23.bölüm"kısa süren mutluluk"

151 7 0
                                    

Her insanda farklı duygular uyandırır 'seni seviyorum' cümlesi...

Bazısı korkar, bazısı mutlu olur, bazısı utanır, bazısı herkese söylemek ister. İşte insanlar burda 2'ye ayrılıyorlar. Mutluluğunu paylaşmak için söyler bazısı yada bazıları bunun bir zayıflık olduğunu düşünüp küçük düşürmek için söylemek ister . Hatırlıyorumda ilk okulda bir çocuktan hoşlanmıştım,adını saklamaya da gerek yok CANSIN'dı adı... Ona gidip seni seviyorum demedim ama ne zaman ihtiyacı olsa yanında oldum. Annemi ikna edip evine bile gitmişliğim var aslında. Sonra biri ona bu kız seni seviyor demiş. Günlerce hatta haftalarca güldüler buna arkadaşlarıyla ve bense bir çok şey düşündüm o çocuk aklımla. Acaba bu kadar komik olan birinin onu sevmesi miydi? o kişinin ben olmam mıydı? sevgi mi komikti? Bunu hiç anlayamadım ama o günden sonra onun bir daha yüzüne bile bakmadım. Mezuniyetimizde yanıma geldi ve ben görmedim onu. Ben o gün onu kafamdan sildim ve artık kimse bana varlığını kanıtlayamazdı Aradan seneler geçti bazen haberlerini aldım, bazen ben düşündüm onu. Acaba beni ona çeken neydi? Sonradan anladım en iyi o sıçardı ağzıma ... Biz türk kızları olarak ağzımıza sıçan erkeklere bayılırız, hatta daha fazla ağzımıza sıçıp bizi üzsün diye de arkasından ağlar, sebepsizce özür dileriz. Ama artık fark ettim .En değerli benim, benden değerli bir şey yok ve kendimden çok kimseyi düşünüp kimseye değer vermemem gerekiyor...

Ama bizim şuanki konumuz tabiki Uygur...

Artık onu sevdiğimi biliyordu ve ben rahat bir nefes almıştım. Artık ondan saklamıyordum. O mutluluk, o heyecanla eve gidip hemen uyumuşum. Akşama doğru yemeğe kaldırıldım. Ama hala aynı mutluluk vardı içimde. Telefonumu elime aldığım an o kadar çok mesaj geldiğini görünce bir süre gerçekten ağzım açık kaldı . En baştan sona doğru başladım okumaya...

Yakın arkadaşlarımdan mesajlar gelmişti ve bana Uygurla konuşmamın nasıl geçtiğini,onun ne dediğini ve benim ona ne dediğimi sormuşlardı. Tam onlara cevap vermek için tuş kilidini kaldıracakken daha üstte mesajların devam ettiğini fark ettim. Hepsi birbirine benzer nedenini anlayamadığım cümlelerdi.

'sakin ol, sakın üzme kendini,boşver takma' ve daha onlarcasıı... Ama en dikkatimi çeken mesaj 'bir bardak su al ve yerine otur, nefesini yavaşlat ve sakin kal. Bunu başardığın zaman ask.fm'i aç ve Gizem'in sayfasına gir ama sakın telaş yapıp korkma. Bakınca mutlaka beni ara çünkü biliyorum sen sakin kalamazsın...'

Mesajları açmadan onun dediğini yaptım. Odamdan çıkıp bir bardak su aldım, yatağıma oturdum ve sakince telefonu yeniden elime aldım. O an aklımdan geçen tek şey ' kesin bunlar ayrıldı çünkü Uygur Gizem'e beni sevdiğini söyledi. Bunu dememiş olsa bile ayrıldılar ve Uygur beni seviyor.'

Aslında bazen sadace hayal edersin ve hayallerinde yaşamak istersin çünkü bilirsin gerçek olmuyolar. Gerçek olamayacak kadar güzeller ve sende kendini dünyadan soyutlar ve hayallerinde yaşamaya karar verisin. Bende öyle yaptım işte , hatta bazı şeyleri istediğim gibi gördüm yada istediğim gibi yorumladım. Ben , beni kıskandırmak istiyor sandım yani belki gerçekten öyleydi ama ben öyle olmasa bile buna inandım. Kendimi daha iyi hissetmek için onun gözünde, kalbinde bir yerim olduğuna inandırdım kendimi. Ve aslında gerçekten bir yerim yoktu.Sadece benimle uğraşmak, beni sinir etmek yada üzmek onun hoşuna gidiyordu, biliyorum..

Elime telefonu alıp o sitede Gizem'in profilini açtım. Bugün yaptıklarıyla ilgili birkaç soru sorulmuştu ve cevapları okuyunca birden kalbimin eriyip su gibi aktığını hissettim.

'bu gün kimlerleydin?'

'sevgilim,arkadaşlarım ve o salak kız!'

'bu gün neler yaptın?'

'bugün arkadaş tercihlerimi gerçekten yanımda olanlardan yana yaptım!'

'bu gün ne öğrendin?'

'ben bugün kimseye güvenmemem gerektiğini çok acı bir yolla öğrendim!'

İşte sonuncusu benim için de geçerliydi. Ben ona içimi döktüm, özelimi söyledim ve direk gidip bunu Gizem'e i yetiştirdi.

Herkese söyleyebilirdin ama ona olmaz. O kız bana gerçekten güveniyordu. O an ona karşı ne sevgim kaldı ne de başka bir hissim. O gün o benim gözümde bir hiç olarak kaldı ve bundan sonra da öyle kalıcak. Benim tek üzüldüğüm Gizem...

Düşünsenize ya, sevgilinizin çok yakın bir kız arkadaşı var ve siz de onunla arkadaş oluyorsunuz, onunla vakit geçirip onunla bir şeyler paylaşıyorsunuz. Birlikte gülüyorsunuz , aynı sofrada yemek yiyorsunuz ama sonra o sizi sırtınızdan bıçaklıyor. Aslında başından beri yanında olma amacı sevgilini elinden almak için ayağını kaydırmak. O da böyle yapıyorsa artık kim bilir kimler neler yapıyordur diyorsun içinden. Ve ben bunu o kıza yaşattım. Neyse ki değmeyecek biri için!

Salak gibi dayanamayıp Gizem'e mesaj attım. Ona amacımın ilk başta bu olduğunu ama onu tanıyınca yapamadığımı, o gün Uygur'un söylemem için çok ısrar ettiğini söyledim. Ondan defalarca özür diledim ve bir daha Uygur'un olduğu ortamda bile bulunmayacağımı söyledim. Çok anlayışlı ve olgun bir biçimde özürümü kabul edip sözlerimi tutmadı istedi ve sonra vedalaşıp konuşamızı bitirdik. Tüm sorun ortadan kalkmış bu problemde güzelce çözülmüştü. Onun yerinde ben olsam neler neler yapardım kim bilir. Ama bu kız bana bu durumda bile iyi davranınca delirmemek için zor tutuyordum kendimi.

Aradan günler geçti ben birazda olsa ilk şoku üzerimden atmışken Seçil bizim için bir plan yapmıştı. Varol,Seçil,ben ve Can sinemaya gidecektik. Her şey ayarlanmıştı ve bana 1 gün önceden haber verdiler. Saati sormak için Can'ı aradığımda ilk olarak meşgule aldı. Ama annemden izin almam için saati öğrenmem şarttı ,ısrarla aradım ve sonunda açıp yanında Uygur'un olduğunu ve sorun olabileceğini söyledi. Benim için sorun olmayacağını onunla artık herhangi bir diyalogum olmayacağını söyledim. Tam o sırada arkadan yükselen bir ses 'o arıyor değil mi?! ver ben konuşacağım!!!!' dedi Buna hazır değildim ama Can telefonu almasına engel olamadı ve Uygur konuşmaya başladı. ' sinemaya gidiliyormuş bana niye haber vermediniz ki Gizem'i de alır gelirdim.' dedi. Sakin kalmaya çalışarak bende konuşmaya başladım.'tabi gelebilirsiniz isterseniz biz sizi davet etmedik ama artık haberiniz var buyurun gelin.' Koskacaman bir kahkaha atıp telefona geri göndü ' sen şaka mı yapıyorsun yoksa ciddi misin ??? Hayır geliriz gelmesine ama Gizem seni parçalayabilir ve bende onu tutma konusunda özellikle başarısız olabilirim. Kızın senden ne kadar nefret ettiğini bir düşünsene!' Gayet kendinden emin bir şekilde açıklama yaptım ' biz o gün konuşup aramızdaki sorunları hallettik ne bir daha seninle konuşurum ne de bulunduğun ortamda bulunurum. Benim sorunum Gizemle değil tamamen seninle ve canım bilgin olsun diye söylüyorum biz aramızı düzelttik eskisi gibi olamayız asla ama en azından 2 düşman olmayacağımız da kesin.'

Uygurdan 2. kahkaha geldi ' sen şaka yapıyorsun gerçekten. O kadar şeyden sonra kıza mesaj atmışsın hadi onu da geçtim bir de seni affetmesini mi bekledin ondan ? Hayır sevgilim melek ama her şeyi de affedemez ve gelin diyorsun ama senin yüzüme bakacak kadar yüzün kaldı mı sahi ?' dediği an yıkıldım. Hayır sevmek suç mu, benim neden yüzüm olmasın ki? Asıl onun böyle bir şeyi ayıp gibi yaydığı için yüzü olmamalı, ama hazır cevap biriyim ya ben, yapıştırdım tabi cevabı ' karşımda bakılacak yüz varda ben mi bakmıyorum, bir aynaya baksana sen, asıl yüzsüz sensin ve yüzüne bakmak istesem biliyorum ki bakılacak bir yüzün yok yani demek istiyorum ki kanatsız meleğin de seni bırakırsa işte o zaman anla ki gerçekten benim dediğim gibi birisin.' telefonu kapatıp sinema işini unuttum bile. Zaten hevesim de kalmadı gidesimde...

Ağır depresyon nedeniyle uzun zamandır yazamıyordum ama artık daha uzun bölümlerle geri döndüm arkadaşlar ve yorumlarınızı bekliyorum benim için gerçekten önemli

Küçük bir lise hikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin