5.Bölüm

6K 470 50
                                    

''Kek! Keki sen mi yedin!'' diye aptalca bir soru sorduğumda bana olan boş bakışı gayette onun yediğinin cevabıydı. Biraz sonra tam karşımıza gelen Ayşe ve ablası Nesrin tam önümüzde dikildiğinde arkamda duran Mahmut'un nefesini bile tuttuğuna emindim.

''Aran sen ne zaman döndün?'' diye soran Nesrin bir yandan da kuşkuyla Aran'ın boynumda ki eline bakıyordu.

''Yeni döndüm, şimdi pek vaktim yok bir ara oturup uzun uzun sohbet edelim olur mu?'' dediğinde Nesrin'in gözleri yuvalarından çıkacaktı. Tam bir aptal aşık gibi bakıyordu. Hemen yanında duran kız kardeşi sümüklü Ayşe ise Mahmut'un kırk numara terliklerini fark etmiş olmalıydı ki bir sağa bir sola bakıyordu.

''Sizin arkanızda biri mi var?'' dedi çocuksu merakıyla.

''Kim olacak? Hadi siz gidin geç oldu.''

Onları adeta kovarak yanımızdan uzaklaştırırken Nesrin gözden kaybolana kadar dönüp dönüp Aran'a gülücükler atıyordu. Tam bir umutsuz vakaydı! Onlar gidince kendimi hızla Aran'dan uzaklaştırıp Mahmut'a döndüm.

''Bana bak Mahmut yarın ilk iş gidip sana doğru düzgün terlik alıyoruz! Bir kız uğruna beni şunun kollarına attın ya alacağın olsun!'' diyerek apartmana girdim. Bugünlük bu kadar yeterdi. Yatağıma girip Aran hiç gelmemiş gibi önceki günlerde nasılsam tekrar eski hayatıma dönmek istiyordum.

&&

Sabah kalkar kalmaz gece kendileri arasında parti yapıp birbirlerine girmiş saç tellerimi tuttum. Sonra kadınların hazırlanması neden bu kadar uzun sürüyor diye hayıflanıyor herkes! Biz saçımızla mı uğraşalım yüzümüzü mü temizleyelim yoksa birbirine uyumlu kıyafetler mi arayalım? Erkekleri sadece bu yönden kıskanıyordum. Beyaz tişört ve kot pantolonla bile gayet iyi görünebiliyorlardı ama biz öyle değildik. Mükemmelliyetçi yapımız kaldırmazdı bir kere uyumsuzluğu.

''Anne dün gece ütülediğim beyaz gömleğim nerede?'' diye bağırdığımda sabahın erken saati olduğunu unutmuştum. Annem de benim tipimi aratmayan bir şekilde dağılmış halde kapımın önünde duruyordu.

'' Kız ne bağırıyorsun baban uyuyor!Nereye koyduysan oradadır iyi bak o dolaplara.''

''Çok yardımcı oldun teşekkür ederim.'' dedim ve arkamı döner dönmez gerçekten de dolabın en köşesinde olduğunu fark ettim. Tamam! Ne var yani her şeyi soruyorsak. Annemin bu evde bilmediği bir çöp bile yoktu. Hızlıca üzerimi giyip masamın üzerindeki yedek cv'lerimden birini kaptığım gibi evden fırladım. Geç kalmamam gerekiyordu.

''Ben çıkıyorum.''

Topuklu ayakkabılarımı giyerken elinde börek tabağıyla çıkan annem beni şaşırtmıştı. Beni böreklerle uğurluyordu ben de kızıyordum kadına. Tam ağzımı açacakken konuştu.

''Şunu Aran oğluma ver kapıdan, kokmuştur.'' dediğinde kafamı en yakın duvara vurmamak için zor tutuyordum.

''Ya ben? Bana kokmadı mı? El insaf aynı evdeyiz ya. Ne yaptın barınaktan mı aldın sen beni?''

''Sus kız! Yiyip yiyip spor salonlarına döküyorsun parayı. Yok sana börek hadi.''

Yine itiraz edeceğimi anlamış olacak ki elime tutuşturduğu gibi kapıyı yüzüme kapattı. Bu kadında alışkanlık haline gelmişti yüzüme kapı kapatmak. İnat değil miydi? Merdivene oturarak başladım yemeye. Sabahın bu saatinde Aran Bey kalkacaktı da börek yiyecekti. Yok öyle!

''O börekler sanırım benim.'' dediğimde lokmam boğazımda kalmıştı. Öksürük yüzünden ölmezsem iyiydi. Ne yaptın kapının dibinde mi yattın be!

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin