14.bölüm "gerçeği mi istiyorsun"

286 10 0
                                    

Gerçekten erkekleri anlamakta güçlük çekiyorum. Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyorlar... Ben burda seni seveyim sen gözüme soka soka başkasıyla gez. Ama görüldüğü gibi ayırdım. Tamam doğru değildi belki ama bunu yapmam gerekiyordu, çok kötüydüm.

Aramız gayet iyiydi artık. Çıkışlarda da bir şeyler yapmaya başlamıştık. Bir okul çıkışı yapıcak bir şey arıyorduk ve çok sıkılmıştık. Can'ı arayıp onu da yanımıza çağırdık. Bir Cafe'ye oturup monopoly oynamaya başladık. Masada ben Uygur'la yan yana oturuyordum ve karşımda da Can vardı. Ona yakın oturmak güzeldi. Böylece takım olup Can'ı iflas ettirmiştik. O lunaparktan sonra hayatımdaki en güzel gündü sanırım.

- Şimdiler de hala o cafenin ordan geçerken o günü hatırlıyorum. Ve maalesef her gün ordan geçmek zorundayım... Keşke yanımdayken değerini bilseydim dediğim çok oluyor ama o artık yok.-

Yine bir gün okul çıkışı otobüs beliyorduk. Ben ısrarla umarım eski körüklü otobüs gelir diyordum ona. Kliması yoktu ve fazla eskiydi bu yüzen Uygur o eski şeyi neden bu kadar çok istediğimi merak ediyodu. Ona hemen durumu anlattım. Geçenlerde Seçil ve Ayce ile eski arabaya bindik. kliması yok diye baya terledik ayrıca otobüste yer de yoktu. En arkaya yürüdük. Arkada koltuk yoktu ve baya geniş bir boşluk vardı. Biz de yere oturmayı tercih ettik. Bazen böyle saflıklar yaparız biz. Tüm camları açtık ve yere oturduk. Kendi aramızda muhabbet ederken yerdeki çukurlar ve çıkıntılar yüzünden arabanın sürekli hopladığını fark ettik ve ayağa kalkıp bizde zıplamaya başladık. Gerçekten de eğleniyorduk. Yorulunca bir anda zıplamayı kestik. Ve sanki en büyüğü sona saklanmış gibi araba öyle bir hopladı ki hepimiz o kısa boyumuza rağmen kafalarımızı otobüsün tavanına çarpıp buna saatlerce güldük. Aynı komik olayı onunla da yaşamak istedim ama o boyumun kısa olduğunu ve bunun yalan olduğunu idda etti.

Tabiki isteğim oldu ve körüklü eski araba geldi ama eski neşemiz de yoktu tabiki.Bütün yol konuşmadık ta ki aynı anda kafaları tavana çarpana kadar... Aynı anda gülmeye başladık. Sonra az yolunun kaldığını fark edip hemen bir iki konuşmak istedim. Neden bilmiyorum ama ona Ayla'yı niye tercih ettiğini sordum. Geçiştirmek istedi ama inmesine yakın sözleri aynen bunlardı. "Ben senin neyi merak ettiğini biliyorum. Bak çok uzun boylusun , çok güzelsin ve ayrıca çokta zayıfsın. Söylesene sen ayna kullanmaz mısın?" dedi ve beni üzmenin mutluluğuyla otobüsten inerken beni ne halde bıraktığının farkında bile değildi. Açıkcası bilse de umurunda olmazdı.

O gün kendime bir söz verdim. O çocuk beni beğencek , bana geri gelecek ve bunların hepsine pişman olucak dedim. Haftalarca konuşmadık. O trip attığımı sanıyordu oysa ben büyümeye başlamıştım...

Küçük bir lise hikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin