorla yenebileceğini düşünürken başına gelenlerle işi daha da zorlaştırdığını anladı. Onun hayatı annesi, abileri ve ark...