Parmakları saçlarının arasından geçerken ona dalmış gözlerimi bir an olsun kırpmıyordum. Elimdeki külah dondurma yalvarırcasına onu yemem için bekliyordu. Yalvarırcasına diyordum çünkü birazdan tamamen eriyerek üzerimi mahvedecekti. Oysa şu an kıyafetlerimi ve yapış yapış elimi düşünmüyordum. Kafamı hafifçe yana yatırarak gözlerimi kıstım. Biraz ileride duran adamı bir sapık gibi izlemeye devam ediyordum. O ise beni gördüğü halde olduğum yere bakmamak için yemin etmişcesine dönmüyordu.
''Abla mındar ettin dondurmayı ya.'' diye seslenen Mahmut'a aldırmadan ayak ayak üstüne atarak dondurmayı dudaklarıma doğru yaklaştırdım. İzlediğim adam ise karşısındaki kişiye en güzel gülümsemelerini gönderip duruyordu. Gıcık!
Biraz sonra bir elini cebine koyduğunda üzerindeki ceketi koluyla geriye itelemişti. Bu saniyeler bile sürmeyen hareket bana öylesine ağır çekimde gelmişti ki! Deliriyor muydum! Kesinlikle deliriyordum!
''Gitti güzelim dondurma, hayır parasını da okul harçlığımdan ödedim o kadar yazık günah ya.''
Nihayetinde göz devirip yanımdaki çocuğa döndüğümde dikkatimi ilk çeken çıkmaya başlamış saçlarıydı. Sanırım benim kel Mahmut'um artık saçlı bir Mahmut'a dönüşüyordu.
''Abartma oğlum alt tarafı dondurma aldın görende üzerime evini yaptı sanır.'' diye hayıflandığımda elimdeki dondurma sonunda pes ederek tamamen yere düştü. Pantolonuma değmemesi için bacaklarımı geri çektiğimde içinde bulunduğum duruma lanet okuyordum.
''Abla ne yaptın gitti dondurma!''
''Başlatma oğlum dondurmana!''
Önüme düşen saçlarımı itelemeye çalışırken kendimden geçmiştim. Ellerim yapış yapış olduğu için kafamı geriye atıp atıp duruyordum. Aniden saçlarımda hissettiğim elle duraksadım.
''Hala eline yüzüne bulaştırmadan yiyemiyorsun değil mi?'' diye sorduğunda donup kalmıştım. Cevap vermeye niyetlendiğimde nereden bulduğunu anlamadığım bir tokayla tüm saçımı kolayca toplayıp beni kendine doğru çevirdi. Tam tepemde bana o yeşil gözleriyle tatlı tatlı baktığında zorlukla yutkunarak gözlerimi kapattım. Onu görmek istemiyordum, evet dakikalar önce gözlerimi bir an bile ayırmadan dikizlediğim adamı şimdi görmez istemiyordum.
''Ve utandığında gözlerini kapatarak görünmez olduğunu düşünüyorsun değil mi?'' diye sordu tekrar.
''OFF! HER ŞEYİ DE BİL ZATEN! Mahmut tut elimden eve götür beni!''
''Abla açsana gözlerini.''
''Açmıyorum oğlum zorla mı! Açmıyorum! Allah Allah!''
''Elin hep dondurma olmuş abla nasıl tutayım?'' diye söylendiğinde onu en yakın arkadaş listemin 1.sırasından silmeyi düşündüm. O yeri hak etmiyordu. Gözlerimi sinirle açacağım sırada elimi tutan iri eli hissettim. Biraz sonra duyacaklarım bir parça kalan aklımı ve atmakla atmamak üzerinde kararsız kalan kalbimi alıp götürecekti benden.
''Ben tutarım.'' dedi Aran. Sesi her zaman ki gibi alay ve aşk doluydu sanki...
Yeni bölüm uyarısı; Aysel teyze oğlu Melih'e ideal gelin adayını seçerken sizce kimden yardım alacak? :)
a) Meltem
b) Aran
c)Mahmut
d)Deniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAN
RomanceGüneş suya yansıdı... ''Geldiğinden beri yüzün gülüyor. Çok mu eğleniyorsun?'' diye sinirle sorduğumda hala onunla dip dibe durduğumuz için sinirliydim. ''Çok.'' dedi ve bir kolunu omzuma atarak beni kendisine çekti. Onunla resmen sarılıyor olmamız...